İnsanların hayatları boyunca verdikleri en riskli karar ne?
Karar araştırmalarında on yıllardır kullanılan, araştırmacı merkezli 'yukarıdan aşağıya' yaklaşımlar, gerçek hayattaki risk algısını yakalayamıyordu. Yeni çalışma, insanların neyi gerçekten riskli bulduğunu sorarak, psikoloji biliminde daha keşif odaklı bir araştırma modelinin kapılarını açtı.
Hayatınızda verdiğiniz en riskli karar neydi? Yeni bir araştırmanın sonuçlarına bakılırsa, pek çok kişi için bu sorunun cevabı “işi bırakmak” ya da “yeni bir işi kabul etmek” şeklinde. Elbette, aramızda 5G teknolojisinin yükselişi gibi konuların yarattığı kaygılarla boğuşan az sayıda insan da bulunuyor.
Ancak “risk” tanımınız ne olursa olsun, Zürih Üniversitesi’nden araştırmacıların yeni çalışmada kesin cevabı bulmuş olma ihtimali yüksek. Çalışmanın yazarlarından psikoloji profesörü Renato Frey, geçen hafta yaptığı bir açıklamada, “Temel amacımız, insanların gerçek hayattaki fiili deneyimlerinden faydalanmaktı” dedi.
Frey ve çalışma arkadaşı Olivia Fischer, karar psikolojisi alanında çalışıyorlar ve özellikle “risk ve belirsizlik dolu modern dünyada insanların nasıl seçimler yaptığını” inceliyorlar. Ancak bu alanda araştırma yapabilmek için, insanların neyi riskli veya belirsiz olarak gördüğünü gerçekten bilmeniz gerekiyor. Şu ana kadar bu konuda sahip olduğumuz bilgilerde eksiklikler olduğu için, araştırmacı ikilisi, bu boşluğu doldurmaya karar verdi.
Risk hakkında bildiklerimiz ve varsayımlarımız
Frey ve Fischer, insanların riskli bulduğu kararları inceleyen ilk kişiler değil. Ancak Frey, bu tür geçmiş araştırmaların genellikle “yukarıdan aşağıya” bir yaklaşımla yapıldığını söylüyor. Yani, araştırmacılar kendi riskli buldukları senaryoları tasarlıyor ve katılımcıların nasıl tepki verdiğini inceliyor.
Ancak iki kişinin riskin ne olduğu konusunda tamamen farklı fikirlere sahip olması bu durumda büyük bir sorun yaratıyor. Frey, “Şakayla karışık söyleyeyim, modası geçmiş olguları inceleme riskimiz var” diyerek bu “riskli” varsayımsal durumların temelini oluşturan teorilerin genellikle on yıllar öncesine ait olduğunu belirtiyor. Günümüzdeki insanların hayatı, 1980’lerdeki insanlardan tamamen farklı temellere kurulmuş durumda. Hastalıklarımız, sıcaklıklarımız, iletişim şeklimiz ve hatta beden standartlarımız bile eskisinden farklı. Dolayısıyla, riskli gördüğümüz şeylerin de değiştiğini varsaymak çok mantıklı.
Aradaki bu farkı anlamak aslında oldukça basit bir çözüme sahip ve sadece insanlara bunu sormak yeterli olabilir. Frey ve Fischer, üç farklı deneyde toplam 4.380 kişiyle anket yaptı. Katılımcılardan ya kendi hayatlarında aldıkları riskli bir kararı (ya da almamaya karar verdikleri bir kararı) ya da çoğu insanın bir noktada karşılaşıp almayı (veya reddetmeyi) seçebileceği bir riski belirtmelerini istediler. Uzun bir liste derlendikten sonra, katılımcılardan bu kararlarla ne kadar sık karşılaştıklarını ve karar anı geldiğinde genellikle hangi yöne eğilim gösterdiklerini derecelendirmelerini istediler.
Elde edilen sonuç, modern dünyada karşılaşılan “100 riskli seçimin kısa bir envanteri” oldu. Sonuçların şaşırtıcı derecede sıradan olması bile dikkat çekiyor. Yaşamımızı etkileyen karar türlerinin “şaşırtıcı derecede istikrarlı” olduğunu belirten Frey, bu araştırmanın son tarihin en büyük hayat altüst edici olaylarından biri olan Covid-19 salgınını kapsadığı halde bu istikrarın bozulmadığını söylüyor.
