ABD, sismik olarak aktif olan Meksika ve Japonya gibi diğer ülkelere göre deprem erken uyarı sistemlerinde oldukça geride bulunuyor. Bir erken uyarı sisteminin etkili olabilmesi için çok miktarda algılayıcı gerekiyor ve bunların yerleştirilmesi ve bakımı oldukça pahalı olabiliyor. Ancak yeni bir araştırmaya göre, o kadar fazla algılayıcıya ihtiyaç olmayabilir. Yeni akıllı telefonlar bu ihtiyacı karşılayabilirler.
Her ne kadar jeologlar uzun süredir akıllı telefon ivme ölçerleriyle ilgileniyor olsalar da – gerçek bir deprem algılayıcısı, en temel hali ile bakıldığında devasa bir akselerometredir – araştırmanın iddiasına göre yeni telefonlar bir depremin sallantısını, korkutucu derecede doğru olan GPS'leri sayesinde çok daha iyi ölçebilirler. Çalışmanın yazarı Sarah Minson'un LA Times'a kurduğu cümleler "eğer telefonunuzu alıp 6 inç (15 cm) sağa hareket ettirirseniz, o (telefon) şaşırtıcı bir doğrulukla 6 inç sağa hareket ettiğini biliyor; ve bu da depremleri incelerken tam olarak bilmeyi istediğimiz şey" şeklinde.
Bilim adamlarının karşılaştığı en büyük sorun ise sürekli olarak yaşanan normal telefon hareketleri ile sismik sallantıların nasıl ayırt edileceği. Ancak görünene göre, akıllı telefonların her yerde bulunmalarından kaynaklı olarak, gerçek bir sarsıntı ile normal hareketlerin farkını, hareketlerin yakındaki diğer telefonlar ile karşılaştırılması ile bu sorunu aşmak mümkün olabilmekte.
Her ne kadar çevremizde teknoloji odaklı pek çok erken uyarı sistemi bulunsa da, bu uyarılar için telefonların kullanılması, her şeyi değiştirebilir. Sadece bir uygulama indirerek, binlerce insan hareketli sismik rapor istasyonları haline dönüşebilirler ve aynı zamanda erken uyarı bildirim sistemi de telefonlara ulaşmış olur. Akıllı telefonların gücünün kullanılması, uyarı sistemini anlık ve neredeyse sorunsuz bir hale getirebilir...