Sürücüsüz otomobillerin karla imtihanı: Yol çizgileri görünmeyince ne olacak?
Alphabet'in otonom araç bölümü, robotaksilerini kış koşullarında deniyor. Amaç, sulu kar ve buzlu zeminlerde kusursuz performans sergilemek. Simülasyonlar ve gerçek testlerle eğitilen yapay zeka, sürüklenen kar tanesi ile sabit tehlikeyi ayırt etmeyi öğreniyor.
Sürücüsüz araç teknolojisi günlük kullanıma giderek yaklaşırken, en gelişmiş algoritmaların bile üstesinden gelmekte zorlandığı tek doğal engel, kar olarak gösteriliyor. Kış aylarında yollar beyaza büründüğünde, otonom araçların rotasını belirleyen kameralar, lidar ve radar gibi kritik sensörler, kendilerini karmaşık ve yorumlanması zor bir ortamda buluyor.
Kar, yol çizgilerini gizleyerek, ışığı beklenmedik şekillerde yansıtarak ve hatta fiziksel nesneleri taklit ederek, sürücüsüz araçların dayandığı algı sistemlerinin kafasını karıştırabiliyor. Alphabet’in otonom araç birimi Waymo ise, bu zorluğun üstesinden gelmek amacıyla robotaksilerini kış koşullarında, görüş mesafesinin azaldığı ve zemin tutuşunun kaybolduğu ortamlarda sessiz sedasız test ediyor.
Bu testlerle, otonom araçları, sulu kar ve yoğun karda bile kuru zeminde olduğu kadar yetenekli hale getirmeyi amaçladıkları açık. Ancak bu zorluklar, robotaksilerini ABD’nin farklı şehirlerine göndermek isteyen tüm şirketler için büyük bir sorun.
Yoğun kar fırtınaları sırasında sensörlerin karla kaplanması, yayaları ve yol kenarlarını algılamayı zorlaştıran durumlar arasında sayılabilir. Ayrıca, buzlu yollar frenleme mesafesi tahminlerini neredeyse imkansız hale getirirken, kar birikimi GPS doğruluğunu düşürebiliyor. Tüm bu zorluklara rağmen Waymo gibi şirketler geri adım atmamaya kararlı. Araçlarını binlerce simüle edilmiş kar senaryosu ile soğuk hava koşullarındaki şehirlerde gerçek dünya testlerinden geçirerek, yapay zekalarına beklenmedik durumlarla başa çıkmayı öğretiyorlar. Şu ana kadarki test sonuçları, sürücüsüz araçların karda çalışabileceğini, ancak henüz kusursuz bir performansa ulaşamadığını gösteriyor.
Görüşü bulanıklaştıran kar tanesi sorunu
Tüm gelişmiş donanım ve yapay zeka eğitimlerine rağmen, sürücüsüz araçlar dünyayı doğru anlamak için temel olarak net bir görüşe ihtiyaç duyar. Kar, bu hayati görüşü birden fazla şekilde bulanıklaştırma yeteneğine sahip. Otonom araçların “gözleri” olan kamera, lidar ve radar sensörleri, kar taneleri düşmeye başladığında etraflarında olup biteni kolayca yanlış okuyabilir:
Kameralar: Yoldaki ince bir kar tabakası, şerit çizgilerini, kaldırım kenarlarını ve yol işaretlerini gizleyerek, görüş sistemlerinin aracın konumunu doğru belirlemesini zorlaştırıyor.
Lidar: Lazer ışınlarını yansıtarak üç boyutlu
haritalar oluşturan bu sistem, kar tanelerinin de aynı lazer
ışınlarını yansıtıp dağıtmasıyla büyük sorun yaşıyorr. Bu durum,
sensörü hatalı okumalarla dolduran bir
“hayalet” etkisi yaratabiliyor.
Radar: Yoğun kar veya sulu kar yığınlarını katı nesnelerle karıştırabiliyor. Bu yanlış algı, aracın gereksiz yere yavaşlamasına veya aşırı düzeltme yaparak tehlikeli manevralar yapmasına neden olabiliyor.
Dahası, sensör yuvalarında karın birikmesi gibi basit bir fiziksel engel bile, aracı tamamen kör edebiliyor ve sistemin güvenliği sağlamak için aracı kenara çekmeye veya durmaya zorlamasına neden olabiliyor.
Otonom sürüş şirketleri, bu zorluklarla mücadele etmek için yoğun bir çaba sarf ediyor. Kendini ısıtan sensörler geliştirerek kar birikimini önlemek, gelişmiş filtreleme algoritmalarıyla “hayalet” etkilerini temizlemek ve karlı veriler üzerinde eğitilmiş yapay zeka modelleri oluşturmak başlıca hedefleri arasında. Mühendisler, otonom sistemlere hareket eden bir kar tanesi ile sabit bir tehlike arasındaki farkı net bir şekilde ayırt etmeyi öğreterek, bir gün insan müdahalesi olmadan en sert kar fırtınalarıyla dahi başa çıkabilen robotik taksileri gerçeğe dönüştürmeyi umuyorlar.