Splinter Cell: Blacklist - İnceleme

Sam Fisher geri döndü; hem de daha önceki oyunlardan çok daha iddialı olarak...

Biz Tom Clancy'i romanlarıyla tanıdık, aslında tüm dünya zaten onu yazar olarak tanıyordu. Dünya üzerindeki siyaseti çok iyi kavramış olan Clancy, her romanında, gelecekte olama ihtimali bulunan birçok olay hakkında neredeyse nokta atışı yapmayı başarabilen ender yazarlardan birisiydi. Aynı zamanda kendi türünde de bir lider... Geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan bu büyük ismin romanlarından yola çıkarak piyasaya sürülen Rainbow Six ile başlayan oyun macerası ise, özellikle Rainbow Six: Rouge Spear isimli oyun ile tavan yapmış, hem TPS türüne bambaşka bir soluk getirmiş, hem de taktik oyun modelinin resmini çizmişti.

Tek mermide ölen birimler, muhteşem yapay zeka ve her dakikasını pür dikkat oynamak zorunda olduğumuz bir oyun şöleni... Akabinde üretilen Splinter Cell serisi, alıştığımız takım oyunu yerine, tek kişilik bir taktik model sunmuştu bizlere. Sessizlik detaylarının çok daha üst seviyeye taşındığı bu yapım, ziyadesiyle zorlayıcıydı. Tek bir ses ile tüm bölüme baştan başlamak, biten mermi ve hesaplanan taktikleri uygulayamamak, Splinter Cell ve sonradan çıkan yapımlarını, çok daha limitli bir oyuncu kesimine hitap eder şekle sokmuştu. Gel zaman, git zaman çıkan oyunlarıyla genelde başarılı olmayı başaran seri, bu sefer çok ama çok daha farklı bir şekilde çıktı karşımıza...

Bir kez daha, Sam Fisher!

Bildiğimiz taktikler yine bu oyunda mevcut

Öncelikle bildiğiniz Splinter Cell modelini kafanızda silin zira Blacklist o eski ağır oyun yapısını tamamen üzerinden atmış bir yapım. Artık daha hızlı, bir nevi Rainbow Six hızında... Bir diğer değişimse, günümüzde fazlasıyla tutan, film modeli oyun yapısı. Zaten oyuna girer girmez sizler de bunu deneyim edeceksiniz. Baştan aşağıya bir filmi andıran Blacklist, terörist bir grubun Amerikan üssünü basması ve buradaki herkesi öldürmesiyle başlıyor.

Bu arada helikopterle kalkış yapan Sam Fisher, çok uzağa gidemeden, patlamanın şiddetiyle yere çakılıyor. İşte bu noktadan sonra artık tutorial, yani eğitim görevleri başlıyor. Zaten daha önce Splinter Cell oynadıysanız, çok da zorluk çekmeyeceksiniz... Evet, Sam Fisher yine bizlerle ve Blacklist içerisinde geçen olaylar, bir önceki oyun olan Conviction'dan altı ay sonrasını konu alıyor. Fisher, yeni kurulmuş olan 4th Echelon isimli, sadece Amerikan başkanı tarafından emir alan, özel bir bölümün lideri rolünde. Oyuna adını veren Blacklist, aslında teröristlerin ortaya attığı bir isim ve geri sayımı bitmeden önce ona ulaşmak, bunu yaparken de her türlü düşman birimini ortadan kaldırmak, Fisher'ın yegane görevi.

Yeni ara birim ve SMI

Senaryo örgüsü uçağımızda da devam ediyor

Blacklist, içerisinde 13 tane birbirinden farklı tek kişilik görev ve eş zamanlı olarak oynanabilen 14 co-op görev barındırıyor. Görevlerin uzunluğu ziyadesiyle tatmin edici olduğu gibi, her yeni görevde karşımıza çıkan detaylı harita farklılığı da dikkat çekici... Oyuna başlamadan önce yapılması gereken en önemli ayarlama, kesinlikle zorluk seviyesi. Rokie, Normal, Realistic ve Perfectionist olarak ayrılan seviyeler, özellikle eski Splinter Cell severler için düşünülmüş. Az önce de bahsettiğimiz ve birazdan daha da detaylandıracağımız gibi, Blacklist artık daha hızlı ve içerisinde birçok kolaylık barındırıyor.

