Battlefield 1 İnceleme: Battlefield 1 Ne Kadar İyi?

Battlefield serisinin müthiş multiplayer deneyimini 1.Dünya Savaşı döneminde yaşamaya hazır mısınız?

Battlefield 1 İnceleme

Daha önce bir oyunun çıkışı için hem CHIP hem de Level tarafında bu kadar fazla editörün aynı anda heyecanla beklediğini görmemiştim. Aralarında ben de varım tabii ki. Peki beklentimizi bu kadar büyüten sebep neydi? En büyük neden tabii ki EA'in Battlefield 3 ile başlattığı muhteşem dönüş oldu. Call of Duty'yi tahtından indirip yerine oturan Battlefield, üçüncü ve dördüncü oyunlarıyla bomba gibi estikten sonra Hardline ile biraz gerilemiş olsa da BF1 ile kaldığı yerden devam ediyor. Bizi çeken, modern zamanlara odaklanan son dönem savaş oyunlarından sonra Battlefield 1'in tekrar tarihin tozlu dönemlerine yani dünya savaşlarının ilkine değiniyor olmasıydı. Emin olun açıklanan BF5 olsaydı bu kadar büyük bir etki yaratmazdı.

Gelibolu'dan Arabistan'a

Gelibolu'dan Arabistan'a

BF1'in ilk tanıtımını gördüğümüzde, güzel bir senaryo ile 1. Dünya Savaşı'nı yaşayacağımızı düşünmüştük. Siperlere atlayıp, kurşunlar yağdırarak, muhteşem bir görsellik eşliğinde akıp gidecektik.

Oyunun tek kişilik kısmı, Savaş Hikayeleri'ne adım attığımız anda da gerçekten inanılmaz bir bölüm karşıladı bizi. Almanların başrolde olduğu Çelik Fırtına görevi, bizi farklı askerleri aynı bölümün içinde oturtarak ve sunduğu o karanlık atmosferler resmen büyüledi, tüylerimiz diken diken oldu.

Bu efsanevi bölümü tamamladıktan sonraysa önümüze bir harita geldi. Dünyanın beş farklı bölgesindeki, beş farklı görevi konu alan bu hikayeleri istediğimiz sırayla oynayabiliyorduk ve sanıyorum tam şu saniye, şimdiki zamana geçme vakti geldi.

Evet arkadaşlar, Savaş Hikayeleri bizi farklı milletlerin kontrolüne oturtan, beş farklı görevi içeriyor. (Aslında altı ama o ilk görevimiz; zaten girişte hemen oynuyoruz.) Çamur ve Kan İçinde adlı görevde Black Bess adındaki tank başrolde ve olaylar İngilizlerin etrafında dönüyor. Bayağı eğlenceli olan ve Mk. V tankının ne kadar güçlü olduğunu gösteren bu görev, bize oyunda tankları nasıl kontrol edeceğimizi de öğretiyor. İkinci görevimiz Rütbeli Arkadaşlar ve yine İngilizlerin kontrolündeyiz. Bu defa emirleri dinlemeden uçağa atlayan bir askerin kontrolünü ele alıyoruz ve Battlefront'un hava savaşlarına benzer bir mücadele içine giriyoruz. Bu görevin özellikle son bölümü bayağı iyi görüntülere ev sahipliği yapıyor. İki bölümlük bir görevden oluşan ve İtalyanları konu eden Avanti Savoia! bölümünde zırhlı Süvari birliği nasıl bir şeymiş, bunu anlıyoruz. Bu bölümdeki duygusallık hiç fena sayılmaz ama oynanış biraz sıradan. Ve gelelim Haberci görevine... Bizi yakından ilgilendiren ve Gelibolu kıyılarına çıkarma yapan Avusturalya, Yeni Zelanda gibi milletleri konu eden görevde Osmanlı Devleti'nin savunmasını delmeye çalışıyor ve nihayetinde yüz üstü yere kapaklanıyoruz. Bu bölümü tamamladığımızda çok güzel bir yazı geliyor ekrana; Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran liderlerden bahsediliyor. Lakin hemen ardından da Avusturalya ve Yeni Zelanda'nın ilk defa milletleri için savaş verdikleri yazılıyor. Gelibolu'na gelerek neyi savunuyordunuz acaba? Malum biraz uzaktasınız...

Son olarak da Arabistanlı Lawerence'ı bir kahraman gibi gösterip Osmanlı Devleti'ni kötülüğün vücut bulmuş hali gibi lanse eden Hiçbir Şey Yazılı Değil adlı bölümde rol alıyoruz. Elbette burada da Osmanlı Devleti'ne karşı savaşıyoruz ve Arabistan'ın kurtuluş mücadelesinde rol alıyoruz. Oynanış olaraksa Zırhlı Tren adlı canavara karşı büyük bir savaş konu ediliyor ve maalesef buradaki oynanış bir hayli sıkıcı geldi bana.

