Erkekler: Isınan laptop belasına dikkat!

ÖZEL DOSYA: Siz fark etmiyor olabilirsiniz ama fazla ısınan bir laptop başınıza büyük işler açabilir

Dizüstülerin ısındığı hepimizin malumu. Peki, ısı yayılımı ne zaman insanlar için zararlı olmaya başlıyor? CHIP en şüpheli ürünleri profesyonel bir termal görüntüleme kamerasıyla inceliyor.

Sıcaklık deyince çoğu insanın aklına ne gelir? Yaz tatili, güneş, kumsal veya deniz. Bazen de dışarıda dizboyu kar varken, sıcacık bir oda. Ama sıcağın da bin bir türlü zararı var. Örneğin, neredeyse her BT aygıtı çalışma sırasında ısınır. Bu aslında istenen bir şey değildir ve üretici firmalar aslında bu aşırı ısınmanın kullanıcılara zarar verdiğini belirtmekten kaçınır.

Bu yazımızda yüksek sıcaklığın ne zaman hem aygıtlara hem size zarar verebileceğini ve hangi ürünlerin ve ürün ailelerinin bu soruna karşı daha açık olduğunu inceledik. Sağlığınıza zarar gelmese bile, sıcağın verebileceği zarar, soğuğun yol açtığı zarardan iki kat fazla. Öncelikle, donanımla bağlantınızı etkiliyor ve ikinci olarak da cebinizi yakıyor. Zira ısı, enerji demek ve aşırı ısınan aygıtlar elektrik faturanızı şişiriyor.

Dizüstü bilgisayarlar kısırlık yapar mı?

Sıcak hava üflüyor: Xbox 360, odaya 45 derece sıcaklıkta hava üflüyor. Kışın işe yarasa da, yazın israftan başka bir şey değil.

18. yüzyılda Fas'ta yaşamış Sultan Mulay İsmail'in 888 çocuğu olduğu söylenir (bu bir dünya rekorudur!). Günümüzde birçok erkek tek çocuk yapmak için bile ciddi uğraş vermek zorunda. Alkolün, nikotinin ve keyif verici maddelerin erkeklerde üremeyi olumsuz yönde etkilediğini artık hepimiz biliyoruz. Ya dizüstü bilgisayarların etkisi? New York Devlet Üniversitesi'nden bilim adamları, bir dizüstü bilgisayarı gerçekten de diz üstüne koymanın kasıklardaki ısıyı yükselttiğini gösteriyor. Çalışmayı yöneten ürolog Dr. Yefim Shynkin şöyle açıklıyor:

"Dizüstü bilgisayarların iç ısısı çalışma sırasında 70 dereceyi geçebilir. Bu aygıtlar çoğu zaman kasık bölgesine yakındır. Bu aygıtların yarattığı aşırı sıcaklık bir yana, dizüstü bilgisayarlar kullanıcının bacaklarını birbirine yaklaştırmasını sağlıyor ve bu da testisleri sıkıştırıyor." Tüm bunlar da üreme becerisini düşürüyor.

Bu testi neden yaptık?

Test aparatımız: Fluke Ti20 termal görüntüleme kamerası

CHIP olarak biz de sıradan BT aygıtlarının gerçekten tehlike yaratacak ölçüde ısınıp ısınmadığını ve dizüstü bilgisayarları kucağa almanın tehlikeli olup olmadığını görmek istedik. Bu yüzden de profesyonel bir termal görüntüleme kamerasına başvurduk. İlk önce, en çok şüphelendiğimiz Apple MacBook Pro'yu inceledik. Öncelikle birkaç standart program çalıştırıp internette gezindik. Her gün milyonlarca insanın yaptığı gibi bir çalışma ortamı yaratmaktı amacımız. Sadece on dakika sonra, vücudun birçok yerinde sıcaklığı 40 dereceyi aşan noktalar oluştu. Sonra bilgisayarı aile planlaması yapma yaşını çoktan geride bırakmış bir editörümüzün kucağına koyup birkaç ofis belgesini düzenlemesini ve bir yandan da YouTube videoları izlemesini rica ettik. Sağ üstteki termal görüntüden de anlaşılacağı gibi, arkadaşımızın kot pantolonunun sıcaklığı 40 dereceyi geçti. Bu arkadaşımızın geçici bir tehdit altında olduğu anlamına gelmiyor elbette. Böyle sıcaklıklar bacaklarda hafif ve orta şiddetli yanıklara yol açabiliyor.

