İnceleme: Canon'dan EOS 5D Mark II

Canon'un yeni bombası EOS 5D Mark II: Dijital çağda ikinci devreye geçildi.

İnceleme: EOS 5D Mark II

Şurası bir gerçek ki artık dijital fotoğraf makinelerinde yaşanan rekabet PC dünyasından çok daha gergin ve soluksuz takip ediliyor. İnsanların fotoğrafa olan tutkusu, ceplerindeki sınırlı para ve kalite düşkünlükleri bir araya gelince her yeni model heyecanla bekleniyor. Özellikle dünya dijital fotoğraf makinesi pazarının yüzde 90'ınını elinde tutan Canon ve Nikon "taraftarları" her yeni modelin lansmanında bir gol sevinci yaşıyor ya da üzüntüyle maçı terk ediyor. Tabii bu bahsettiğim karşılıklı gol atmalar sadece dijital single reflex lens (DSLR) fotoğraf makineleri için geçerli.

Geçtiğimiz yıl içerisinde 40D yarı profesyonel DSLR fotoğraf makinesi dışında kayda değer bir atak yapmayan Canon, baş düşmanı Nikon'un birbiri ardına çıkarttığı modeller karşısında seyirci kaldı. D60 giriş seviyesi makinesinin ardından Nikon'un özellikle 1 Temmuz'da lansmanını yaptığı D700 modeli Canon'a yönelik çok ciddi bir saldırıydı. 12 MP'lik CMOS sensöre sahip bu full frame fotoğraf makinesi (35 mm'lik filme eşdeğer), özellikle CCD sensördeki kumlanma eleştirilerine verilmiş bir yanıttı. Dahası 22 Ağustos 2005 yılından bu yana yarı profesyonel ve profesyonel segmentin arasındaki 5D modeliyle Canon'un tahtına indirilmiş en büyük darbeydi. Artık Nikon da D700 ile profesyonel savaşlarına 3.000 dolarlık satış fiyatıyla katılmıştı.

Nikon bununla da yetinmedi. İki hafta önce 27 Ağustos'ta "biz sadece fotoğraf makinesi üretiyoruz" sloganıyla Canon'a tutuculuğuyla hep karşı duran bu marka ilk kez çırakttığı D90 modelinde video çekimini olanaklı kılarak tüm dünyayı şaşırttı. D80'nin gönüllere taht kuran başarısı (ki bu yarı profesyonel seviyede Canon 5D'den bile güçlü bir modeldi aslında) D90'la bir adım öteye taşınmıştı.

Vista ile yazılım alanında büyük atılım yaşandı

Vista ile yazılım alanında büyük atılım yaşandı

12.9 megapiksel çözünürlüğe sahip Nikon D80'nin veliahtı, tıpkı D700 gibi CMOS sensörle geliyordu. Livewiev, sensör temizleme gibi özellikleri standartlaştırmış olsa da esas bomba kutusundan çıkan bir "HDMI" kablosu idi. Çünkü bu kablo sayesinde çekilen 720p (1280 X 720 piksel; 16:9 görüntü oranı) görüntüleri plazmalara ya da TFT monitörlere aktarabiliyordunuz.

Ne var ki D90'da tekrar ISO'nun 200'e çekilmiş olması, 12 bit'lik EXCEED işlemci gibi Nikon'a özgü sıkıntılar varlığını sürdürüyordu. En kötüsü ise, video'lardaki başarıya karşın fotoğraflardaki kalite tatmin edici değildi.

Windows Vista

Canon'un suskunluğunu sürdürdüğü (ki bu tarihin başlangıcına 20 Ağustos 2007'de lansmanı yapılan EOS 1D Mark III'ü alabiliriz) bu bir yıl içinde dijital dünyada, yazılım alanında çok büyük bir atılım yaşandı. Her ne kadar tonla eleştiriye ve alaya maruz kalsa da kral Windows Vista'yı yayınladı.

Görünürde Vista'nın, kararlı XP karşısında pek bir anlamı yoktu. Ta ki Vista'nın Full HD görüntüye uyumda kusursuz tasarlandığı fark edilene kadar. Görüntü çerçevesine 1920 X 1080 pikselin sığdırılmasını sağlayan bu yeni görüntü birimi, yüksek çözünürlüğü, görüntü kalitesi, netliği ve parlaklığıyla göz dolduruyordu.

Blu-ray ile bir adım ileriye

Blu-ray ile bir adım ileriye

Yoğunluğu yeni bir medya biriminin geliştirilmesiyle desteklendi: Blu-ray. Üstelik bu yeni görüntü standardı işlemci ve ekran kartlarının baştan sona değişmesine neden oluyordu. Çift çekirdekli işlemciler lodos sonrası yağmuru gibi sökün ettiler.

