Blog trenini kaçırmayın!

Blog’ın popülerliği yükselişte. Peki, bu ilginin sebebi nedir? Kendi Blog’unuzu hazırlamadan önce tüm bilmeniz gerekenler bu yazıda.

Blog trenini kaçırmayın!

Bir okur kitlesi kazandınız mı, düzenli aralıklarla sitenizi güncellemeyi alışkanlık edinin. Bu süre her gün olabileceği gibi haftada bir de olabilir. Ne var ki blog’unuzun güncellenmeyip bayatlamasına asla izin vermeyin. Eğer aklınıza tam bir konu gelmiyorsa ufak tefek şeyler gönderin, ama mutlaka bir şeyler yazın. Bazen söylediklerinize itirazı olan birileri çıkabilir. Herkesin kendini gönlünce ifade etme özgürlüğü olduğunu düşünürseniz bu gayet normal. Blog’unuza bırakılan yorumları çok ciddiye almayın, yoksa bu sağlıksız bir yorum çatışmasına dönüşebilir. Herkesin fikrini açık görüşlülükle karşılayın. Canınızı sıkanlar olursa, engellemenin yolları mevcut.

Blog’unuzun reklamını yapın

Blog’unuzu ziyaret edenlerin sayısı yazış tarzınızı etkilememeli. Ama bu sitenizi duyurmayacağınız anlamına da gelmesin. Eğer nitelikli yazıları düzenli bir şekilde yayınlıyorsanız, belki de herkesin haberdar olmasının vakti gelmiştir. Blog’unuzu duyurmak için yapabileceğiniz bir çok seçenek var.

Bunlardan en basit ve etkili olanı, başkalarının blog’ları hakkında yorum yapmak. Onların yazdıkları ve gözlemleri hakkında neler hissettiğinizi yazın. Sizin gibi, başkaları da yorum almaktan hoşlanır ve sizin blog’unuza iade-i ziyarette bulunmaları olasıdır.

Blog’unuzu barındıran firmanın sunduğu topluluklara katılmak da iyi bir fikir. Düzenli bir katılımcı olursanız kısa sürede diğer üyeler de sizi fark edecektir. Kendinize göre bir topluluk bulamazsanız, siz bir tane başlatın.

Okumaya değer bulduğunuz kişilerin blog’larına bağlantı verin. Çoğu zaman onlar da aynı şekilde karşılık verecektir. Elbette sadece bağlantı içeren bir blog kısa zamanda eskir. O yüzden yorumlarınızı sıralamaya ve referans malzemesi ya da öneri olarak bağlantı vermeye devam edin. Unutmayın ki insanlar blog’unuzu okumak istiyorlar, onu sadece başvuru kaynağı olarak kullanmak değil. Sitenizi arama motorlarına eklemeyi ya da daypop.com, blogdex.net veya popdex.com gibi dizinlere eklemeyi deneyebilirsiniz. Bunlar blog’ları nızı duyurmak için harika siteler. Eğer içeriğiniz iyiyse, ödülünüz artan ziyaretçi sayısı olacak.

Kendinizi ifade edin

Eğer bunca bilginin arasında kaybolduysanız unutmayın ki, burada verdiklerimiz sadece bir kılavuz teşkil ediyor. Blog’unuz yapmak istediğiniz şeyler hakkındadır ve bunun dışında her şey ikinci plandadır. Blog tutmanızın da eğ- lenmekten başka bir sebebi olmamalı. Bunu aklınızda tutarsanız bu dalganın üstünde yükselecek ve WWW’deki küçük alanınızı seveceksiniz.

Savaş Murat Alkım

Blog kavramını anlatmanın en iyi yolu, gerçek bir günlükle paralellik kurmaktan geçiyor. Bir günlüğe canınızın dilediğini yazabilirsiniz. Gününüzün nasıl geçtiğini tarif edebilir, üzerinde çalıştığınız önemli işleri, küçük notları ya da okuduğunuz şeylerden ilginç alıntıları konu edebilirsiniz. Ziyaret edilesi sitelerin listesini tutabilir, favorilerinizden, tercihlerinizden bahsedebilirsiniz. Eğer hakkında yazdığınız konuya uygun düşerse birkaç resim de iliştirebilirsiniz. Blog için verilen alan tümüyle size aittir. Keyfiniz ne isterse onu yaparsınız.

Blog’u kâğıt üzerindeki gerçek bir günlükten ayırt eden ise silmediğiniz sürece sonsuza dek dayanacak olması ve gerçek bir günlükten daha fazla güvenlik sunmasıdır. Sadece kendinizin erişebileceği girişler yaratabilir ya da yazdıklarınıza kimin erişebileceğini belirleyebilirsiniz. Bir blog neredeyse sonsuz yazma alanı sunar; istediğiniz kadar ve istediğiniz sıklıkta giriş yapabilirsiniz. Bununla birlikte, ekleyebileceğiniz resimlerin ve çoklu ortam içeriğinin bir sınırı olabilir. Web tabanlı bir günlüğün en güzel yanı tüm dünyaya açık olmasıdır. Fikirleriniz, dünyanın geri kalanına sadece bir blog adresi uzaklıkta.

