Windows’tan Sonra
Bilgisayarların hızı, multimedya özellikleri, sağladığı kullanım kolaylıkları ve taşınabilirliği her geçen gün artıyor. Artık verilere erişebilmek için tek bir göz hareketi bile yeterli olabiliyor. Asla Asla Deme”deki iris tanıma ve “Total Recall” daki el tarama teknolojileri,Matrix’teki kendini ona
Fare ve klavye yerine konuşma ve el yazısı
Microsoft’un kurucusu Bill Gates’e göre, insan ve bilgisayar
arasındaki anlaşma problemlerinin çözümü “natural computing” de:
Elektronik ve teknik cihazlar gibi işletim sistemleri de el yazısı,
jestler, mimikler ve sözcüklerle erişilebilecek. Daha şimdiden bu
yeteneklere sahip bir kaç cihaz hazırlanmış durumda. 2002’de
piyasaya çıkacağı duyurulan Ericsson Chatpen CHA-30, kızılötesi
kamera, resim işlemci ve bluetooth desteğiyle donatılmış ve el
yazısı notlarını dijitalleştirerek cep telefonuna veya bilgisayara
aktarabiliyor. Ancak bu cihaz, yönelim için özel desenli bir kağıda
ihtiyaç duyuyor ve katalog siparişlerindeki gibi kendini tanımlı
bir alana sınırlıyor, sonuçta da metinlerle bireysel yazı stili
için az bir serbestlik tanıyan Asyatik dillerle daha üstün
performans
sergiliyor. Dil algılamada Microsoft bir adım önde gözüküyor.
Pocket PC Plus prototipi yılın başındaki Consumer Electronic
Show’da uzun cümleleri tanıdı ve eldeki randevuları kendi kendine
ajandaya kaydetmeyi başardı. Serinin olgunlaştırılması için biraz
daha zaman geçmeli.Micrososft’un ses algılama araştırması
geliştirici takımından Tim Peak, benzer şekilde donatılmış bir
işletim sisteminin klavye veya fareye ihtiyaç duyup duymayacağı
konusundaki sorulara şu yanıtı erdi: “Microsoft’ta benzer bir
sistem önceden kuruldu, ancak test sonuçlarına göre, kullanıcılar
ses tanıma yazılımlarının düşük kalitesi nedeniyle genelde klavye
ve fareyi tercih ediyor.
Klavye yerine jest ve mimikler
Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi (DFKI), 12 farklı araştırma merkeziyle birlikte yürüttüğü SmartKom projesi çerçevesinde, kullanıcı ara yüzleri, bağlantı noktaları ve konuşma yoluyla bilgisayarla tam iletişim sağlamak için çalışıyor. Geliştirilmiş resim işlemcileri sayesinde video sinyalleri artık bu iş için kullanılabilecek. Geçtiğimiz yılın sonunda SmartKom ekran, video, telsiz mikrofon ve üç Pentium III 500’e sahip dev bir adam boyutlarındaki örnek bilgisayarını tanıttı. İletişim sihirbazları dil ve jestleri çözümleyerek gelen verileri süregelen diyalogun çerçevesinde değerlendiriyor ve uygun işlemleri gerçekleştiriyor. Online sinema tanıtımlarında kullanıcının bir film adına işaret etmesi ve “bu filmi izlemek istiyorum” demesi halinde SmartKom her iki eylemi bir arada değerlendiriyor ve bu yolla doğru sonuca varıyor. Sistem, hatalı verilerden yola çıkarak bile kullanıcıların gerçek isteklerini tahmin edebiliyor. Bir sonraki adım mimik tanıma sisteminin entegrasyonu. İlk hedef ise tipik mimiklerden yola çıkarak insanların kızgın olma ve olmama durumlarını bilgisayara öğretmek. Bu görevin yerine getirilmesindeki zorluk, kullanıcının tasarımsal yüz hareketleri ve jestleri zorla kabul edemeyecek oluşu.
