Dijital fotoğrafa giriş...

Dijital fotoğraf kursumuz başladı: İlk bölümde ihtiyaç duyacağınız temel bilgileri biraraya getirdik

Dijital fotoğrafa giriş...

15 bölümlük dijital fotoğraf kursumuzun tamamına ulaşmak için tıklayın...

Dijital fotoğraf makinelerini daha yakından tanımanızı sağlamak amacıyla hazırladığımız bu rehberde, doğru çekime giden yolda ihtiyaç duyacağınız küçük püf noktalarını da bulacaksınız.

Fotoğrafçılık uzun yıllardan beri pek çok kişinin ortak tutkusu. Fotoğrafı 19. yüzyıl başında icat eden kişi olarak kabul edilen Fransız bilim adamı Nicephore Niépce'den bugünkü dijital fotoğraf makinelerine pek çok teknolojik değişiklik oldu. Ancak tek bir şey değişmedi: Fotoğraf "ışıkla çizmektir"; zaten sözcüğün Yunanca kökeni de bunu gösteriyor: "photos graphein". Fotoğraf ışıkla çizmek olduğuna göre, güzel fotoğraf çekmenin ana ilkesi, ışığa karşı duyarlı olan sensörün (veya filmin), duyarlılık derecesine uygun olarak, gerekli miktar ışığın gerekli süreyle etkisi altında kalmasıdır.

Bu bölümde hem fotoğrafçılıkta ışıkla ilgili bazı temel kavramları açıklayacağız, hem de dijital fotoğraf makinelerinin bazı özelliklerini daha iyi anlamanızı sağlayacak bir giriş yapmış olacağız. Fotoğraf makinesinde ışığı iki şekilde kontrol ederiz: Objektifin içinde aynı göz irisi gibi çalışan diyaframı açıp kısarak (diyafram açıklığı) veya bu diyaframdan geçen ışığın süresini (enstantane) ayarlayarak. Bu şekilde sensöre düşen ışık miktarı içinse pozlama tabirini kullanıyoruz. Fotoğrafını çektiğimiz ortam çok aydınlıksa, sensöre (veya filme) düşen ışığı azaltıp fotoğrafın patlamamasını (detayların yüksek ışık yoğunluğuyla kaybolmamasını) sağlamamız gerekir. Ortam karanlıksa, sensöre veya filme düşen ışığı artırıp fotoğrafını çektiğimiz konunun karanlık ve detaysız çıkmamasını sağlamamız gerekir. Ancak ışık yoğunluğunu belirlemek için kullandığımız diyafram açıklığı ve enstantane başka etkiler de yarattığı için, bunları nasıl kullanacağımızı iyi bilmemiz gerekir.

Diyafram açıklığı ve enstantane
Maksimum diyafram açıklığı, objektifin içindeki diyaframın ne kadar açılıp ne kadar ışık alabildiğini gösterir. Diyafram açıklığı f cinsinden ifade edilir ve yanında yazan rakam büyüdükçe diyafram açıklığı küçülür (çünkü arada bölü işareti vardır). Buna göre en açık (en çok ışık alan) diyaframdan başlayarak sıralarsak, f-stop değerleri f/0.7, f/1, f/1.4, f/2, f/2.8, f/4, f/5.6, f/8, f/11, f/16, f/22, f/32 diye devam eder.

Genel terimler

Genel terimler

Diyafram açıklığı sadece objektiften geçen ışık miktarını göstermez, net alan derinliğini de belirler. Bir nesneye odaklanarak açık diyafram değerlerinden biriyle fotoğraf çektiğinizde, odaklandığınız nesneyle birlikte, önünde ve arkasında kalan belli bir alanın da net çıktığını, ancak bu alanın dışına doğru netliğin kaybolmaya başladığını görürsünüz. Bu aynı zamanda konunuzu daha belirgin hale getirip arka plandan ayrılmasını sağlayan bir etkidir. Net alan derinliği, net olarak görüntülenen bu alana verilen isimdir (Net alan derinliği, diyafram açıklığının yanında ileride değineceğimiz gibi objektif odak uzunluğuna ve objektifin konuya olan mesafesine de bağlıdır). Veya çektiğiniz karedeki her şeyin net görünmesini istiyorsanız, yüksek bir f değeri (dar bir diyafram açıklığı) kullanmanız gerekir.