Evinizi seçin

Blog’unuzu bedavaya barındıracak birçok site mevcut. Çok bilinenlerden birkaçına göz atalım:

Blogger

İşte her şeyi başlatan site. Blogger hâlâ blog siteleri için tercih edilen bir yer. Aynı kullanıcı adıyla birden çok blog tutabilirsiniz. Bu özellikle o anki blog temasına taban tabana zıt bir şeyler yazma gereksinimi hissettiğiniz vakit faydasını gösteriyor. Dahası, blogger.com, blog’larınızda kullanabileceğiniz resimler için de neredeyse sınırsız kapasite sunuyor.

Bilgi için: www.blogger.com

MSN Spaces

MSN Spaces, adı üstünde, sıradan bir blog değil, internette size ait bir “boş alan”. İsterseniz sadece fotoğraf albümleri yaratabilir, aklınıza esen her şey için listeler oluşturabilir, burayı kendi eviniz gibi hissetmenizi sağlayacak daha birçok şey yapabilirsiniz. MSN Spaces’in en güzel yanı, var olan MSN hesabınızı kullanmanıza izin vermesi. MSN Messenger kullanıcılarının hoşuna gidecek bir özellik ise, bu sayfalarda yapacağınız her türlü güncellemenin anında mesajlaşma yazılımı üzerinden tüm dostlarınıza duyurulması. Ancak ciddi blogcular MSN’in gençlere hitap eden cafcaflı tasarımından hoşnut kalmayabilir.

Bilgi için: spaces.msn.com

Madem ki blog’unuz var...

Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi, blog’unuz siz ne istiyorsanız o olacaktır, bu yüzden de amacınızı aklınızdan çıkarmayın. İlginç blog’ların çoğu her türden konuya, kişisel deneyime ve ideolojiye açık olsa da, belirli temalara yönelik blog’ların da büyük bir izleyici kitlesi var. Bazı kişiler sadece son haberleri ve analizleri blog’larına aktarırken kimileri spesifik bir konu üzerine bilgi kaynağı olarak kullanıyorlar. Blog’unuz her ne konuda olursa olsun, ilgi çekici bir şeyler vaat ettiği sürece bir okur kitlesi edinecektir. Sadık blog’çular size en iyi blogların “doğrudan yürekten yazıldığını” söyleyeceklerdir. İnsanların hakkınızda ne düşüneceğini ya da yazdığınızla ilgilenip ilgilenmeyeceğini hiç dikkate almayın. Seçtiğiniz konu tartışmalı değilse ve kendinizi bu mevzuda bir şeyler söyleyecek kadar bilgili görüyorsanız sadece kendiniz olun ve yazın. Başkalarının fikirleri değil de kendiniz için yazmaya başladığınız zaman girişlerinizin niteliğindeki yükselişi fark edeceksiniz.

Blog’lar son günlerde çok gözde. Peki, bu ilginin sebebi nedir? CHIP bu yazıda tüm şüphelerinizi gideriyor ve kendi blog’unuzu hazırlamaya girişmeden önce bilmeniz gereken ne varsa anlatıyor.

İnternet 90’lı yılların ortasında popülerlik kazanmaya başladığında, birçok kullanıcı sansürlenmeden kendini ifade edebileceği mükemmel mecrayı bulduğunu sanmıştı. Web bir anda mantar gibi türeyen kişisel sitelerle dolup taşmış, herkes kendinden, dostlarından, ailesinden bahseder olmuştu. İşin aslını isterseniz, o günlerde kullanıcılar ellerinin altında zihinlerini boşaltabilecekleri bir platform bulmuş ve akıllarına gelen her şeyi ortaya dökmüşlerdi.

Sorun şu ki, bu kişisel web siteleri bu keşmekeşin içinde kayboluyordu ve site sahibinin dostları ve akrabaları dışında hiç ziyaretçi çekmiyordu. Bunun üzerine insanlar sitelerini arama motorlarına kaydettirmeye, Web halkalarına (webring) ve banner değişim programlarına katılmaya başladılar. Ancak bir yabancının fikirlerini merak eden kitleye ulaşmanı n yolu bundan geçmiyordu. Kişisel web sitesi fikri boşa çıkmıştı.

Derken 1999’un Ağustos ayında, San Fransisco’dan Evan Williams, kendi web sitesini güncellemenin aslında bir kutuya metin girmekten öte bir şey olmadığının farkına vardı. Birçok Web kullanıcısı kendini Web günlüğü ile ifade etmenin “sürdürülebilir” yollarını aradığı için, Evan fırsatı değerlendirdi ve Blogger adında bir araç piyasaya sürdü. Bu da kısa zamanda gelişerek Blogger. com’a, yani kendilerini ifade edebilecekleri sağlam bir platform arayışındaki insanlar için her şeyi başlatan o ünlü siteye dönüştü. Büyük bir başarı yakalayan Blogger.com, Şubat 2005’te Google tarafından satın alındı. Evan Williams artık mutlu ve çok zengin bir adam.

Okuyucu Yorumları