Metrolardaki Hava Kirliliği, Sağlığı Etkileyebiliyor!

Araştırmalar, metrolardaki pek hoş olmayan havanın sağlığa zararlı olabileceğini ortaya çıkardı!

Metro havasının gizli tehlikesi!

Metroya binen hemen herkesin bildiği üzere, yeraltında havanın o kadar da güzel olmadığını fark etmiştir. Kanada'da yapılan yeni bir araştırma, Toronto'nun metro sistemindeki hava kirliliği oranının yer yüzeyine göre on kat daha yüksek olduğunu gösterdi. Bu durum metro kullanıcıları için kötü olsa da, bu sistemleri temiz tutmak için yollar var.

Toronto Üniversitesi kimya mühendisi Greg Evans'ın liderliğini yaptığı ve Environmental Science and Technology'de yayımlanan araştırmanın gösterdiğine göre Toronto Transit Commission (TTC) üzerindeki istasyon ve trenler, Kanada'nın üç metro sistemi arasındaki en yüksek (dışarıdaki havaya göre 10 kat) hava kirliliğine sahipti. Toronto'nun metrosundaki hava kirliliği durumu Montreal'in metrosunun üç katıydı ve Vancouver metrosu ülkenin en temiz metro sistemi olarak bulundu.

Bu sonuçlara ulaşmak için araştırmacılar, üniversite öğrencileri ile anlaşarak onları havadaki 0,00025 santimetreden veya 25 mikrogramdan daha küçük tanecikleri ölçen taşınabilir cihazlar ile donattılar. Bu boyuttaki tanecikler nefes alırken kolaylıkla yutulabilmekteler ve nefes alma zorluğuna veya akciğer dokusu zararına sebep olabiliyorlar.

Toronto'daki hava kirliliği genel olarak her metreküp havada 10 mikrogram ancak kötü bir günde 30'a ulaşabiliyor. Ancak TTC içerisinde bu seviyeler metreküpe 100 mikrograma kadar çıkabilmekteydiler. Bu da Pekin'de sıradan bir güne denk gelmekte. Yapılan bir devam araştırması da kirliliğin sebebini buldu: Metro trenlerindeki tekerlek ve frenlerin kendileri.

Metrolardaki Hava Kirliliği, Sağlığı Etkileyebiliyor!

Evans'ın Gizmodo'ya açıkladığı üzere "bir platformda beklerken, metronun gelirken yarattığı hava akımını hissedebilirsiniz. Bunun sebebi trenin tünelde bir piston gibi hareket etmesi ve önündeki havayı ittirmesidir. Metrolar temel olarak yer altındalar bu yüzden de parçacıkların gidebilecekleri bir yer bulunmuyor. Tren istasyona geldiğinde de toz ve parçacıkların havaya karışmasına sebep oluyor." Evans, bu parçacıkların büyük oranda ray üzerindeki tekerleklerden geldiğini düşünmekte. Alınan hava örneklerinde baryum izine de rastlanmıştı ve bu da muhtemelen frenlerin de katkıda bulunduğunu göstermekte.

ABD düzenlemelerinde belirtilene göre 101 mikrogramın üzerindeki miktarlar, hassas gruplar için zararlı olmakta. Ancak asıl problem, kısa süreli temasların ne gibi etkilere sebep olduğunun bilinmiyor olması. Evans'ın söylediğine göre henüz bu alanda yeterince araştırma yapılmış değil.

Tabi ki bu araştırmanın metrolara dikkat çekeceği ve daha fazla araştırmayı tetikleyeceği rahatlıkla söylenebilir. Neyse ki metroları temiz tutmak için bazı yöntemler var ve gelecekte yenilerinin de bulunacağı söylenebilir. Evans'ın önerdiği çözümlerden biri, temizlikçilerin düzenli olarak tünellere girdiği süpürge benzeri bir sistem. Bir diğer kolay çözüm de, makinistlerin frenleri istasyona ulaşmadan önce etkinleştirmeleri ve böylelikle frenleme yüzünden oluşan parçacıkların büyük kısmının istasyona ulaşmalarını engellemek. Evans'ın son önerisi ise, metrolardaki havalandırma sistemlerinin geliştirilmeleri.

Okuyucu Yorumları