Özellikle MacBook Pro, klavye yoğun olarak kullanıldığında, klavye ile ekran arası ve makinenin alt kısmı 60 dereceyi geçiyor. Bu durumda, saatler süren bir çalışmanın ardından ellerde ve kollarda yanık oluşması hiç de sıradışı bir durum değil. Peki, neden bunca kullanıcı sesini çıkarmadan çalışıyor?

Basit bir örnekle açıklayalım.
Eğer bir kurbağayı sıcak su dolu bir kaba bırakırsanız hemen dışarı sıçrar. Ama soğuk suya koyar ve suyu ağır ağır ısıtırsanız, farkına varmadan haşlanır. Biz testimizi kurbağalar üzerinde yapmadıysak da şu örneği bilmenizde fayda var. Tıpkı kurbağalar gibi insanlar da sıcaklık artışı yavaş yavaş gerçekleşirse tehlike sınırlarını aşan değerlere bile itiraz etmiyor.

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri 2002'de yaşandı. İsveçli bir bilim adamı dizüstünü kucağına alıp bir saat çalıştıktan sonra, üstündeki pantolona ve iç çamaşıra rağmen cinsel organı su toplayacak şekilde yandı. Sadece Apple'ın Mac- Book Pro'su değil, dizüstü bilgisayarların birçoğu tehlike yaratacak ölçüde ısınıyor. Özellikle de "Oyun amaçlı dizüstü" tabir edilen bilgisayarlar, üremenin önündeki en büyük engel. Güçlü işlemciler ve yüksek çözünürlüklü grafikler, yük altında yüksek miktarda atık ısı oluşmasına yol açıyor.

Dizüstü PC'lerin ateşinden nasıl korunacaksınız?

Alışıldık Tüp teknolojili LCD monitörün iki ucu 44 ° C buluyor. LED'ler çok daha iyisini yapabiliyor.

Üreme kapasitesindeki geçici düşüş ve yanıklar hiç hoş değil elbette. Neyse ki çoğu durumda harici yanıkların tedavisi kolay ve söz konusu bahtsız bilimadamı bile antibiyotik gerektirmediği söylenen bir tedaviyle iyileşmiş.

Bununla birlikte, uzmanların hemfikir olduğu bir konu, erkeklerin testislerinin aylar boyunca ısıya maruz kalmasının uzun dönemde iktidarsızlığa yol açabileceği. Spermlerin yeniden üretimi bile iki ayı buluyor. Kendinizi bu sorundan uzak sanmayın.

Bunu önlemek için başvurabileceğiniz en temel yöntem, aygıtı bir şeyin üstüne koymak. Elbette en iyi çözüm masa kullanmak, ama bazen bir Bond çanta ya da kalın bir dosya bile iş görebilir. Gigabyte'ın G-Pad'i gibi ürünler elbette daha etkili. Katlanan alüminyum taban (yaklaşık 20 Euro) ısıya karşı iki kat etkili. Hem kullanıcının bacaklarını sıcağa karşı koruyor hem de ısı yı hemen uzaklaştırdığı için sistemin serin ve kararlı şekilde çalışmasını sağlıyor.

Adaptörler: Sadece üreticinin işine yarıyor

Boşluk yok: Çoklu prizdeki boşluklar, anahtarlı bir adaptöre ait.

"Cayır cayır" aygıtlar yaşamınızı ve organlarınızı tehlikeye atmakla kalmıyor, cebinizin de sağlığına göz dikiyor. Üreticiler çoğu durumda gereksiz yere ısı üreten parçalar piyasaya sürmekten kaçınmıyor. Örneğin işlemciler ve grafik yongaları için optimum enerji verimliliği ön planda ve aşırı ısıyı engellemek için üretilen fanlar gibi sistemler, gürültülü oldukları gerekçesiyle kullanıcı tarafından tercih edilmiyor. Ama prize takılan adaptörlere gelince iş değişiyor. Sıradan bir evde bunlardan birçoğunun prize takılı olması gerekiyor ve bu da aşırı elektrik sarfiyatına yol açıyor.

