Bilim kurgu sinemasının gizli hazineleri: Az bilinen ama etkileyici 5 bilim kurgu filmi

Bilim kurgu, yalnızca bugünü değil, olası gelecekleri de hayal ettiren en güçlü türlerden biri. Aynı zamanda sinemada yeni görsel efekt teknolojilerinin gelişmesi için de büyük bir alan yaratıyor. Ancak bu tür, her zaman hak ettiği ilgiyi göremiyor. Gişede bekleneni veremese de dijital platformlarda ya da satışlarda ikinci bir hayat bulabiliyor. İşte pek çok izleyicinin gözünden kaçan, ama aslında çok değerli beş bilim kurgu filmi… Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Hiçbir bilim kurgu filmi bu kadar çok Oscar ödülü almamıştıMoon (2009) Duncan Jones’un ilk filmi Moon, güçlü atmosferi ve etkileyici oyunculuğuyla öne çıkıyor. Sam Rockwell’in aynı karakterin farklı klonlarını canlandırdığı performans gerçekten unutulmaz. Film, klonlamanın şirketler ve devletler tarafından nasıl sömürülebileceğine dair karanlık bir bakış sunuyor. Didaktik olmadan, izleyiciye varoluşsal bir sorgulama yaşatıyor. Yıllar geçse de Moon, hâlâ etkisini koruyan nadir yapımlardan. Sunshine (2007) Danny Boyle’un yönettiği Sunshine, iddialı bir hikâyeye sahip: Güneşi yeniden canlandırmak için yola çıkan bir astronot ekibi. Kulağa uçuk gelse de Alex Garland’ın senaryosu ve oyuncu kadrosunun (Cillian Murphy, Chris Evans, Rose Byrne) güçlü performansları sayesinde film inandırıcı bir tona kavuşuyor. Son bölümlerde korku sinemasına kayması biraz tartışmalı olsa da, izlemeye değer bir deneyim sunuyor. Gişede hak ettiği ilgiyi göremeyen Sunshine, bugün dijital platformlarda keşfedilmeyi bekleyen bir başyapıt. Upgrade (2018) Netflix’te keşfedilen sürpriz filmlerden biri olan Upgrade, intikam hikâyesi görünümünde olsa da insan ve teknoloji ilişkisini derinlemesine sorguluyor. Yapay zekânın insan iradesini ele geçirmesi, gerçeklik algımızın değişmesi gibi önemli sorulara odaklanıyor. Logan Marshall-Green’in canlandırdığı Grey Trace karakteri, teknolojinin karanlık yüzüyle yüzleşirken izleyiciyi de düşündürüyor. Çarpıcı finaliyle uzun süre akılda kalacak bir yapım. Europa Report (2013) Jüpiter’in uydusu Europa’da yaşam arayışını anlatan Europa Report, düşük bütçesine rağmen güçlü bir atmosfer yaratmayı başarıyor. Film boyunca ekibin başına gelen felaketler, izleyiciyi “pes etme noktasına” kadar götürüyor. Her ne kadar büyük yıldız oyunculara sahip olmasa da derinlikli karakterleri ve gerilimiyle öne çıkıyor. Çoğu kişi tarafından fark edilmeyen bu film, keşfedilmeyi kesinlikle hak ediyor. Safety Not Guaranteed (2012) Bilim kurgu ile romantik komediyi harmanlayan Safety Not Guaranteed, zaman yolculuğu fikrini merkezine alsa da asıl gücünü karakterlerin ilişkilerinden alıyor. Mark Duplass ve Aubrey Plaza’nın doğal uyumu, hikâyeyi sıcak ve samimi bir noktaya taşıyor. Colin Trevorrow’un (Jurassic World’den önce) yönetmenliğini yaptığı film, kısa süresine rağmen izleyicide tatlı bir etki bırakıyor.