Küçük mobil bilgisayarlarda sistemle iletişim halindeki kişinin
yüzünü kameranın görüş alanında tutma zorluğu da ilk hedefin
başarılmasını biraz daha zorlaştırıyor. SmartKom proje müdürü
Anselm Blocher gelecekteki araştırmalar için umutlu:
“Bilgisayarların bir gün dudak senkronizasyonlarına da hakim
olacaklarını ve “2001 – Bir
Uzay Efsanesi”ndeki HAL bilgisayarı gibi söylenenleri dudaklardan
okuyabileceğini hayal ediyorum. Ancak bunun gerçekleşmesi onbeş yıl
alabilir. SmartKom fikirlerinin gerçekleştirilmesi için üç
ayrı senaryo hazırlandı. Mobil cihazlara yönelik bir tür telefon
kabini olarak dockingstation’lı infopool, bir PDA ve aynı zamanda
ağlandırılmış evler için bir denetim merkezi olabilecek Home Office
versiyonu. Aachen Yüksek Teknik Okulu’nda bir araştırma grubu el
hareketlerini ve mimiklerin çözümlenmesinde ten rengi, ten rengi
değil ve hareket ayrımını yapabilen, jest dili anlama
mekanizmasını geliştirdi. 2003 yılının sonuna kadar EU-Projesi
WISDOM (Wireless Informaiton Services for Deaf People) takımı
sağırların ufak bir kamera aracılığıyla, jestlerle haberleşmesini
sağlayacak bir UMTS telefonu üretecek. Metin ve grafk menülerinin
kullanımı için de jestler yeterli olacak. Britanya’daki Sunderland
Üniversitesi bilim adamları, en ince kas aktivitelerini ekranda
cursor hareketlerine dönüştürmeyi başardı. Alın bağındaki alıcılar;
gözdeki veya yüzün herhangi bir kısmındaki kas hareketlerinin sebep
olduğu elektriksel impuls’ı bir cihaza iletiyor. Bu cihaz, impuls’ı
dijitalleştirip güçlendirdikten sonra bilgisayara aktarıyor. Söz
konusu cihazlar henüz çekici ve kullanışlı görüntülere sahip
değil.
Ancak onlar daha şimdiden kelimelerin, işaretlerin ve hatta çok küçük kas hareketlerinin işletim ssitemlerini ve dolayısıyla sabit ve taşınabilir cihazları kullanabilmek için yeterli olduğunu gösteriyor. Yakın zamanda geliştirilen, küçültülen ve hızlandırılan bu donatılar sayesinde holografik doktorlar, HAL’lar ve 007 gibi gerçek oyuncaklar elde etmek mümkün olacak.
Daypath bilgi sistemi kişisel ayarlar gibi verilere, merkezi bir server’da ev sahipliği yapıyor. Kullanıcının başvurusu halinde ağdaki servis sağlayıcı istenen hizmetleri ona ihtiyaç süresince sunabiliyor. Sun, basit ve esnek aygıtlara önem veriyor ve ISDN, müzik seti ve ev aletlerinin yönetim merkeziyle ilgili PC’leri fazla önemsemiyor. Sun firmasının vizyon şefi Tom Groth, gelecek nesil işletim sistemlerinin geleneksel standartlarla uyumlu olacağını, bununla beraber bir sonraki değişimde, yani üç veya dört yıl içinde, online ve offline arasındaki sınırların ortadan kalkacağını tahmin ediyor. “Kullanıcı bağlantı noktasına sahip tüm cihazlar açık oldukları sürece online olacaklar.” Anuygulamalarını web hizmetleri olarak kullanıma sunuyor. Daypath bilgi sistemi kişisel ayarlar gibi verilere, merkezi bir server’da ev sahipliği yapıyor. Kullanıcının başvurusu halinde ağdaki servis sağlayıcı istenen hizmetleri ona ihtiyaç süresince sunabiliyor. Sun, basit ve esnek aygıtlara önem veriyor ve ISDN, müzik seti ve ev aletlerinin yönetim merkeziyle ilgili PC’leri fazla önemsemiyor. Sun firmasının vizyon şefi Tom Groth, gelecek nesil işletim sistemlerinin geleneksel standartlarla uyumlu olacağını, bununla beraber bir sonraki değişimde, yani üç veya dört yıl içinde, online ve offline arasındaki sınırların ortadan kalkacağını tahmin ediyor. “Kullanıcı bağlantı noktasına sahip tüm cihazlar açık oldukları sürece online olacaklar.” Günümüzde, sihirbazlar, ajanlar ve kendini onaran sistemler sayesinde pratik yardım olanaklarından faydalanamak mümkün. Örneğin Office 2000 uygulamaları, başlatılmaları sırasında otomatik olarak EXE-dosyalarını, registry’i ve DLL’leri gözden geçiriyor ve gerekli durumlarda onları onarıyor.
