Araçlardaki dev ekranlar, sanılandan da tehlikeliymiş

Otomobillerdeki dokunmatik ekran modası, sürücünün dikkatini sandığımızdan çok daha fazla dağıtıyor olabilir. Washington Üniversitesi’nin son araştırması, ekrandaki menülerle uğraşırken şeritten sapma oranlarının yüzde 40 arttığını bilimsel verilerle ortaya koydu.

Araçlardaki dev ekranlar, sanılandan da tehlikeliymiş

Otomobil dünyasında son yıllarda hızla yayılan devasa dokunmatik ekran modası, her ne kadar araç içlerine fütüristik bir hava katsa da, sürüş güvenliği açısından ciddi soru işaretleri yaratıyor. Washington Üniversitesi ve Toyota Araştırma Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen yeni bir çalışma, araç kullanırken dokunmatik ekranlarla uğraşmanın ne kadar riskli olduğunu somut verilerle ortaya koydu.

Hareket Halindeki Ekranlar” başlığıyla yayımlanan araştırma, yüksek sadakatli sürüş simülatörlerine oturtulan katılımcıların göz hareketlerini, el becerilerini ve stres seviyelerini anlık olarak takip ederek etkileyici sonuçlara ulaştı.

Araştırma sırasında sürücülerden, şehir içi trafiğini andıran bir ortamda ilerlerken aynı zamanda ekrandan radyo istasyonunu değiştirmek veya klima ayarlarıyla oynamak gibi basit görevleri yerine getirmeleri istendi. Ancak bu “basit” görünen işler, sürücünün dikkati yola odaklıyken hiç de kolay olmuyor. Veriler, hareket halindeyken dokunmatik ekrana dokunma isabet oranının ve işlem hızının, normal durumlara göre yüzde 58 oranında azaldığını gösteriyor. Yani sürücü, ekrandaki doğru noktayı bulmaya çalışırken hem daha çok zaman kaybediyor hem de hata yapma ihtimali artıyor.

Direksiyon hakimiyeti ve artan riskler

Dokunmatik ekranlarla girilen bu mücadele, sadece yavaş işlem yapılmasıyla sınırlı kalmıyor, aracın yoldaki gidişatını da etkiliyor. Çalışma, sürücülerin ekrandaki menüler arasında kaybolduğu anlarda şeritten sapma oranlarının yüzde 40’tan fazla arttığını belirledi. Bu durum aslında tehlikeli bir döngüyü tetikliyor: Sürücü ekrana bakmak için gözünü yoldan ayırıyor, parmağıyla doğru ikonu tutturamayınca daha fazla odaklanmak zorunda kalıyor ve o esnada araç kontrolü zayıflayarak kaza riskini artırıyor. Göz bebeklerindeki büyüme ve cilt iletkenliğindeki değişimler gibi fizyolojik işaretler, sürücülerin bu süreçte ciddi bir bilişsel yük altına girdiğini ve stres seviyelerinin tırmandığını gösteriyor.

Otomobil üreticileri için her şeyi tek bir ekrana sığdırmak maliyet açısından oldukça cazip olsa da, tüketici tepkileri ve güvenlik kuruluşlarının baskısı ibreyi tersine çevirmeye başladı. Bazı üreticiler, silecek kontrolü, buğu çözücü veya ses ayarı gibi daha kritik fonksiyonlar için fiziksel düğmelere geri dönüyor.

Araştırmacılar, otomobil şirketlerine menü derinliğini azaltmalarını ve en çok kullanılan özellikler için kişiselleştirilebilir fiziksel tuşlar eklemelerini öneriyor. Sürekli değişen ve hassas dokunuş bekleyen bir dijital menünün, kas hafızasına yerleşen bir düğmenin yerini tutması pek mümkün görünmüyor. Gelecekte sistemlerin daha akıllı hale gelmesi ve sürücünün dikkatinin dağıldığını hissettiğinde butonları büyütmek gibi önlemler alması planlansa da, şu an için en güvenli yol, gözü yoldan ayırmadan ulaşılabilen fiziksel kontrollerden geçiyor.