İngiltere'nın batısındaki Somerset kasabasında dünyaya gelen Arthur, en büyük başarısını 2001'de vizyona giren 'A Space Odyssey' filmindeki kısa hikayesi 'The Sentinel' ile gösterdi.
Onun uzay yolculuğu ile ilgili yazıları, bilimadamlarını ve onun yazılarını okuyanları derinden etkiledi. Sri Lanka'nın lideri Mahinda Rajapakse 'dünyanın en ileri görüşlü insanı' diyerek Arthur'u takdir ettiğini tüm dünyaya göstermişti.
1995'ten bu yana, post-polio sendromundan dolayı tekerlekli sandalyeye mahkum olarak yaşıyordu. Sri Lanka'nın yerel saatine göre dün 01.30'da dünyaya gözlerini kapadı.
Arthur'un sekreterinin, ölümünden sonra yaptığı açıklama ise şöyleydi: "Arthur, cenazesinin dinsel bir törenle taşınmasını istemiyordu, bu arzusunu vasiyetinde dile getirmişti. Yani cenazesinde hiçbir dinsel simge olmayacak."
Arthur, II. Dünya savaşı boyunca Royal Air Force'a hizmet etti ve uydu iletişimi kavramını önceden farkeden ve kullanıma sunan gene o'ydu.
Arthur, uzay mekikleri, süper-bilgisayarlar ve hızlı kominikasyon sistemleri üzerine sayısız yazısı vardı ve dünyada milyonlarca okura ulaşmayı başarmıştı.
Ona, fikirlerini nede patent altına almadığını sorduklarında verdiği cevap şöyleydi: "Ben fikirlerimi patent altına almıyorum, bu doğru. Ama bunun çok basit bir nedeni var. O da benim yazdıklarımın benim bu kısa hayatımda görmemin mümkün olmaması. Yani benim göremeyeceğim şeyler üzerine böylesine bir sahiplenmeye gitmem bana makul gelmiyor."
1940'lı yıllarda, Arthur, aya en geç 2000 yılına kadar insanoğlunun ayak basacağını söylemişti. Ve öngörüsü doğru çıktı, hem de 2000'den çok daha önce: 16 Temmuz 1969 tarihinde Apollo 11 ile Neil Amstrong bunu başarmıştı.
Arthur, 100 kadar bilimsel ve bilimsel olmayan kitabın yazarıydı ve yazılarının en sükse yaptığı sene 2001 idi: 'A Space Odssey' ile tüm dünya Arthur'u tanıyacaktı.