Arkeologlar, Çin’de yaklaşık 4.000 yıl önce kurulmuş eski bir şehrin hemen dışında insan kurban etme ritüellerine ait 80 kafatasının bulunduğu bir çukur keşfetti. Kısa bir süre önce yayımlanan yeni bir araştırma, kurbanlarla ilgili şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkararak, bu kişilerin on tanesinden dokuzunun erkek olduğunu belirledi.
Nature dergisinde 26 Kasım’da yayımlanan çalışmada, araştırmacılar Neolitik döneme ait bu toplumun sosyal yapısını ve akrabalık ilişkilerini çözmek için antik Shimao kentinde ve uydu yerleşimlerinde bulunan iskeletlerden DNA analizi yaptı. Shaanxi eyaletinde 2018 yılında keşfedilen, taş duvarlarla çevrili antik Shimao kenti, yaklaşık MÖ 2300 ile MÖ 1800 yılları arasında iskan edildi. Yaklaşık 4 kilometrekarelik bir alana yayılan bu kentte, devasa bir basamaklı piramit, zanaatkârlık alanları ve iki mezarlık bulunuyordu.
Arkeologlar Shimao'da iki farklı insan kurban etme biçimi tespit etti: Birincisi, kentin kapısı yakınındaki “kafatası çukurlarına” gömülen, başı kesilmiş bireylerin kafataslarıydı. İkincisi ise, daha yüksek statüdeki kişilerin mezarlarına kurban olarak gömülen, genellikle kadın olan daha düşük statüdeki bireylerdi.
Kapıdaki erkek kurbanlar, mezarlardaki kadın kurbanlar
Yeni çalışmada, araştırmacılar Shimao'nun Dongmen (Doğu Kapısı) temelinin altında bulunan çukurda keşfedilen kafataslarının biyolojik cinsiyetini belirlemek için DNA analizini kullandı.
Araştırmacılar, önceki arkeolojik raporların bu kurbanları ağırlıklı olarak kadın olarak tanımlamasının aksine, yeni DNA sonuçlarının kadın ağırlıklı olduğuna dair hiçbir kanıt göstermediğini yazıyor. Kafatası çukurunda incelenen kurbanların on tanesinden dokuzu erkekti.
Bu bulgu, Shimao'da ve uydu yerleşimlerindeki elit mezarlarla ilişkili kurbanlar çoğunlukla kadın olduğu için arkeologları şaşırttı. Çin Bilimler Akademisi’nden yapılan açıklamaya göre, “Çoğunlukla kadın kurbanların bulunduğu bu mezarlık ritüeli, Dongmen’de kafa kesme ve toplu gömünün çoğunlukla erkekleri içermesiyle tamamen zıtlık yaratıyor.”
Bu durum, Shimao'daki kurban ritüellerinin oldukça yapılandırılmış olduğunu, cinsiyete özgü rollerin farklı ritüel amaçlara ve konumlara bağlı olduğunu düşündürüyor.
Ayrıca, araştırmacılar kurban edilen erkeklerin DNA'sını incelediklerinde, atalarının, yani soy ağaçlarının, elit mezar sakinlerinin atalarıyla karşılaştırıldığında herhangi bir farklılık göstermediğini buldu. Başka bir deyişle kurbanlar, “dışarıdan gelen yabancılar” değildi.
Cinsiyete özgü kurban geleneklerinin kesin nedeni henüz net olmasa da, araştırmacılar bazı olası açıklamalar sunuyor. Mezarlık temelli kurbanların “ata hürmetini” temsil edebileceği ve bu ritüelde kadınların elit soyluları veya yöneticileri onurlandırmak için kurban edilmiş olabileceği düşünülüyor. Öte yandan, kapı çukurundaki kafataslarının ise “duvarların veya kapının inşasıyla ilgili bir ritüel ile bağlantılı olabileceği” tahmin ediliyor. Bu, şehrin güvenliğini ve gücünü simgeleyen bir inşaat kurbanı geleneği olabilir.