Bir "radyasyonlu çay içme" vakası da Japonya'dan geliyor
Japonya hükümeti, yıllardır geçici olarak depolanan hafif radyoaktif toprağın bir kısmını kamu binalarının çevresinde kullanmayı planlıyor. Amaç, bu malzemenin artık güvenli olduğunu göstermek. Ancak bu adım, geçmişte yaşanan benzer sembolik eylemleri de hatırlatıyor.
Mart 2011'de Japonya kıyılarında meydana gelen büyük deprem, dev bir tsunamiyi tetikledi. Yükselen sular, Fukuşima Daiichi nükleer santralinin elektriğini kaybetmesine neden oldu.
Bunun sonucunda, üç reaktörün soğutma sistemleri devre dışı kaldı ve çekirdeklerinde kısmi erime meydana geldi. Bu durum, tarihin en kötü ikinci nükleer kazası olarak çevreye radyasyon yayılmasına yol açtı.
Deprem ve tsunami 18.000'den fazla can alırken, nükleer kazanın kendisi doğrudan radyasyon kaynaklı ölüme neden olmadı. Ancak 14 yıl sonra bile Japonya, 11 Tokyo Dome'a eşdeğer, 14 milyon metreküpten fazla hafif radyoaktif toprakla ne yapacağını düşünüyor.
Japonya, toprağın artık yeniden kullanılabilecek kadar güvenli olduğunu göstermek amacıyla, Başbakanlık ofisinin çiçek tarhlarında bir kısmını kullanmayı planladığını duyurdu. Bu hamle Türk halkına tanıdık gelebilir. Benzer bir durum, 80'lerdeki Çernobil nükleer felaketinden sonra Türkiye'de de yaşanmış ve çaylarda radyasyon olmadığını ispat etmek isteyen bir bakanımız, medya önünde çay içmişti.
Japon hükumeti ise kirlenmiş toprağı temizlemek için geçici bir depolama tesisinde tutuyor. Yetkililer, 2045 yılına kadar bu toprakla yasal olarak ilgilenmek zorunda. Plan, Tokyo'daki halka açık parklarda toprağın kullanılmasına yönelik kamuoyu muhalefetinin ardından geldi ve hükümeti bu plandan vazgeçmeye zorladı.
Çevre Bakanlığı, toprağın bir kısmının artık yeniden kullanılabilecek kadar güvenli olduğunu savunuyor. Ancak halk buna ikna olmuyor. Hükümet, toprağı çiçek bahçelerinde ve hükümet binalarının yakınındaki topraklı alanlarda kullanarak halkı ikna etmeye çalışıyor. Hatta başbakanlık ofisinin bahçesine de bu topraktan konulacak.
Devasa boyutlarda toprak ve su
2024 yılında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), Japonya'nın hafif radyoaktif toprağın yaklaşık %75'ini demiryolları, atık arıtma tesisleri, yollar, deniz duvarları, kıyı koruma, tarım arazileri ve arazi ıslahı dahil olmak üzere altyapıda geri dönüştürme planını "güvenli olduğu kanıtlanırsa" şartıyla onaylamıştı.
Ancak sorun sadece toprak da değil. Japonya ayrıca, 2011'de erimeyi hafifletmek için nükleer reaktörlere basılan yüz milyonlarca galon kontamine suya da çare bulmak zorunda. 2023 yılında IAEA, Japonya'nın arıtılmış radyoaktif suyu Pasifik Okyanusu'na boşaltma planını onayladı ve ülke, komşu ülkelerden gelen güçlü muhalefete rağmen kısa süre sonra bunu yapmaya başladı. Yaklaşan demoya benzer bir gösterimde, Japon bakanlar, deşarjın deniz ürünlerini kirletmediğini göstermek için Fukuşima'dan balık yemişlerdi.