Eğer biraz bile zorlanmak istiyorsanız, Normal, eski toprağım diyorsanız, kesinlikle Realistic modunda oynamanızı tavsiye ediyoruz... Paladin kod adlı uçağımızın içerisindeyiz; karşımızda kocaman bir harita bulunuyor. Oyun içerisinde biz ona SMI yani Strategic Mission Interface diyoruz. Bu harita aracılığı ile oyunun tüm menülerine ulaşabilmek mümkün. Tek kişilik, co-op ya da multiplayer her şey burada! Tek yerden tüm oyuna hükmedebilmek, gerçekten bizleri bir hayli etkilediği gibi, oyunun filmvari yapısına da resmen ruh katmış. Tek kişilik bir göreve girmek istediğimiz anda, direk olarak harita uygunsa, co-op moduna geçebilmek apayrı bir rahatlık. Co-op görevler, aynı zamanda sürekli yanımızda bulunan dört yan karaktere bölünmüş durumdalar. Grim, Briggs, Charlie ve Kobin görevleri, kendi içlerinde ayrıca dörde bölünüyorlar...

Upgrade'ler ile şenlenen bir oyun

Silahların ve zırhların oyuna etkisi büyük

Uçağımız rolündeki Paladin bir nevi upgrade mekanı. Fakat burada uçağa değil, aslında kendimize farklı upgrade'ler yapıyoruz. Genelde iki seviyesi olan upgrade'ler daha hızlı canımızı doldurmaktan, normalde oyun içerisinde bulunmayan farklı silahları almamıza olan tanıya bir pazara kadar ilerliyor. En başta bulunan radar sistemiyse, ilk tercihiniz olmalı. Fisher'ın kendi zırh ve silah menüsü de daha önce olmadığı kadar detaylandırılmış. İki kategori de daha efektif olmak ve daha sessiz olmak arasında gidip gelen parçalara ayrılmış. Misal, bir zırh kombinasyonuyla mükemmel saklanma ve sessizlik elde ediyorken, diğeriyle saldırılara karşı daha ağır zırha kavuşabiliyoruz.

Her parçanın ayır ayrı değerlendirilmesi sayesinde de çok daha farklı kombinasyonlarla, göreve göre sessizlik / korunma ya da sessizlik / ateş gücü ayarını yapabilmek mümkün. Üzerimize alabildiğimiz parçalar, Gadgets, Goggles, Ops Suit, Pistol, Alternative Weapon ve Special Weapon olarak sıralanıyor. Kendilerini Paladin'nin içerisinden ya da Blackmarket kısmından elde edebiliyoruz. Burada bir diğer öneli detayı vermek gerekiyor, çünkü eski oyunlardan alıştığımız üzere, düşmanlarımız kısa sürede ölebiliyorlar. Bu sebepten Blacklist içerisinde vuruş gücünden çok, gizli kalmak açık ara daha önemli.

Siperden sipere, ölmeden öldürme mücadelesi

Düşündüğümüzden daha fazla koştuk

Dinamiklere gelecek olursak, o saklan ve saldır sisteminin halen muazzam şekilde çalıştığını görüyoruz. Saklandığımız yerin yakınına gelen bir düşmanı, tek bir tuşla alt edebiliyor, pencere kenarındaysak, anında aşağıya fırlatabiliyoruz. Tabii bu durum bazen çok sırıtıyor. Özellikle gizlilik konusunda yeterince kıyafetimiz varsa ve de karanlık bir noktadaysak, yanımızdan gelip geçen düşmanları sürekli saldırı tuşuna basarak hiçbir şekilde ses çıkartmadan etkisiz hale getirebiliyoruz. Daha da ilginci, sessiz saldırı mesafesinin Blacklist'te normalden daha uzakta gerçekleşmesi; yani düşmanın dibine kadar girmemize gerek kalmıyor. Siperler yine muazzam koruma sağlıyor.