Öncelikle, şunu söylemek gerekiyor ki, anahtarlı adaptörler sıradan transformatörlü adaptörlerden daha pahalı, ama bunu elektrik faturasını düşürerek amorti ediyorlar. İster erişim noktası için kullanın, ister başka bir şey. Anahtarlı adaptörler çoğu zaman %90'ı bulan oranlarda daha verimli çalışıyor ve kullanımı da daha kolay. Orta soldaki termal görüntüdeki fark çok çarpıcı. Çoklu prizdeki renklerde görülen tek boşluk, anahtarlı bir adaptörün durduğu yer. Ne ilginçtir ki diğerlerinin ısısı yeri geldiğinde 55 dereceyi bile buluyor.

Verimli "80+" güç kaynakları

Yüksek verim tek başına yeterli değil Son günlerde herkesin ağzında verimlilik oranı %80'i aşan "80+" güç kaynakları var. Elbette reklamların söylediği bu. Böyle bir güç kaynağıyla elektrik tasarrufu yapabileceğinizi sanıyorsanız büyük ihtimalle yanılıyorsunuz. %80 verimliliğe %20 yük altında ulaşılması bir yana, 750 ya da 1.000 watt'lık modeller, düşük çıkışlı modeller daha en başından daha verimli çalıştığı için hiçbir şey kazandırmıyor.

Bununla birlikte, maksimum çıkış gücü 350 watt'ı geçmeyen güç kaynaklarını bulmak giderek zorlaşmakta.

Üreticiler, bunu düşük değerli güç kaynaklarının satışındaki zorluğa bağlıyor, zira aynı fiyata çok daha fazla güç sağlayan modelleri tüketici tercih ediyor. Ama böyle bir 350 watt'lık güç kaynağı, "80+" kategorisinde yer almasa bile 500 watt'lık 80+ güç kaynağından daha az elektrik harcayabiliyor.

Güç kaynağının güç kaybı, ısı olarak yayılıyor. 500 watt'lık bir güç kaynağının hava çıkışında 73 derece gibi çok yüksek bir sıcaklık ölçtük. Kış günlerinde ayağınız üşümez belki, ama çalışma masanızın gözüne çikolata da saklayamazsınız. Aynı bilgisayarı 350 watt'lık bir güç kaynağıyla çalıştırdığımızda ise sıcaklık 65 dereceyi geçmedi.

Bu da tepe değer değil, ama bilgisayarlarda bu ölçümler sırasında bir benchmark programı çalıştırdığımız düşünülürse, gayet kabul edilebilir.

İşlemciler ve anakartlar: Yeni özellikler

"Yeşil BT" çoğu zaman için bir pazarlama sloganı olmanın ötesine geçmese de, son günlerde anakart ve işlemci pazarında alışılmadık bir hareketlenme var. Öncelikle, kanunlar artık tüm bileşenlerin "ROHS" ile uyumlu, yani çevreyi kirleten maddeler içermeyecek yapıda olmasını şart koşuyor.

Üreticiler de güç tasarrufu özelliklerini artırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Hem Gigabyte hem de Asus, yıl başında pahalı anakartları için yeni bir tür güç kaynağı kullanmaya başladı. Bu da modern Intel işlemcilerde, kısmi yük altında neredeyse %60'a varan güç tasarrufu sağladı (bazı durumlarda 70 watt'tan 30 watt'a düşüş). Termal ölçümlerimiz geleneksel güç aynağı sisteminin (bir işlemci etrafında bir dizi kapasitör) 82 dereceye varan ısı yaydığını ortaya koydu. Yeni anakartlar da zaman zaman bu değerlere ulaşıyor (bir seferinde 79 derece ölçtük) ama yüzey, bir santimetrekareyi geçmeyen sekiz ila on dönüştürücüyle sınırlı kalıyor.

Bu yeni güç tasarruf işlevlerini ucuza elde etmek de mümkün.