Savaş Hikayeleri için genel yorumum şu ki, kesinlikle EA gibi bir firma çok daha iyisini yapabilirdi. Multiplayer haritalar üzerine kısa ve düz senaryolar oturtmak bana pek yaratıcı gelmedi. Tank kontrol et, bir yerde durup tanka gözcülük et, uçağa binip Alman uçaklarını düşür, zırhlı bir treni, 10 yıl öncenin oynanış mantığıyla indirmeye çalış, zırhlı asker olup herkesi tara... Bunlar çok ama çok basit formüller. Yani herhangi bir oyun yapma heveslisinin bile aklına ilk gelecek olan bu öğeleri EA'e yakıştırmam zor.

Bunun dışında da, başka kaynaklarda da gözüme çarptığı üzere tek kişilik senaryoda İtilaf Devletlerini öne çıkartıp kahramanca gösterme gibi bir eğilim olmuş. Daha önce hiçbir yerde, hiçbir yorum okumadan kendimin de gözlemlediği bu durumu başka yerlerde de görünce tespitimden tam anlamıyla emin oldum. En karlı İngiltere çıkmış olabilir savaştan ama bu önemli savaş daha tarafsız anlatılmalıydı diye düşünüyorum.

Tek tek!

Tek tek!

Yıl 1900'lerin başı olunca haliyle teknoloji de ona göre işleniyor oyunda. Bu da demek oluyor ki kurşunları silahlara tek tek sürmek, eski diyebileceğimiz araçlara binmek, otomatik hedef alamayan, füze kilitlemesi yapamayan uçaklarla iş başarmak.

Oyun, o döneme ait onlarca silah tasarımı ve araçla bayağı iyi bir iş başarmışa benziyor. Tarihçi olmadığımdan ve bu konuya özel olarak inmediğimden, hangi silah, ne kadar gerçeği yansıtıyor bilmiyorum elbette ama oynanış tarafında silahların daha ağır işlemesi, araçların kontrollerindeki zorluk, beni o döneme ait olduklarına inandırdı.

Özellikle tetikçi tüfeklerinde şu durumu çok yaşadım: Nişan alıp ateş et, hemen ardından hedefi seçip bir kez daha ateş etmek iste, asker hedefi bırakıp silaha yeni bir kurşun koysun, hedef kaçıp gitsin... Evet, bu sorunla her türlü zamanda o kadar çok karşılaştım ki sonunda tetikçi tüfeğine lanet ettim; bir türlü öğrenemedim o dönemin adetlerini!

Bu konu dışında ise silahların hassasiyeti, çeşitliliği gayet iyi. Hele ki çok oyunculu oyunlarda resmen silaha boğuluyorsunuz. Neyse ki yanımızda iki tanesini taşıyoruz da yürüyen bir cephaneliğe dönüşmüyoruz.

Operasyona hazır mısınız?

Operasyona hazır mısınız?

Gelelim oyunun kalbi, çok oyunculu kısma. Battlefield 1'i bu yüzden tercih ettiğinizi düşünüyorum ve bu konuda da doğru bir seçim yapmış durumdasınız; BF1'in çok oyunculu modu gerçekten iyi bir online aksiyon deneyimi sunuyor.

Çok oyunculu kısımda, BF1'e özel olan yeni modumuzun adı Operasyonlar. Zorlu Fetih, Bahar Taaruzu, Demir Sur ve Petrol Diyarı olarak dörde ayrılmış olan operasyonlar, konu odaklı bir çok oyunculu savaş heyecanı sunuyor. Her bölümde, eğer tek kişilik savaş senaryolarını oynadıysanız, bildiğiniz hikaye üzerinden savaşa katılıyorsunuz. 40 veya 64 oyunculuk bu senaryolarda çatışma, ele geçirme, ne ararsanız bulunmakta.

Daha "normal" olan ve önceden de bildiğimiz oyun modları arasında Akın, Fetih, Takım Ölüm Karşılaşması ve Üstünlük bulunmakta. Savaş Güvercinleri ise yeni eklenen oyun modumuz. Savaş Güvercinleri, ismi güzel olsa da aslında bir çeşit nokta ele geçirme oynanışı sunuyor. Amacımız güvercini bulup, cebine mesajı iliştirip onu yollamak. Kim bu işi daha çok yaparsa, o kazanıyor.