Yenilenen siperden sipere geçiş mekaniği sorunsuz çalıştığı gibi, oyuncuya büyük kolaylık sağlamış. Yine de siperden sipere, bölgeyi işaretleyip tek bir tuşla geçtiğimizde, rakiplerin bizi hiçbir şekilde görmüyor olması can sıkıcı. Aynı noktaya çömelip yürüdüğümüz anda sesimizi duyabiliyorlarken, sadece oyun içi dinamik yüzünden algıda seçicilik yapmaları hiç olmamış. Yine de oyuna daha olmadığı kadar akıcılık katmış. Farklı tipteki bombalarsa, sessiz kalmanın en önemli bileşenlerinin başında geliyorlar. Ses çıkartarak düşman birimlerinin dikkatini çeken bombamız, istediğimiz birimi, istediğimiz noktaya çekerek, işimizi kolayca görmemize imkan tanıyor.

Harika multiplayer modu ve haritaları

Alıştıktan sonra Spy oynamak çok daha kolay

Tüm bu yenilikleriyle yetinmeyen Blacklist, bir de karşımıza Spies vs. Mercs multiplayer modu ile çıkıyor. Her modunda, iki tarafı da oynamamız gereken multiplayer, her iki taraf için de faklı karakterler yaratmamıza istiyor. Spy kısmı sürekli sorun çıkaran, karanlıkta gizlenen ve sadece yakın saldırı ile düşmanını etkisiz eden taraf; Merc'lerse ağır zırhlara ve tüm dünyayı aydınlatacak güçte ışığa sahip, Spy'ları gördüğü anda yok edebilecek güçte silahlarla donanmış durumdalar. Bir nevi Alien vs Predator multiplayer'ını hatırlatan mod, beş farklı haritaya sahip. Oyunun en başına girdiğimiz SvM Classic haritasını ele alarak bir örnek verelim. Zaten diğer haritalar Rank 5 olmadan açılmıyorlar. Burada takımlar ikiye iki olarak ayrılıyorlar ki farklı modlarda üçe üç, dörde dört gibi daha kalabalık maçlar da yapılabiliyor.

Harita özelliği olarak, Spy'lar karanlıkta tamamen kayboluyorlarken, aynı zamanda gece görüş gözlüğüne sahipler. Merc'lerse flashlight ile donanmış durumdalar. Onar dakikalık, değişmeli oynanan iki tur boyunca Spy'lar harita üzerinde bulunan üç adet terminali hackleyeme çalışıyor, Merc de hack edeni yakalayıp öldürmeye çalışıyorlar. Hack olduğu anda, ilgili alanın etrafı yeşil, mavi karşımı bir şeritle çiziliyor ve artık hack yapan kişi hiçbir şekilde belirlenen sınırdan dışarı çıkamıyor. Kalan üç kişiyse ölseler bile içeriye girebiliyorlar. Hack'i gerçekleştiren Spy öldüğü andan sonra işleme devam edebilmek için, diğer oyuncunun 15 saniyesi bulunuyor ki iki Merc alarmdayken bu biraz zor gerçekleşiyor. Hackleme 100'de yüz olduğu andaysa sıra bir sonraki cihaza geçiyor. Tabii alan daraldığı için, ikinci ve üçüncü hack işlemi alabildiğine zorlaşıyor.

Blacklist, seriyi çok daha farklı hale getirmiş olan bir yapım. Hayranlarını ne kadar tatmin eder bilinmez ama bu haliyle uzun süre oynanacak yapımlardan birisi olmayı başardığı kesin. Hızlı olduğu kadar taktiksel ve oyuncuyu tamamen senaryosunun içerisine çeken, nadir oyunlardan birisi.

Sonraki Haber

Forum