Hatalı olarak silinen ve sistem için önemli olan dosyalar onarım sistemi sayesinde server’dan indirilerek kendiliğinden düzeltiliyor. Eksik olan, benzer sistemlerin tamamen bağımsız çalışabilmesini ve kullanıcısının isteklerini onun dudaklarından okuyabilmesini sağlayacak yapay zeka. PIN ve parolaların yerini alacak biyometrik giriş yöntemleriyse bir diğer kolaylık. İris ve parmak izi tanıma sistemleri ABD’de uzun süre önce onaylanmış olsa da örneğin Almanya’da enformasyon teknolojilerinin güvenliğini sağlayan federal ofis, sistemin çökme olasılığını ve fiyatları çok yüksek buluyor. Oysa neredeyse hiçbir system tanımlama kriteri olarak tek bir bedensel belirtiyle yetiniyor: BioID; kullanıcılardan PC kamerasına adlarını ve parolalarını söylemesini istiyor ve erişim hakkına sahip kullanıcıları, konuşma sırasında yüz hatları, dudak hareketleri ve sesten yola çıkarak tanımlıyor. Site çalışanları bir ara bölmeden geçmek zorundalar. Onaylama, parmak izi, vücut ağırlığı ve PIN numarasıyla gerçekleşiyor
Gelecek senaryolarına temel oluşturan işletim sistemleri bugün
bile tüm dünyada çeşitli araştırma merkezlerinin pipeline’larında.
IT sektöründeki kuruluşlara gelecekteki işletim sistemleriyle
ilgili beklentileri
sorulduğunda isteklerin şu ana nitelikler etrafında netleştiği
görülüyor: Sürekli hazır bulunma, kolay kullanılabilirlik,
kilitlenmelere karşı sağlamlık, ölçeklenebilirlik ve değişik
sistemlerde çalışabilir olmak. Bu yoldaki aşamalardan biri, işletim
sistemleri için genel bir standart belirleyebilmek. Her yazılım,
farklı sistemlere de sorunlarla karşılaşılmadan kurulabilmeli.
Dosya formatlarının birbirine dönüştürülmesi gerekliliği ortadan
kaldırılarak veri kayıplarının önüne geçilmeli. Microsoft, elbette
kendi modüler Windows’unun standartlaşmasını arzuluyor. Ancak
belirli bir standart için uzlaşma sağlamak daha uzunca bir süre
için mümkün görünmüyor.
IDC’nin bir araştırmasına göre Linux’un server işletim
sistemlerindeki payı 1999’dan 2000’e iki katına çıkmış durumda. Bu
payın
masaüstünde de dörtte bir oranında artmasının ardından Microsoft ve
Linux yetkilileri arasındaki çekişme daha da büyüdü. Linux
yetkilileri Microsoft’u monopolist politikalar izlemekle
suçlarken,Microsoft CEO’su Steve Balmer açık kaynak uygulamasını
kanser tümörüne benzetiyor. Sesler giderek yükseliyor, çünkü sabit
işletim sistemlerinden desantral ağ yapılarına devrim niteliğindeki
geçiş sürecinde başarı kazanacak ekip, gelecek için daha iyi kozlar
edinmiş olacak. İnternet çağına geçişte uyuyakaldığı yorumu yapılan
Microsoft stratejistleri şu sıralar kendine gelmiş gibi. “.NET”
stratejisine göre web, yeni işletim sisteminin temeli olacak.
Başarılanlar konusunda Sun daha şimdiden bir adım önde. Sun ONE
Webtop (Open Net Environment) Office uygulamalarını web hizmetleri
olarak kullanıma sunuyor.