İlk değişiklik çıplak gözle dahi görülebiliyor: Dev boyutlardaki metal bir Heat-Spreader işlemcinin üzerini örtüyor. Silikon plaka 448 Milimetre kare boyutunda ve Pentium 4’ün (145 Milimetre kare) tam üç katı. Şimdiye kadar Itanium bir çok chip’e bölünmek zorunda kaldı, ancak güncel 0,13 Mikrometre teknolojisi sayesinde, bu alana neredeyse herşeyi sığdırmak mümkün. Herşeyden önce 3 Mbyte Full Speed L3 Cache’ine ve 256 Kbyte L2 Cache’ine sahip (Merced: 4 Mbyte, yarı işlemci frekansı) olması, Transistör sayısını 221 Milyona çıkarıyor. (Pentium 4: 55 Milyon)
İşlemci çekirdeği de geliştirildi ve artık dokuz yerine onbir Issue Portuna sahip. Bu da x86 işlemcilerin Integer yada FPU Pipeline’ına karşılık geliyor.
Tam olarak: İki Integer birimi daha eklendi. İşlem pipeline’larının derinliği 10’dan 8 latency time’a düşürüldü. Server işlemcilerinde I/O performansınının önemli olması, Intel’in yeni işlemcisinin güçlü olmasını gerektiriyor. Bu konudaki becerisi ise, iki Load ile Store emrini aynı anda yapabiliyor olması ve bunlara rağmen, yeni Front Side Bus’ın (128 Bit ,400 Mhz, 6,4 Gbyte/s), onca yoğunlukla gayet iyi başa çıkabiliyor olması.
Bu kadar iyi sonuçlardan sonra hayal kırıklığına uğratan tek şey İşlemci saat frekansı oluyor. Bu zamanda 800’den 1000 MHz’ye bir yükselme artık kimseyi etkilemiyor.
Bu sırada en önemli sunucu üreticileri, bir sene boyunca işlemci entegrasyon test’leriyle meşgul olurken; ürünün pazara çıkışının bu yılın ortalarında olması bekleniyor. Fiyatlar hakkında ise Intel henüz herhangi bir açıklama yapmadı.