Enstantane ise, sensörün veya filmin önündeki örtücünün (obtüratör) açılıp kapanma hızıdır. Örtücü, diyaframdan geçerek film düzlemine düşen ışığın sensördeki algılayıcıları veya filmi ne kadar süreyle etkileyeceğini belirleyen, zamanlayıcı bir parçadır. Örtücü hızları da, diyafram değerlerinde olduğu gibi belirli standart
bir dizide toplanmıştır. Bu değerler saniye cinsindendir ve makineye göre 8, 4, 2, 1, 1/2, 1/4, 1/8, 1/15, 1/30, 1/60, 1/125, 1/250, 1/500, 1/1000, 1/2000, 1/4000 sn gibi değerler alabilir. Ayrıca B (Bulb) modunda örtücü, deklanşörü basılı tuttuğunuz sürece açık kalır.

Ortam karanlıksa, uzun pozlama yapmamız (düşük örtücü hızları kullanmamız) gerekir. Örneğin bazı gece fotoğraflarında 15-20 saniyelik pozlama yapmak gerekebilir. Öte yandan bu kadar uzun süre elimiz titremeden makineyi sabit tutamayacağımız için tripod kullanmamız gerekecektir. Enstantane, sensöre düşen ışığın süresiyle olduğu gibi çektiğimiz karedeki nesnelerin hızıyla da ilgilidir.

Örneğin havada uçan bir kuşu veya hızla koşan bir köpeği net fotoğraflamak için yüksek bir örtücü hızı kullanmamız gerekir. Tam tersi, fotoğrafta hız duygusunu vermek için, ortamın net, kuşun veya köpeğin netsiz çıkmasını da isteyebiliriz. Bu durumda düşük bir enstantane kullanmak gerekir.

Pozlama

Pozlama

Uzun pozlamanın gerektiği bir başka duruma örnek vermek gerekirse, diyelim ki gündüz deniz kenarında bir çekim yapıyorsunuz ve denizdeki kayaların net çıkmasını, kayalara vurup geri çekilen dalgaların hareketinin ise flulaşarak bulut veya süt kıvamında bir etki yaratmasını istiyorsunuz. Bu durumda tripodu kurup uzun pozlama yapmanız gerekecek ama ortam ışığı gündüz olduğu için yüksek.

Bu yüzden, düşük enstantanenin neden olduğu yüksek ışığı dengelemek için diyaframı olabildiğince kısarsınız; bu da yetmezse objektifin önüne doğal yoğunluk (natural density) filtreleri takarak ışığın daha da azalmasını sağlarsınız ve böylece, gündüz vakti olmasına rağmen birkaç saniyelik pozlamalar yapabilirsiniz. Bu sürede dalgalar kayalara çarpıp geri çekilirler ve tüm bu hareket sensöre kaydedildiği için deniz bulut kıvamında bir görüntü verirken kayalar (sabit olduğu için) net çıkaralar. Enstantane ile ilgili bir diğer nokta ise, tripod kullanmadığımız durumlarda elimizin titremesinin fotoğrafın netliği üzerindeki etkisidir. Pratik bir kural olarak, net fotoğraf çekebilmek için objektifin odak uzunluğuna en yakın enstantane değerinin kullanılması önerilir. Şöyle ki:

* 3 28mm bir objektifle, çok dikkat ederek minimum 1/30sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/60sn önerilir;

* 3 105mm orta-tele bir objektifle, 1/125sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/250sn önerilir;

* 3 300mm'lik uzun bir teleobjektifle, 1/250sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/500sn önerilir.

