Steve Jobs, ChatGPT'nin geleceğini 40 yıl önceden biliyor muydu?

1985’te yaptığı bir konuşmada, gelecekte insanların filozoflara soru sorabileceği bir teknoloji umudundan söz eden Steve Jobs’un bu düşüncesi, günümüz yapay zeka araçlarıyla beklenmedik bir paralellik taşıyor.

Steve Jobs, yalnızca Apple’ın kurucularından biri olarak değil, teknoloji dünyasında iz bırakmış vizyonerlerden biri olarak da hatırlanıyor. Bugün elimizdeki birçok teknolojik ürünün ve dijital alışkanlığın temelinde, onun gelecek öngörüleri ve tasarım anlayışı yer alıyor.

Peki, Jobs hayatta olsaydı, günümüzde yapay zeka alanında en çok konuşulan araçlardan biri olan ChatGPT hakkında ne düşünürdü? Apple’ın bu alandaki mevcut konumu göz önüne alındığında, bu soru daha da anlam kazanıyor.

Apple’ın yapay zeka yarışında özellikle Siri üzerinden geride kalmış görünmesi, şirketin Jobs sonrası stratejilerinin doğal bir sorgulanmasına yol açıyor. Bugün Siri halen temel görevlerde bile rakiplerinin gerisinde kalırken, diğer büyük teknoloji şirketleri ChatGPT benzeri üretken yapay zeka modelleriyle yeni bir dönemi şekillendiriyor.

1985’teki bir konuşma, 2020’lerin yapay zekasına ışık mı tutuyor?

Steve Jobs’un yapay zekaya dair ne düşüneceğine dair güçlü ipuçları, on yıllar öncesinden geliyor. 1985 yılında İsveç’teki Lund Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada Jobs, teknoloji ile bilgi arasındaki ilişkiyi oldukça dikkat çekici bir şekilde ele alıyor.

Konuşmasına Büyük İskender’in öğretmeninin Aristo olduğunu hatırlatarak başlayan Jobs, bu ilişkiyi öğrendiğinde içten içe bir kıskançlık hissettiğini söylüyor. Ardından da kitaplar sayesinde Aristo’nun düşüncelerine ulaşabildiğini ama ona soru soramadığını dile getiriyor: “Sadece yazdıklarını okuyabiliyoruz, ama yanıt alamıyoruz.

Bu noktada Jobs’un dile getirdiği umut, oldukça dikkat çekici: “Umudum, hayatımız boyunca öyle bir araç yaratmamızdır ki, bir gün bir Aristo hayattayken onun düşüncelerini bir bilgisayara kaydedebilelim. Ve ileride bir öğrenci, yalnızca Aristo’nun ne söylediğini okumakla kalmasın, ona bir soru sorabilsin — ve bir yanıt alabilsin.

Steve Jobs’un o dönem dile getirdiği fikir, bugün ChatGPT gibi büyük dil modellerinin sunduğu deneyime fazlasıyla yakın görünüyor. Kullanıcılar artık yalnızca metin okumakla kalmıyor, metinle etkileşime girebiliyor; sorular soruyor, yanıtlar alıyor, hatta yeni fikirler geliştiriyor. Bilgiye erişim artık pasif bir tüketim değil, karşılıklı bir etkileşim biçimine dönüşmüş durumda.

Elbette bugünkü yapay zeka sistemleri halen mükemmel değil. Modelin nasıl eğitildiği, hangi kaynakları kullandığı ve cevaplarının doğruluk payı gibi konular halen tartışma konusu. Ancak gelinen nokta, Jobs’un neredeyse 40 yıl önce çizdiği vizyona bir hayli yakın. Aristo örneğiyle anlatılan o ideal sistem, bugün gerçek olmaya hiç olmadığı kadar yakın.

Apple ve yapay zeka: Jobs olsaydı ne olurdu?

Tüm bu gelişmelere rağmen, Apple’ın bugün üretken yapay zeka alanında sessiz kalması, şirketin vizyonuyla ilgili bazı soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Eğer Jobs bugün yaşıyor olsaydı, bu teknolojiyi Apple ekosistemine nasıl entegre ederdi? Siri bugün nasıl bir noktada olurdu? Bunlar artık yalnızca spekülasyonla yanıtlanabilecek sorular.

Ancak bir şey açık: Steve Jobs’un teknolojiye bakışı, kullanıcıyla kurduğu bağı bilgiyle daha da derinleştirme üzerine kuruluydu. Ve o bağın bir gün etkileşimli hale geleceğini düşünmesi, bugün yapay zekanın geldiği yeri daha anlamlı kılıyor.

Sonraki Haber

Forum