Arama motorları elbette ki modern web'in temel bir bileşeni ve hayatımızı kolaylaştıran bir hizmet. Bu motorlar sayesinde tek bir tıklamayla, kaydedilmiş tüm verilere ulaşmamız mümkün oluyor.
Google da uzun zamandır arama motoru kavramıyla özdeşleşmiş bir marka. Ancak eskiden durum böyle değildi; Google'dan çok önce, dünyanın ilk arama motoru olan Archie adlı arama motoru, ilk web kullanıcıları ve arama motorları için hizmet veriyordu.
Archie, 10 Eylül 1990'da resmen kullanıma girdi. Montreal'deki McGill Üniversitesi'nde lisansüstü öğrencisi olan Alan Emtage'in iddialı bir projesinden doğdu.
Archie; dosya adlarını toplayan, bu dosyaların nerede olduğunu listeleyen ve kullanıcıların arama yapabilmesi için bir dizin oluşturan; metin tabanlı arayüz kullanan bir yapıydı. World Wide Web henüz gelişmemiş olduğundan, Archie keşfetme aşamasına sahip değildi. Yani kullanıcılar için yeni internet kaynaklarını otomatik olarak bulacak bir sistem yoktu. Archie, aramalar için gezinme, alma ve indeksleme aşamalarını temel düzeyde gerçekleştirmişti. Ve insanlar bu linklerden yola çıkarak web sitelerine ulaşıyor, oradan belki başka linklerle başka ilgili sitelere erişebiliyordu. Ama zaten o dönem internet de içinde kaybolacak kadar büyük bir dünya sayılmazdı.
Arama motorunu kullananlar, metin tabanlı bir açılış sayfası aracılığıyla sınırlı sayıda arama seçeneğiyle karşılaşıyordu.
İnternetin komut satırı olduğu dönemler
Geliştiriciler, bu servis sayesinde üniversite öğrencilerine ve öğretim görevlilerine sınırlı da olsa bilgi veya kaynak arama olanağı sağladı. Ama WWW'in kullanıma girmesiyle beraber artık anlamını da kaybetti. Çünkü insanlar bugünkü Google arayüzüne benzeyen Yahoo gibi arama motorlarına erişme imkanı buldular ve Archie tarihin karanlık sayfalarında unutuldu. Google ise, PageRank sistemiyle, insanlara en faydalı olacak sonuçları hızla getirme yeteneğine sahip olduğu için, diğer tüm arama motorlarından daha pratik ve kullanışlı bulundu ve bugün tüm interneti domine eden tekele dönüştü.