Doğru pozlama nasıl yapılır?

Doğru pozlama nasıl yapılır?

Bir fotoğrafı doğru pozlayıp pozlamadığımızı, artık her dijital makinede bulunan ışıkölçerin (pozometre) verdiği EV - (exposure value) ile anlayabiliriz. Makinenin EV göstergesi bize fotoğrafını çekeceğimiz sahnede ölçtüğümüz yerin seçtiğimiz diyafram açıklığı ve enstantaneye göre doğru pozlanıp pozlanmadığını, doğru pozlanmamışsa sensörün ne kadar fazla veya az ışık aldığını gösterir.

Böylece biz de diyafram açıklığı ve enstantaneyi doğru değerlere getirebiliriz. EV hesabında ışık şiddetinin iki kat artması bir stopu ifade eder. EV göstergesi, makineye bağlı olarak -/+ 2, 3 veya 5 arasında, 0.3, 1/2 veya 1 stop aralıklarla işaretlenmiştir. Böylece göstergeye bakarak sahnenin olması gerekenden kaç stop fazla ya da az pozlandığını rahatça görebiliriz. Işık ölçerler genellikle orta tona göre ölçüm yaparak kullanılacak diyafram ve enstantane değerlerini öngörürler. konu istediğinizden daha karanlık veya aydınlık çıkabilir.

Bu durumda makinenizin poz düzeltmesi (exposure compensation) özelliğini kullanarak, sensör üzerine ışık ölçerin öngördüğünden daha fazla veya daha az ışık düşmesini sağlayabilirsiniz. Yani bir anlamda makinenin ışık ölçüm sisteminin ayarını konuya bağlı olarak siz yapmış olursunuz. Pek çok dijital fotoğraf makinesinde ışıkölçerler, sahnenin farklı yerlerinden aldıkları ölçümle ortalama bir ışık değeri hesaplama yeteneğine sahiptir. Çoklu noktalardan ortalama ölçüm, firmaların kullandığı teknolojiye göre "evaluative", "3D Matrix" gibi isimler alabilirler. Bu çoklu ölçüm yöntemi manzara çekimleri ve sahnedeki ışık farklılıklarının çok olmadığı durumlarda idealdir.

Ayrıca çoğu dijital fotoğraf makinesinde merkez yoğunluklu (center weighted) ölçüm vardır ve kadrajın orta kısmında belirli bir kısmından ışık ölçümü almayı sağlarlar. Bu da özellikle portre çekimlerinde ve sahnedeki ışık farklılıklarının belli bir derecede olduğu durumlarda doğru alandan ölçüm yapmayı sağlar.

Odak - Spot ölçüm

Odak - Spot ölçüm

Bazı fotoğraf makinelerinde ise kadrajın merkezinde veya seçilen odak (AF – Auto Focus) noktasında çok daha küçük bir alandan ölçüm almayı sağlayan spot ölçüm de bulunur. Profesyonel fotoğrafçılar, sahnede ışık farklılıklarının yüksek olduğu durumlarda en doğru noktadan ışık ölçümü yaparak tam istedikleri noktanın istedikleri ışık değerleri ile çıkması için, makinelerinde bu özelliği isterler.

Yalnız beyaz bir noktadan (örneğin beyaz elbise) ölçüm yaparsanız, makinenin spot ışık ölçeri bu noktayı fazla aydınlık bulacaktır ve fotoğrafta düzgün pozlanmasını istediğiniz yer karanlık çıkabilir. Spot ölçen ışıkölçerler, ölçtüğünüz yeri yüzde 18 gri kabul eder ve ona göre sonuç verirler. Bu yüzden fotoğrafçılar yanlarında yüzde 18'lik gri kart taşır ve ışık ölçümünü bu karttan yaparlar. Daha ilkel bir yöntem olarak avuç içinden ölçüm yapanlara da rastlanabilir.

