Yapay zeka artık sadece asistan değil: İK'nın en güçlü stratejik ortağı nasıl oldu?
Deloitte ve PwC gibi araştırma şirketlerinin raporları, çalışan deneyiminin şirketler için en büyük öncelik haline geldiğini gösteriyor. Peki, yapay zekanın etkisi nasıl?
İnsan kaynakları (İK) departmanları, yeni teknolojilerin etkisiyle süreçleri yöneten bir birim olmaktan çıkarak, kurumların dönüşümünü ve kültürünü şekillendiren stratejik bir güce dönüşüyor. Yapay zeka, bu dönüşümde İK ekiplerinin en önemli aracı haline gelmiş durumda.
Deloitte’un 2025 İK Trendleri raporu, dijital dönüşümün en büyük önceliğinin “çalışan deneyimini yeniden tasarlamak” olduğunu belirtirken; PwC’nin 2024 araştırması, yeni jenerasyonun iş yaşamında anlam, güven ve gelişim fırsatlarına öncelik verdiğini ortaya koyuyor. Bu tablo, şirketlerin sürdürülebilir bir gelecek için teknolojik yatırımların yanı sıra güven ve duygusal bağlılık kültürü inşa etmesi gerektiğini gösteriyor.
Yapay Zeka, İK'da Katalizör Rolü Üstleniyor
Doğuş Teknoloji, İK alanındaki bu dönüşümün öncülerinden biri olarak, yapay zekayı süreçleri hızlandıran basit bir otomasyon aracı yerine, çalışan deneyimini dönüştüren ve bağlılığı görünür kılan bir katalizör olarak ele alıyor.
BMI’ın düzenlediği CHRO Summit 2025 kapsamında bir araya gelen sektör liderleriyle görüşlerini paylaşan Doğuş Teknoloji Yetenek ve Kültürden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nağme Katip, dijitalleşmenin kurumların insan odaklı yaklaşımını yeniden şekillendiren, bütünsel bir değişim süreci olduğunu vurguladı. Katip, İK’nın artık sadece süreçleri yöneten değil, kurumun kültürünü, bağlılığını ve öğrenme kapasitesini şekillendiren stratejik bir ortak olduğunu ifade etti.
Katip’e göre teknoloji, insan davranışlarını anlayıp potansiyeli öngörebildiğinde gerçek anlamını buluyor. Bu yaklaşım, kurumların daha adil, veriye dayalı ve öngörülü kararlar almasını sağlayarak, İK aracılığıyla kurumların geleceğini yeniden inşa etme vizyonunu destekliyor.
Veriye Dayalı, İnsan Odaklı Çözümler
Doğuş Teknoloji, geliştirdiği yenilikçi çözümlerle İK süreçlerinin her aşamasında hem verimlilik hem de çalışan deneyiminde iyileşme sağlamayı hedefliyor:
- İşe Alım: Yapay zeka destekli işe alım sistemleri, aday verilerini analiz ederek en uygun eşleşmeleri öneriyor ve süreçleri daha hızlı, adil ve objektif hale getiriyor.
- Bağlılık ve Deneyim: Çalışan devamlılığı tahminleme modelleri, kurum içindeki bağlılık dinamiklerini analiz ederek, çalışan deneyimini güçlendirecek adımların zamanında atılmasını sağlıyor.
- Gelişim: Kişiselleştirilmiş öğrenme çözümleri,
çalışanların beceri profillerini analiz ederek gelişim yollarını
otomatik olarak öneriyor ve kurum içi yetenek gelişimini
destekliyor.
Bu çözümler, teknolojinin sadece bir otomasyon aracı değil, insan potansiyelini ortaya çıkaran ve kurumların daha adil ve öngörülü kararlar almasını sağlayan bir destek gücü olduğunu gösteriyor. Doğuş Teknoloji, bu yaklaşımıyla dijitalleşmeyi bir verimlilik hedefi olmaktan çıkarıp, kurum kültürünü dönüştüren stratejik bir avantaja dönüştürmeyi amaçlıyor.