Elektrikli araçlar o kadar da masum değilmiş, en azından ilk 2 yıl için...

Elektrikli araçlar uzun vadede daha çevreci olsa da, Duke Üniversitesi'nin çalışması pil üretimindeki enerji maliyetine dikkat çekiyor. Çalışmaya göre, bir EV'nin çevreye verdiği yıllık zarar, benzinli bir aracın zararının yarısından az. Yine de başlangıçtaki karbon ayak izi yüksek.

Elektrikli araçlar, sıfır egzoz emisyonu vaadiyle genellikle çevre dostu bir seçenek olarak pazarlanmış olsa da, Duke Üniversitesi’nden bilim insanlarının yürüttüğü kapsamlı bir analiz, bu algıyı sarsacak veriler ortaya koydu. Araştırmacılar, EV'lerin bir aracın üretimi, montajı, pil üretimi ve yakıt üretimi dahil olmak üzere tüm yaşam döngüsü boyunca iklim üzerindeki etkisini inceleyen bir model kullandı.

Elde edilen sonuçlara göre, pille çalışan elektrikli araçlar ilk iki yıllık kullanım ömürlerinde, benzinli veya dizel muadillerine göre yüzde 30 daha fazla karbondioksit emisyonu üretiyor. Bu bulgu, yeni bir elektrikli araç satın almanın iklim üzerindeki ilk etkisinin, çok yakıt tüketen bir otomobili tercih etmekten bile daha yüksek olduğu anlamına geliyor.

Peki bu fark nereden kaynaklanıyor?

Elektrikli otomobillerin en büyük çevresel maliyeti, bataryalarında kullanılması gereken lityumun çıkarılması ve işlenmesi aşamasından geliyor. Lityum, Avustralya, Şili ve Çin gibi ülkelerden çıkarılıyor ve bu madencilik süreci büyük miktarda enerji ve su tüketiyor. Kuzey Arizona Üniversitesi'nden baş yazar Dr. Pankaj Sadavarte, Daily Mail'e yaptığı açıklamada, “Lityum madenciliği ve pil üretiminin, ilk yılda araç başına toplam CO2 emisyonlarının yaklaşık yüzde 50’sine katkıda bulunduğunu bulduk” dedi.

Daha önce yapılan araştırmalar da, elektrikli bir otomobil üretmenin, benzinli bir otomobile göre yüzde 70’e kadar daha fazla emisyon ürettiğini ortaya koymuştu. Bu, elektrikli araçların çevre dostu olabilmesi için on binlerce km sürülmesi gerektiği anlamına geliyor.

Üçüncü yılda durum tamamen değişiyor

Neyse ki, bu olumsuz başlangıç uzun sürmüyor. Çalışmaya göre, üçüncü yıl itibarıyla durum tam tersine dönüyor ve elektrikli araçlar, içten yanmalı rakiplerine göre çevresel avantaj sağlamaya başlıyor.

Uzmanlar, elektrikli araçların tipik 18 yıllık bir kullanım ömrü boyunca kümülatif CO2 emisyonlarında önemli bir azalma sağladığını kabul ediyor. Ortak yazar Dr. Drew Shindell, “Hem iklim hem de hava kalitesi göz önüne alındığında, içten yanmalı araçlar elektrikli araçlara göre yaklaşık 2-3 kat daha fazla hasara yol açıyor” diyor.

Araştırmacılar, kirliliğin ekonomik ve sosyal maliyetini hesaplayarak da bir karşılaştırma yaptı. Bu karşılaştırmaya göre benzinli/dizel araçlar çevreye her yıl yaklaşık 1.605 dolar değerinde zarar verirken, elektrikli araçlar ise kullanım ömrü boyunca her yıl sadece 629 dolar değerinde hasara yol açıyor. Hatta, araç yalnızca kömür yakılarak üretilen enerjiyle şarj edilse bile, elektrikli aracın yol açtığı hasar yalnızca 815 dolar değerine kadar yükseliyor ve bu bile benzinli veya dizel bir aracın yarısına anca ulaşıyor.

Ancak Dr. Sadavarte, aracınızı daha az kullandığınızda, daha düşük emisyon seviyeleri nedeniyle bir elektrikli aracın fosil yakıtla çalışan rakiplerinden daha iyi performans göstermesinin daha uzun süreceğini belirtiyor.

Emisyonsuz değil, egzozsuz: Göz ardı edilen kirlilik kaynakları

Araştırma, elektrikli araçların egzozdan sıfır emisyon saldığı gerçeğine rağmen, teknik olarak “emisyonsuz” olmadıklarını da belirtiyor. Southampton Üniversitesi'nden yapılan bir başka araştırma, elektrikli araçlarda yaygın olarak kullanılan fren balatalarının, dizel egzoz dumanlarından daha toksik emisyonlar ürettiğini buldu.

İnsan saçının çapından 30 kat daha küçük olan bu parçacıklar, akciğerlerin en hassas dokularına kadar ulaşabiliyor. Elektrikli araçlar, bataryaları nedeniyle daha ağır oldukları için fren yaptıklarında daha fazla "egzoz dışı kirlilik" (fren ve lastik aşınmasından kaynaklanan) üretme eğiliminde oluyorlar.

Ayrıca, Finlandiya'daki Turku Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma, elektrikli araç sürücülerinin ortalama olarak benzinli veya dizel araç sahibi olan sürücülere göre daha büyük bir karbon ayak izine sahip olduğunu gösteriyor. Araçları daha az emisyon üretse de, zengin elektrikli araç sürücülerinin lüks yaşam tarzları, genel olarak iklim değişikliğine daha fazla katkıda bulundukları anlamına geliyor.

Bu çalışmaların ortak sonucu, elektrikli araçların uzun vadede kesinlikle daha çevre dostu olduğu ancak pil üretimi ve yaşam tarzı gibi faktörler nedeniyle, çevreye olan toplam etkilerinin ilk yıllarda beklenenden daha yüksek olduğu...

Sonraki Haber

Forum