Çok oyunculu oyunlarda dört farklı sınıftan birini seçme şansımız var. Taaruz, Hekim, Destek ve Gözcü, sırasıyla Assault, Medic, Support ve Scout'a tekabül ediyor. Destek bir çeşit yeni Engineer ve Gözcü için de direkt olarak tetikçi sınıfı diyebiliriz.

Bu sınıflara ek olarak, Pilot, Tankçı ve Süvari adında üç özel sınıf daha bulunuyor. Bunları savaşa girerken seçemiyorsunuz, ancak bir araçta başlarsanız bu sınıfları kontrol edebiliyorsunuz.

Özel sınıfların yanında bir de elit sınıflarımız var. (Konu dallanıyor.) Bu sınıflar da Nöbetçi, Alev Makinesi ve Tank Avcısı olarak üçe ayrılıyor. Elit sınıfların kontrolünü ele almak için de Battlefront'ta kahraman ikonlarının peşinde koştuğumuz gibi, haritada bu sınıf ikonları belirdiğinde peşinden koşmamız gerekiyor.

Tank Avcısı ve Alev Makinesi'nin ne yaptığı zaten belli. Nöbetçi de Savaş Hikayeleri'nin İtalya görevindeki zırhlı kostümden başkası değil. Elinizdeki dev makineli tüfek ve yüksek sağlık puanıyla, sizi ancak tanklar durdurabilir hale geliyor. Eğer bir hekimden destek alıyorsanız, ölümsüz hale geliyorsunuz resmen.

Monte Grappa, Sina Çölü, Balo Salonu Baskını, Süveyş gibi dokuz farklı haritaya yayılan çok oyunculu modlar, şu anki haliyle bile bir hayli keyifli. Haritaların diğer BF oyunlarına göre doğal bitki örtüsü ve doğal şekillenmeyle farklılık gösteriyor olması da oynanışa etki etmiş durumda. Ayrıca kazandığınız silahların raunt aralarında kolayca seçilebilmesi de sürekli Asker bölümüne uğrayıp düzenlemeler yapmanıza gerek kalmamasını sağlamış, bu anlamda oyun hızlanmış.

Size uzun uzadıya çok oyunculu taktikleri vermek, tüm silahları yazmak, kontrol edebileceğiniz tüm araçların artı ve eksilerini söylemem de mümkün elbette fakat onun için rahat bir dört sayfamız daha olması gerekiyor. Ve bence çok oyunculu kısım, oynadıkça keşfedilmeli. Bir Gözcü olarak taktiğinizi siz seçmelisiniz, hekim olarak nasıl bir oynanışı benimseyeceğinizi siz belirlemelisiniz. Tek bilmeniz gereken çok oyunculu oyun modlarının oyunun en güçlü tarafı olduğu. Belki veteran bir BF4 oyuncusuysanız farklılıklara alışmanız biraz güç olacaktır ama yine de ortadaki formülün çok iyi işlediğini söyleyebilirim.

Savaşın Kokusu

Savaşın Kokusu

Bahsetmediğimiz önemli bir konu var ki o da oyunun görselliği. Dediğim gibi oyunun ilk tek kişilik bölümünde öyle bir atmosfere yakalanıyorsunuz ki resmen feleğiniz şaşıyor. Açıkçası oyun o atmosferde ve o kurguda gitseydi 100 puanı basmıştım çünkü bu giriş bölümünde hem anlatım mükemmel, hem atmosfer, hem de görsellik.

DICE'ın Frostbite motoru ile başardığı muhteşem görselliğe de genel olarak diyecek hiçbir şey yok. Özellikle gün ışığının olmadığı bölümlerdeki o karanlık hava o kadar iyi ki... Resmen o bölümlerin bitmesini hiç istemedim.

Aynı şekilde ses efektleri de bir hayli başarılı. Silahlar kendi, özgün seslerine sahip mi elbette ki emin değilim ama ortada sırıtan bir durum yok. Askerlerin seslendirmelerine de bayağı dikkat edilmiş ve Osmanlı İmparatorluğu için uzunca bir çalışma yapılmış. Senaryoda özellikle, Osmanlı askerlerinin diyalogları, bağırmaları ve küfürleri bayağı eğlenceli. Tabii hepsinin muhteşem bir Türkçe seslendirmeye sahip olması bazen eğreti durmuyor da değil; maşallah herkeste şahane bir İstanbul Türkçesi var.

Değerlendirme & Bilgi

Değerlendirme & Bilgi

PUAN 90/100
Yapım DICE
Dağıtım EA
Tür FPS
Platformlar PC, PS4, Xbox One
Bilgi www.battlefield.com/tr-tr

Okuyucu Yorumları