Fotoğraf filminin "hızı" (ASA değeri), üzerindeki ışığa duyarlı kimyasalların tanecik büyüklüğüne bağlıdır. İri tanecikli (hızlı) bir film, ince tanecikli filme göre daha kısa süreli ışık almasına rağmen (daha düşük örtücü hızıyla) aynı pozlama sonucunu verebilir. Yani, 100 ASA bir filmle bir sahneyi 1/100sn'de doğru pozluyorsak, 200 ASA bir filmle 1/200sn pozlayarak aynı sonucu alabiliriz. Bu sayede ışığın az olduğu ortamlarda hızlı bir film kullanarak iyi sonuç almak mümkün olur. Öte yandan bu tanecikler fotoğrafta belli olmaya başlar ve buna gren adı verilir.

Aynı kural dijital fotoğrafta da, farklı bir mantıkla geçerlidir. Ancak bu kez sensör üzerindeki ışığa duyarlı, ışığı elektrik sinyaline dönüştüren foto diyotların yarattığı noktacıklar (noise, gürültü) söz konusudur ve seviyesi ISO standardıyla ifade edilir. Günümüz dijital fotoğraf makinelerinde algılayıcının duyarlığını değiştirmek mümkündür. Böylece, örneğin ISO 100 ayarında daha az noise içeren bir fotoğraf çekilebilirken, ISO 400 ayarıyla noise artar. Ancak bu durumda, filmde de olduğu gibi, aynı pozlama için daha hızlı enstantane değerleri kullanabiliriz. Örneğin bir müzede ışıkölçer ISO 100 ile f/2 - 1/30sn değerini veriyorsa ve bu şekilde elimizin titreyip fotoğrafın netsiz çıkacağından endişeleniyorsak, ISO ayarını 200'e getirip f/2 - 1/60sn değerleriyle çekim yapabiliriz. Böylece fotoğraf net çıkar; ancak noise artacak ve noktacıklar belirmeye başlayacaktır.

M, A, S, P ne anlama geliyor?

M, A, S, P ne anlama geliyor?

Dijital makinenizde M, A, S, P gibi bazı ayarları içeren bir düğme olabilir. Bunlar da pozlamayla ilgilidir. M (Manuel) çekim modu diyafram açıklığını ve enstantaneyi tamamen sizin yapmanızı sağlayan ayardır. Seçtiğiniz bu değerlerin doğru bir pozlamaya karşılık gelip gelmediğini yine ışık ölçerin göstergesini kontrol ederek anlayabilirsiniz. A veya Av (Diyafram öncelikli) çekimde siz önce bir diyafram aralığı seçersiniz (örneğin net alan derinliğinin dar olması için objektifinizde f/2 gibi bir değer seçmişsinizdir); makine de ışık ölçerinin verdiği sonuca göre doğru pozlama verecek bir enstantane değerini otomatik ayarlar.

S veya Tv (Enstantane öncelikli) çekimde ise siz bir enstantane süresi belirlersiniz (örneğin gün ışığında standart bir objektifle 1/125sn seçip netliği garantiye almak için), makine ışık ölçerin verdiği sonuca bakarak diyafram açıklığını otomatik ayarlar.

P (Program) modunda, makine ışıkölçerin sonuçlarına ve sahnede netleme yapılan noktaya bakarak diyafram açıklığını ve enstantaneyi otomatik ayarlar.

Çoğu acemi kullanıcı bu yüzden P modunu kullanır; ancak kendi seçtikleri değerlerle fotoğrafta istedikleri etkiyi yaratmayı amaçlayan fotoğrafçılar genelde M, A ve S modlarını kullanırlar. Makinenizde bunun dışında portre, spor, manzara, makro, gece çekimi gibi konulara göre özel çekim modları da bulunabilir veya sahneye göre modu kendisi seçen "Auto" modu bulunabilir. Bunlar da pozlama ayarlarıyla uğraşmayı sevmeyenler için idealdir.

Okuyucu Yorumları