Her ne kadar henüz ülkemiz bu gelişmelere bedevi çölleri kadar uzak olsa da, Birleşik Devletler'in 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren ulusal TV yayınlarında Full HD yayınlara geçeceğini belirtmemiz durumun "vehametini" gösterme bakımından yeterli olsa gerek.

Canon'un geliştiricilerini hep zeki bulmuşuzdur. Ve zekaları matematiksel çıkarımlardaki pratiklikten ötedir. Süreci gözlemleyip ihtiyaçlar doğrultusunda "doğru" yorum ve akabinde sunum yapabilme yeteneğine sahiptirler. Hem bilişim dünyasındaki hem de rakiplerin ataklarını çok temkinli izleyen Canon, suskun kaldığı tüm yılın yarısı boyunca gerek 3D gerekse 7D söylentileriyle çalkalandı durdu.

Canon sessizliğini sadece 50D modeliyle bozdu. 40D eski 20D'ye denk gelirken 50D de 30D'nin yerini almaya hazırlanıyordu. İlk bakışta EOS 50D çok da gerekli görülmese de 15 MP'lik sensörü ve DIGIC IV işlemcisi kayda değer gelişmelerdi. Bu sıralarda web sitesinde sessiz sedasız yayınladığı bir trailer fotoğraf dünyasına adeta korku saldı.

www.canon.com/moon/en/ adresindeki dolunayın önündeki fotoğraf makinesi yaklaşık iki hafta boyunca bir silüet halinde kaldı. Yanda ise sadece "Destined Evolution" yazıyordu. Ta ki bugüne kadar...

Canon EOS 5D Mark II

Canon EOS 5D Mark II

Canon, EOS 1Ds Mark III'ü çıkartalı tam bir yıl olmuştu. Oysa dar bütçeli amatörlerin gözü hep 5D'nin halefindeydi. Beklenen bugün itibariyle gerçekleşti. Canon EOS 5D Mark II, tam 21 megapiksel ve 1080p video çekimiyle dünyayı salladı.

50-25.600 ISO'luk canavar, saniyede 3,9 kareden 13 RAW karesi çekebiliyor ve daha da kötüsü full frame. Livewiev gibi ufak detayları saymaya bile gerek yok.

Özelliklerine yakından baktığımızda sensör 36 x 24 mm EOS 1-Ds Mark III temelli, EF lens destekli (EF-S lensler full frame'lerde desteklenmiyor), 14 bit'lik DIGIC 4 işlemciye sahip, 9 noktadan TTL oto fokus yapabiliyor.

Diyafram değerleri çok ilginç: f/1-f/91 aralığında destek sağlıyor. Makinede ayrıca otomatik ISO ayarlama özelliği var. Ve belki de kimileri için eksikliği en çok hissedilen şey makinede gerçekleştirilmiş: Makine otomatik modda RAW da çekebiliyor.

3 inçlik monitöründen pilin durumunu ve şarj yeteneğini takip edebiliyorsunuz. Body magnezyum alaşımlı ve 5D ile hemen hemen aynı. LCD panelde Canon standartlarında bir sapma yok.

Kızılötesi sayesinde uzaktan yönetim hayli pratik

Kızılötesi sayesinde uzaktan yönetim hayli pratik

Videoda ise 1.920 x 1.080 (16:9) çözünürlükte 12 dakika çekim yapabiliyor (Nikon D90, 720p çözünürlükte 5 dk. yapabiliyordu). Dahili mikrofon ve hoparlörün yanı sıra harici olanları da cihaza bağlanabiliyor. Bağlantı da ise HDMI'ın yanı sıra kızılötesi de sağlanmış. Kızılötesi sayesinde uzaktan yönetim hayli pratik olacağa benziyor.

Tüm bu sıralananlardan daha da kötüsü var: Fiyatı... Maalesef cihazın satış fiyatı 2.600 dolar. 24-105 mm L serisi lensle satıldığı vakit (ki bunun 40D'deki açıya denk olsa da L serisi olması bakımından çok daha kaliteli olduğu aşikar) fiyat 3.500 dolar seviyesinde. Böylelikle Sony Alpha 900 ve Nikon D700 modellerinde fiyatların hızla aşağı düşmesi gerekiyor. Malum kral gelene kadar çimenlikte çakallar tepişecekti ve öyle de oldu.

Eminiz SLR like ve kompakt kamerelar hızla Full HD video çekimlerine hız vereceklerdir. Rakip firmaların ise böyle bir mihenk taşından sonra fiyatlarının allak bullak olacağı aşikar. Ancak SLR'daki Full HD başarısı ve güncellemelirin önümüzdeki altı aya müthiş bir hız getireceği gerçek. Görünen o ki dijital çağda ikinci devreye geçildi ve sanırız bunun adı bu defa Windows Vista yerine Canon EOS 5D Mark 2 oldu.

Berk Ergin

Okuyucu Yorumları