Müzede Bir Gece (Night at the Museum) 20 yıl sonra Disney dokunuşuyla geri dönüyor
20 yıl sonra “Müzede Bir Gece” (Night at the Museum) serisi Disney çatısı altında geri dönüyor. Yeni karakterler, farklı bir müze ve belki de animatronik figürlerle bambaşka bir macera başlıyor.
20th Century Studios’un sevilen fantastik komedi serisi Müzede Bir Gece (Night at the Museum), ilk filmin vizyona girmesinden tam 20 yıl sonra yepyeni bir yorumla geri dönüyor. Bu kez arkasında Disney'in de bulunduğu proje, izleyicileri yeniden tarihî karakterlerin geceleri canlandığı o eğlenceli evrene götürmeye hazırlanıyor.
Yepyeni bir müze, yepyeni karakterler
Yeni film, serinin önceki yönetmeni Shawn Levy ile yapımcı Dan Levine'in imzasını taşıyor. Senaryoyu ise Tripper Clancy (Kill the Hart) kaleme alıyor. Henüz Shawn Levy’nin yönetmen koltuğuna geçip geçmeyeceği net değil. Ancak, filmde bu kez farklı bir müzede geçen, tamamen yeni karakterlerin yer alacağı belirtiliyor.
İlk filmde gece bekçisi Larry rolüyle izlediğimiz Ben Stiller'ın yeniden oyuncu olarak yer alıp almayacağı da belirsizliğini koruyor. Ancak kulislerde, Stiller’ın bu kez yönetmen koltuğunda izleyicilerin karşısına çıkabileceği konuşuluyor.
Disney ve sihirli müze deneyimi
Disney’in projeye dahil oluşu, tematik parklarıyla olan potansiyel bağlantıları da gündeme getirdi. Hatırlanacağı üzere, Jon Favreau’nun yönettiği Magic Kingdom projesinde, gece olunca hayat bulan karakterlere yer verilmişti. Bu konseptin Disneyland’a uyarlanması ve “Müzede Bir Gece” ile doğrudan ilişkili yeni bir deneyim olarak hayata geçirilmesi ihtimali, hayranları heyecanlandırıyor.
Animatronik figürlerle yeni bir yaklaşım mı geliyor?
Disney’in Imagineering (Hayal Gücü) ekibi, yıllardır tarihî karakterleri animatroniklerle canlandırıyor. 70. yaşını kutlamaya hazırlanan Disneyland’da, Walt Disney’in kendisinden esinlenilmiş bir figürün eklenmesi planlanıyor. Bu gelişmeler, yeni filmdeki karakterlerin saf sihir yerine animatronik teknolojilerle hareket ettiğini görebileceğimiz ihtimalini akla getiriyor.
Eğer bu yaklaşım benimsenirse, film daha çok bilim kurguya yakın, farklı bir tatta olabilir. Ama yine de en büyük heyecan, Ben Stiller’ı kamera arkasında görmek olurdu.