Bizi en çok gerginleştiren şey: Mesleki kararlar
Sonuçlara göre en riskli gördüğümüz seçenek ile en yakın ikinci takipçisi arasında muazzam bir fark bulunuyor. Listenin ilk iki sırasında, diğer tüm seçenekleri en az yaklaşık 2 kat farkla geride bırakan yeni bir işi kabul etmek ve mevcut işi bırakmak seçenekleri bulunuyor. Hatta mesleki kararlar genel olarak bizi en çok gerginleştiren alan gibi görünüyor ve bildirilen kararların neredeyse üçte biri bu alanda yer alıyor. İkinci en yaygın alan olan sağlık, yalnızca yüzde 18 oranında kalıyor.
Bu bulgu bile tek başına çalışmanın değerini göstermeye yetiyor. Frey, karar araştırmalarındaki mevcut soru hatlarının bazen insanların en çok sağlıkları veya boş zamanları hakkında endişelendiğini varsaymasına rağmen, “verilerimize göre, durum tam tersi gibi görünüyor” diye belirtiyor ve ekliyor: “İnsanlar öncelikle mesleki riskli seçimleri düşünüyorlar.”
Kararlar, yaş ve cinsiyete göre farklılaşıyor
Ancak çalışma sadece bu bilgiyi ortaya çıkarmadı. Karşılaştığımız en riskli kararların, daha önce yeterince değerlendirilmeyen yaş veya cinsiyet gibi özelliklere göre de değiştiği görüldü. Bazıları sezgisel olarak anlamlı: Gençler, yerine garantili bir iş bulmadan işi bırakmayı daha riskli bulurken, yaşlı insanlar yeni bir pozisyona geçmeyi daha riskli bir seçim olarak görüyorlar. Bu fark, katılımcıların kariyer ilerlemelerinde nerede olduklarıyla da uyumlu gözüküyor.
Diğer bulguları açıklamak ise daha zor: Örneğin, erkeklerin yakın zamanda aldıkları riskli bir karar olarak “5G’yi kabul etmeyi” kadınlara göre iki kat daha fazla oranda belirtmeleri veya 30’lu ve 40’lı yaşlardaki erkeklerin, ameliyat olmayı herhangi bir yaştaki kadınlardan çok daha fazla riskli bir fikir olarak düşünmeleri gibi bazı sonuçların nedenleri belirlenebilmiş değil.
Frey, “Bu daha ince ayrıntılar, nüfusun hangi alt gruplarının hangi riskli seçimlere maruz kaldığını anlamamıza yardımcı oluyor” dedi ve devam etti: “Bunun politika yapıcıların, nüfusun belirli alt gruplarındaki insanların desteğe veya karar alma yardımına ihtiyaç duyup duymadığını daha iyi anlamalarına yardımcı olacağını düşünüyorum.”
Elbette, sonuçlarla ilgili unutulmaması gereken bazı detaylar var. Bu sonuçlar yalnızca İsviçre’deki Almanca konuşan kişilerin yanıtlarına dayanıyor ve İsviçre, suç oranlarının çok düşük ve yaşam kalitesinin çok yüksek olduğu bir ülke. Orada “riskli” olarak nitelendirilen olaylar, örneğin ABD’deki genç bir kişi için tam olarak eşleşmeyebilir.
Bu nedenle ekip, yeni listenin “diğer kültürlerde ve nüfuslarda gerçek hayattaki risk alımını ölçmek için doğrudan bir ölçüm ölçeği olarak alınmaması ve körü körüne kullanılmaması gerektiğini” belirtiyor. Ancak kültürler arası riski karşılaştırmak için bir başlangıç noktası olarak kullanılabileceğini söylüyorlar.
Frey ve Fischer, çalışmalarının riskli karar almayı incelemek için kullanılan daha teorik çalışmanın yerini almadığını da açıkça belirtiyor. Ancak bunun disiplin için değerli bir “kontrol” olduğunu söylüyorlar. Frey, “Sanırım bu çalışma, en azından ara sıra, bu daha keşif odaklı, veriye dayalı, aşağıdan yukarıya araştırmayı nasıl yapmamız gerektiği konusunda bir taslak görevi görebilir” dedi ve ekledi: “Psikoloji biliminde her iki parçaya da gerçekten ihtiyacımız var.”
Çalışma Psychological Science dergisinde yayımlandı.