Pasifik’in gizli dünyası tehlikede: Madencilik çalışmaları ekosistemi sildi geçti
Derin deniz madenciliğinin Pasifik Okyanusu’ndaki benzersiz canlı yaşamını nasıl tehdit ettiğini, bilim insanlarının elde ettiği çarpıcı verilerle anlatan kapsamlı inceleme.
Pasifik’in doğusunda, okyanus tabanında yüzlerce canlı türünün bulunduğu yeni bir ekosistem keşfedildi. Ancak bu keşif, derin deniz madenciliği makineleri bölgeye inmeden hemen önce yapılabildi. Dev makineler deniz tabanını kazmaya başladıktan sonra, bu benzersiz dünyadaki canlı çeşitliliği yaklaşık üçte bir oranında azaldı.
Dünyanın farklı bölgelerinde artan pil ve teknoloji ihtiyacı nedeniyle, birçok ülke kritik metalleri barındıran bu derin bölgeleri yeni bir kaynak alanı olarak görüyor. Mangan, nikel, kobalt gibi yeşil dönüşüm için gerekli minerallerin büyük kısmı, deniz tabanındaki nodüllerde bulunuyor.
Derin deniz madenciliği nasıl işliyor?
Devasa gemiler, ağır makineleri kilometrelerce derinliğe indirerek deniz tabanındaki çamur tabakasını kazıyor. Bu işlemin amacı, içlerinde değerli metaller barındıran polimetalik nodülleri toplamak. Ancak bu süreçte sadece mineraller değil, karşısına çıkan tüm canlılar da makinenin yoluna takılıyor.
Bu madencilik faaliyeti ekonomik olarak büyük kazanç vaat etse de, okyanusun en az keşfedilmiş bölgelerindeki benzersiz canlı yaşamını geri dönülemez şekilde tahrip etme riski taşıyor.
Bilim insanlarının kritik araştırması
Uluslararası bir araştırma ekibi, Pasifik Okyanusu’ndaki Clarion-Clipperton Bölgesi’nde 4.280 metre derinlikte yapılan ticari madencilik test sahasını mercek altına aldı. Madencilik çalışmalarının başlamasından iki yıl önce bölgeyi incelemeye başlayan ekip, süreç başladıktan sonra da iki ay boyunca gözlemlerini sürdürdü.
Madencilik öncesi dönem, şaşırtıcı bir canlı zenginliğini ortaya koydu. Işık olmayan ve besin açısından son derece fakir bir ortam olmasına rağmen, araştırmacılar 0,3 milimetreden büyük 4.350’den fazla canlı topladı. Bunların büyük kısmı deniz solucanları, kabuklular ve yumuşakçalar olurken, toplam 788 farklı tür tespit edildi. Üstelik bu türlerin önemli bir bölümü bilim dünyası için tamamen yeniydi.
Projenin eş lideri Dr. Tammy Horton, “Bu süreçte çok sayıda yeni tür keşfettik. Topladığımız tüm veri ve örnekleri gelecekte yapılacak çalışmalar için erişilebilir hale getiriyoruz,” dedi.
Madencilik sonrası çarpıcı düşüş
Madencilik makineleri deniz tabanını parçaladıktan sonra ekosistemdeki değişim gözle görülür biçimde ortaya çıktı. Makinenin geçtiği alanlarda canlı sayısı yüzde 37 azaldı, tür çeşitliliği ise yüzde 32 düştü.
Araştırmanın baş yazarı Eva Stewart, “Bu uçsuz bucaksız, hakkında çok az şey bildiğimiz derin deniz bölgelerini incelemek, madencilik etkilerini anlamak için kritik önem taşıyor. Artık modern bir madencilik makinesinin ekosisteme verebileceği zarara dair somut verilerimiz var,” diye konuştu.
“Hangi türlerin kaybolma riski olduğunu bilmiyoruz”
Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden Dr. Adrian Glover ise daha büyük bir soruna dikkat çekiyor:
“Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi’nin koruma alanı olarak belirlediği bölgelerde hangi canlıların yaşadığını bile bilmiyoruz. Bu yüzden madencilik yapılacak alanlarda biyolojik çeşitlilik kaybını tahmin etmek şu an neredeyse imkânsız.”
Fotoğraflar: Natural History Museum & University of Gothenburg