Dünya'da, özellikle gelişmiş ülkeler, yıllardır enerji tasarrufu amacıyla dış mekan aydınlatmaları için LED ışıklandırmalara geçiş yapıyor. Ancak yapılan araştırmanın gösterdiğine göre, bu çözüm sadece umulan enerji tasarrufunu sağlamamakla kalmamış, aynı zamanda da daha öncekinden daha fazla ışık kirliliğine yol açmış olabilir.
Uydu tabanlı algılayıcılar kullanarak uluslararası bir bilim adamı ekibi, gezegenimizin yüzeyinin gece vakitlerinde daha mı karanlık yoksa daha mı parlak hale geldiğini ve LED'lerin küresel ölçekte enerji tasarrufu sağlayıp sağlamadığını inceledi. LED, OLED ve PLED gibi ışıklandırmaların kullanıma başlanması ile klasik ışıklandırma yöntemlerine göre büyük bir enerji tasarrufu olacağı düşünülmekte ve umulmaktaydı. Ancak bu son araştırmada görünene göre, LED'lerin kullanımı bir "geri sıçrama" etkisi yaratarak, pek çok bölgenin daha fazla ışıklandırma kullanmasına ve enerji tasarrufunu ortadan kaldırmasına yol açtı.
Bu sonuca Suomi NPP hava durumu uydusu üzerindeki DNB (Day-Night-Band) aracı tarafından toplanan yüksek çözünürlüklü görüntülerin incelenmesi ile ulaşıldı. Bu araç, normalde insanların görebildikleri 400-700nm aralığının yerine 500-900nm aralığındaki ışıkları görebiliyor.
Araştırmanın baş yazarı ve GFZ German Research Center for Geosciences araştırmacısı Christopher Kyba, yaptığı açıklamada, zengin ülkelerin giderek daha karanlık görünmeye başlamalarını beklediklerini ama bu beklentiye rağmen, pek çok ülkede ışığın sabit durduğunu, hatta bazılarında arttığını gözlemlediklerini belirtiyor.
Gece karanlığının ortadan kayboluyor olmasının önemi ise, hem insanlar hem de gece yaratıkları ve mikro organizmalar üzerinde kötü etkiye sahip olması. Pek çok gece hayvanı ve bitkisi bu ışıklardan etkilenirken, insanların da biyolojik günlük ritimleri bozularak metabolik problemler ortaya çıkabiliyor.
Araştırmanın bir başka üyesi olan International Dark-Sky Association'dan bilim adamı John Barentine'in söylediğine göre bu ışık kirliliği sorunu, aslında oldukça hızlı bir şekilde yarıya indirilebilir. Bunun için yapılması gereken tek şey, lambalardan yukarı doğru ışık kaçmadığından emin olacak korumalar kullanmak. Dahası, lambaların düzgün bir şekilde tasarlanması ve yerleştirilmesi, sadece ihtiyaç bölgesine ihtiyaç duyulan kadar ışık verdiğinden emin olunması gibi ek önlemlerle bu kirlilik daha da azaltılabilir. Son olarak da ışıkların mümkün olduğunca az mavi ışık yayması ve genel olarak daha "sıcak" lambaların seçilmesi ile biyolojik etkiler azaltılabilir.