Eleştirmenlerin bayıldığı yeni bilim kurgu dizisi: Puanı 100
Bilim kurgu türünde yeni bir dizi eleştirmenler tarafından övgü yağmuruna tutuldu. Rotten eleştirmen puanı 100 olan dizinin adı Pluribus. Apple TV'nin yeni dizisinin arkasında ise tanıdık bir isim var. İşte dizinin konusu ve diziden notlar...
Apple TV’nin yeni bilimkurgu draması “Pluribus”, eleştirmenlerden ve izleyicilerden övgü dolu yorumlar aldı. İşte Pluribis dizisinin konusu, künyesi ve diziyle ilgili merak edilen soruların yanıtları:
BREAKING BAD'İN ARKASINDAKİ İSİM
7 Kasım'da izleyici ile buluşan Pluribus, 'Breaking Bad' ve 'Better Call Saul'un arkasındaki isim olan Vince Gilligan’ın imzasını taşıyor.
Gilligan, yeni dizisinde insanlık, teknoloji ve mutluluk gibi sorulara odaklanıyor. Gilligan bu kez uyuşturucu imparatorlukları ya da anti-kahraman avukatlar değil; zorla dayatılmış bir “mutluluk çağı” üzerinden insanlığın karanlık tarafını sorguluyor.
PLURİBUS DİZİSİNİN KONUSU NE?
"Dünyadaki en mutsuz insanın dünyayı mutluluktan kurtarması gerekiyor".
7 Kasım’da yayınlanan ilk iki bölümüyle ekran yolculuğuna başlayan dizi, bir aşk-fantezi yazarı olan Carol Sturka’nın (Rhea Seehorn), uzaylı kaynaklı bir virüsün herkesi mutlu bir kolektif bilince dönüştürmesinin ardından dünyayı kurtarmakla görevlendirilen bir avuç insandan biri haline gelişini anlatıyor.
Pluribis kıyamet sonrası dünyaya alışılmadık bir yorum getiriyor: Dünya yıkımla değil, insanlara dayatılan yapay bir mutlulukla ele geçirilmiş durumda.
Uzaydan gelen bir sinyal, sonunda insanlığın çoğunu enfekte eden bir virüse yol açıyor. Bu virüs, insanları “Others” (Diğerleri) adı verilen tek bir ortak bilince bağlıyor. Böylece herkes barışçıl, memnun ve sürekli neşeli bir topluluğun parçası haline geliyor.
Bu kolektif zihin yapısı bireyselliği ve çatışmayı tamamen yok ederek, dışarıdan bakıldığında kusursuz bir ütopya gibi görünen bir düzen kuruyor
'ZOMBİ HİKAYESİNE GETİRDİĞİM BİR YORUM'
Vince Gilligan, dizinin çıkış noktasını Men’s Health’e şöyle anlatıyor:
“Pluribus, benim post-apokaliptik zombi hikayesine getirdiğim bir yorum. Temel fark şu: Bu insanlar zombi değil. Aşırı derecede mutlu, tüm zihinsel yetenekleri yerinde insanlar. Ne robotlarlar ne de uzaylı. The Walking Dead’i izlerken, ne kadar sürükleyici olursa olsun, tarihte hiç kimse ‘Keşke zombi olsam’ dememiştir. Kimse zombi olmak istemez; herkes Daryl Dixon olmak ister. Pluribus’u izleyen insanların ise ‘Sanırım o mutlulardan biri olmak isterdim’ diyebileceği bir dünya kurmak istedim.”