Örneğin Gigabyte, en yeni anakartında bile bu özelliklerden faydalanıyor (80 Euro'dan başlayan fiyatlarla). Eğer yeni bir PC almak ya da kendi bilgisayarınızı toplamak istiyorsanız bileşenlerin güncel olup olmaması önem taşıyor. Kural şu: Ne kadar yeni, o kadar tutumlu. Bu özellikle de yeni işlemciler ve anakartlar için geçerli.

LED arka aydınlatma: Geleceğin teknolojisini kullanan yok LED arka aydınlatma teknolojisi geleceğin ürünleri bir yana, günümüzdeki tüm ürünlerde de kullanılabiliyor. Şimdiye kadar dizüstü bilgisayarların ve TFT monitörlerin çoğunda CCFL (Soğuk Katot Flüoresan Lambası) kullanılıyordu. Bu teknoloji LED'le karşılaştırıldığında hayret uyandıracak kadar fazla elektrik harcıyor.

Dahası, CCFL'ler LED'lere göre daha kısıtlı bir renk uzayı ve istenmeyen atık ısı sunuyor. LED teknolojili ilk LCD 2005 yılının sonunda ortaya çıkmıştı. NEC, SpectraView LCD2180WG-LED-BK modeliyle öncülük etmişti. O günden bugüne LED arka aydınlatmasını kullanan birkaç dizüstü ve az sayıda TFT olduysa da, çoğunluk hala maliyetleri gözeterek geleneksel CCFL aydınlatmasını yeğliyor.

LED'ler de ısı yayıyor, ama bu ısı genelde monitörün arkasında dağıldığından çok dikkat çekmiyor. ( r S. 172 )'teki termal görüntü, monitörün üst ve alt görüntü çerçevesi boyunca yerleştirilmiş tüpleri gösteriyor. Ne ilginçtir ki "Soğuk Katot" sözcüklerini içerse de, bunun soğuk ışıkla ilgisi yok. Sadece, tüplerin elektrotlarının ısıtılmadığını gösteriyor.

Bir ekranın üst çerçevesinde 44 derece gibi yüksek bir sıcaklık ölçtük ve bunun fazla olduğunu düşünüyoruz.

Termal görüntüleri nasıl elde ettik?

Fluke Ti20 termal görüntüleme kamerası

Bu makale için tüm ölçümleri Fluke Ti20 termal görüntüleme kamerasıyla yaptık.

Yaklaşık 7.000 Euro'luk hassas bir aygıt olan Ti20, radyometrik radyasyonu ölçüm noktalarının rasteriyle elde ettiğinden, her termal görüntüde 12.288 sıcaklık değeri kaydediliyor. Bunlar ölçüm sonrası doğrulanıp analiz edilebiliyor. İlk bakışta kamera sadece minimum ve maksimum değerleri görüntülüyor. İmlecin bulunduğu noktanın sıcaklığını da kesin olarak ölçüyor.

Teknolojinin arkasındaki teknoloji: Radyometrik termal görüntüleme kamerası Fluke Ti20, ısı verisini 128 x 96 veri noktasından oluşan bir matrise kaydediyor ve termal imgeyi bundan hareketle oluşturuyor.

Bu da algılayıcıdaki soğutulmamış mikrobolometre adlı bir bileşen sayesinde mümkün. Elektro manyetik ısı radyasyonunu 20 derece yatay, 15 derece dikey apertür açısıyla kaydediyor. Tayfsal kapsamda aygıt 7,5 µm ile 14 µm arasını (orta kızılötesi) ölçüyor. Isı radyasyonu da aygıtın ölçüm kapsamında kalıyor (-10 ile 350 derece arası).

Fluke Ti20 anında ayrıntılı çözümleme yapabiliyor. Dahası, emisyon oranı ve ısı kapsamı gibi önemli parametreler ölçüm sırasında ya da daha sonra, bilgisayardaki yazılım ile değiştirilebiliyor.

Kamerayla birlikte gelen InsideIR yazılımı, istenirse emisyon derecesi, termal radyasyon telafisi, düzey, kuvvetlendirme ve kaydedilen resimlerin renk paleti gibi önemli parametreleri ayarlayabiliyor. Böylelikle, ayarları değiştirdiğiniz vakit yeni fotoğraf çekmeniz gerekmiyor.

Sonraki Haber

Forum