Mekanik ağaçlar ve yosun kaplı binalar...

İklim felaketlerine karşı çok ilginç bir proje geliştirildi. İşte birbirinden enteresan detaylar...

Enteresan çevre projeleri

Yeşil teknolojilerde en son gelişme oldukça ilginç ve şehir yaşamını yakından ilgilendiriyor. İklim sorunları binaları yosun kaplamak suretiyle çözülecek!

İngiltere Mekanik Mühendisler Enstitüsü'nün yaptığı araştırmalar, dünyanın yaşadığı iklim sorunlarına çözüm üretmeyi hedefliyor. Institution of Mechanical Engineers yani IME üzerinde bir yıldır çalıştığı raporu geçtiğimiz günlerde yayınladı. Bu rapor politika oluşturanları hedef alıyor ve mühendisleri sera gazlarının salınımını azaltacak metotlar geliştirmeye teşvik etmek istiyor.

Dünya çapında iklim değişimi konusunda endişeler artıyor. Bunun sonucunda ortaya çıkan fikirler de oldukça ilginç oluyor. Uzaya aynalar yerleştirerek yeryüzüne düşen güneş ışığı miktarını düşürmek gibi yöntemler ciddi şekilde tartışılıyor. Düşünülen bir diğer çözüm ise atmosferin üst tabakalarına sülfür parçacıkları püskürtmek. Bu yöntem de yeryüzünü serinletmeyi amaçlıyor.

Ama IME'nin projesi bunlardan çok daha ilginç...

Yapay ağaçlar

Yapay ağaçlar
Yapay ağaçlar rüzgar değirmenlerine benziyorlar

IME ise raporunda yer verdiği analizlerde en çok gelecek vaat eden yöntemlerin atmosferde değil, yeryüzünde uygulanabileceği fikri hakim. Birkaç teknolojinin bir arada ve geniş çaplı kullanımı ile iklim değişimlerinin önlenebileceği iddia ediliyor.

Peki, bu raporda yer alan ve gelecek vaat ettiği sözlenen metotlar neler? Bunların başında yapay ağaçlar geliyor. Elbette plastik süs ağaçlarından bahsetmiyoruz. Bu yapay ağaçlar aslında mekanik cihazlar. Yaptıkları şey havadan karbondioksiti toplayarak yeraltında depolamak. Sıradan ağaçlarla kıyaslanmayacak kadar çok karbondioksit toplayan bu mekanik ağaçlar çok verimli.

Bu yöntemin dayanağı Columbia Üniversitesi Profesörü Klaus Lackner'in çalışmaları. Kendisi büyük miktarlarda CO2 toplamayı mümkün kılacak materyaller ve tasarımlar üzerinde çalışıyor. Onun çalışmaları bu mekanik ağaçları mümkün kılıyor. Her biri 20.000 dolara mal olan bu ağaçlar toparladıkları CO2'yi yeraltındaki tükenmiş petrol ve doğalgaz yataklarına pompalıyorlar.

Algler ve "Photobioreactors"

Algler ve
Gezegendeki oksijenin büyük kısmını mavi-yeşil algler üretiyor

Algler de bu projede önemli bir rol oynuyor. Algler, deniz yosunu ve gezegendeki oksijenin büyük bir kısmını sağlıyorlar. Alg yetiştirerek bundan sıvı yakıt üretmek isteyen araştırmacıların çalışmaları sürüyor. Algler IME'nin raporundaki planın da önemli bir parçasını oluşturuyor. Enstitü, alglerin büyük miktarda yetiştirilebilmesi için binaların bir parçası haline gelmesi gerektiğini söylüyor!

Bu sistemde havadan karbondioksit toplayan yapay ağaçlar aynı zamanda rüzgar türbini olarak da işlev görüyor. Toplanan karbondioksit, "Photobioreactors" isimli, binaları saran uzun plastik tüplerin içerisindeki alglere pompalanacak. Algler karbondioksiti oksijene dönüştürecek ve üreyecek. Algler de üredikçe ya yakıt yapımında kullanılacak ya da "Biochar" isimli karbon emici bir maddeye dönüştürülecek.

Belki daha basit çözümler...

Belki daha basit çözümler...
Binalar güneş ışığını yansıtacak veya yararlanacak şekilde tasarlanıyor

Enstitü'nün son tavsiyesi ise binaların yansıtıcı çatılarla kaplanması. Amerikan Enerji Bakanlığı'ndan Steven Chu, verdiği demeçlerde bu ucuz ve kolayca uygulanabilir tekniği övmüştü. Aslında bundan daha ucuz bir yöntem de var, o da binaların beyaza boyanması ve yansıyan ışık miktarının böylece arttırılması.

Bütün bu fikirler oldukça ilginç ancak uygulamaya hemen konmamalarının da sebepleri var. Örneğin çok basit bir yöntemle okyanusları demirle gübreleyerek plankton sayısını arttırmak ve böylece karbon emilimini arttırmak mümkün. Ancak bunun çevreye etkisi oldukça yıkıcı olabilir. Bu tür canlılar büyük miktarda çoğalırsa doğanın dengesi bozuluyor. Toplu ölmeleri de hiçbir canlının yaşayamayacağı toksik ortamlar ortaya çıkmasına sebep oluyor. Tıpkı Karadeniz'in dibindeki gibi... Sonuçta bilim adamları ortaya tezler koyuyor, sonra da birbirlerini tehlikeler konusunda uyarıyor. Neler olacağını en gelişmiş bilgisayar simülasyonları bile öngöremeyebiliyor.

Okuyucu Yorumları