Ay'daki yeni kraterin arkasında yatan gerçek ortaya çıktı
Ay Keşif Yörünge Aracı, 2009-2012 arasında oluştuğu düşünülen küçük ama önemli krateri, önceki ve sonraki fotoğrafları karşılaştırarak buldu. Kraterin hızla kararma süreci, Ay toprağının uzay ayrışmasına nasıl tepki verdiğini anlamamız için benzersiz bir fırsat sunuyor.
Gökyüzündeki doğal uydumuz Ay, milyarlarca yıldır değişmeyen, durağan bir cisim gibi görünebilir. Ancak NASA’nın verileri bunun tam tersini kanıtlıyor. Ay Keşif Yörünge Aracı LRO'nun kamera ekibi olan LROC, 13 Kasım’da Ay’ın yüzeyinde daha önce hiç görülmemiş, yepyeni bir çarpma izi keşfettiğini duyurdu. Yaklaşık 22 metre çapındaki bu kraterin, büyük olasılıkla Aralık 2009 ile Aralık 2012 arasında, Römer kraterinin hemen kuzeyinde gerçekleşen bir çarpışma sonucu oluştuğu tahmin ediliyor.
Yeni kraterler bulmak, LROC ekibi için aslında şaşırtıcı bir durum değil. Kameranın en önemli yeteneklerinden biri, Ay yüzeyinin aynı bölümünün yörüngeden çekilmiş öncesi ve sonrası fotoğraflarını karşılaştırarak zaman analizi yapabilmesi. Bu strateji, Ay'ın yüzeyinin bir insan zaman ölçeğinde bile dinamik olduğunu kanıtladığı için büyük önem taşıyor.
Örneğin, LROC ekibinin 2016’daki bir açıklamasına göre, bilim insanları LRO görevinin başladığı 2009’dan bu yana Ay’da oluşan 200’den fazla çarpma krateri tespit etti. Hatta 2023 yılında, Ay yörüngesinde dönen bu araç, Rusya’nın Luna 25 Ay iniş aracının Ay yüzeyine çarpması sonucu oluştuğu düşünülen, insan yapımı olası bir krater bile buldu.
Yeni kraterin “Güneş ışını şeklindeki” izleri
Ekip, bu son krater keşfi hakkında bildiklerimizi anlatırken, çarpma anında krater kenarından onlarca metre uzağa parlak malzeme fırlatıldığını ve bu malzemenin “güneş ışını şeklinde” ışınlar oluşturduğunu söylüyor. Daha önce 17 Mart 2013’teki bir çarpma gibi, taze Ay kraterlerinin yakınında da benzer ışınlar görülmüştü.
LROC açıklamasında, “Zamanla, malzeme uzay ayrışmasına maruz kaldıkça, bu ışınlar çevreleyen regolitin (Ay toprağı) renginde koyulaşacak” deniliyor. Ekip, kraterin oldukça küçük olması nedeniyle ona Ay yüzeyindeki “çil” olarak hitap ediyor. Ayrıca ekibin vurguladığı üzere, Ay’da yeni kraterler bulmak, “zaman içindeki çarpma oranlarını ve krater bozulma hızlarını anlamak, ayrıca Ay'a güvenli ve başarılı görevler planlamak için hayati önem taşıyor.”
Bu son nokta, NASA dahil olmak üzere birçok ulus Ay’a insan göndermek için yarıştığından dolayı büyük önem taşıyor. NASA’nın önümüzdeki on yılda uygulamayı planladığı Artemis Ay programı, 1972’den bu yana ilk kez insanları Ay yüzeyine indirmeyi hedefliyor. Sonuç olarak, bilim insanları titizlikle seçilen iniş bölgelerinin güvenliğini öğrenmeye çalışıyor. Örneğin, belirli bir konumdan Dünya ile iletişimin ne kadar iyi olacağı, genel arazi yapısı ve aydınlatma koşullarının ne olduğu gibi faktörler dikkate alınmak zorunda, çünkü Ay'daki gölgeler tehlikeli olabilir. Hatta bazı uzmanlar sismik koşulları bile hesaba katıyor.
Dolayısıyla, beklenmedik bir krater içeren bir iniş bölgesi, böyle bir görev için felaket anlamına gelebilir. Ay'ın girintili çıkıntılı yapısı hakkında ne kadar çok şey bilirsek, görevlerimizin başarı şansı da o kadar artıyor.