Klasik bilgisayar faresi tasarımına veda etme vakti geldi mi?

Bildiğiniz tüm bilgisayar farelerini unutun… Bu iki yeni bilgisayar faresi fikri, fare kullanımımızı kökten değiştirebilir…

Klasik bilgisayar faresi tasarımına veda etme vakti geldi mi?

Bilgisayar faresi, 1960’lardan bu yana masaüstü bilgisayar deneyiminin en tanıdık parçalarından biri. Onlarca yıldır toplusundan lazerlisine, kabloludan kablosuza uzanan teknolojik dönüşümler yaşansa da, temel tasarımı büyük ölçüde değişmeden kaldı. Ama şimdi, geleneksel formun dışına çıkan iki yeni prototip fare, bu alışkanlığı sorgulatacak kadar farklı bir yaklaşım sunuyor.

Araştırmacıların geliştirdiği iki yeni model, yalnızca görsel olarak değil, kullanım şekli açısından da alışılmışın dışında. “Fleximouse” ve “A-frame” olarak adlandırılan bu prototipler, kullanıcıların bilek hareketlerini sınırlayarak tekrarlayan zorlanma yaralanmalarını (RSI) azaltmayı hedefliyor. Özellikle ekranın köşelerine ulaşmak için fareyi sürekli yeniden konumlandırmak zorunda kalmanın, bu tür rahatsızlıkların yaygın nedenlerinden biri olduğu bilinen bir gerçek.

Fare tasarımı yıllar içinde ergonomik detaylar kazansa da, çoğu halen sert plastik dış yüzeylere sahip. Araştırmacılar, bu sert kabuğun, kullanıcıların doğal el hareketleriyle uyumlu olmadığını ve uzun süreli kullanımda rahatsızlığa yol açabildiğini belirtiyor. Oysa 1970’lerden bu yana birçok el aleti - çekiç, tornavida gibi – daha yumuşak, elastik malzemelerle üretilmeye başlandı. Farelerin bu dönüşümden uzak kalmasının nedeniyse, çoğunlukla üretim maliyeti ve standartlaşma.

Neyse ki yeni teknolojiler artık bu sınırları esnetiyor. 3D baskı, yumuşak robotik uygulamalar ve esnek elektronikler sayesinde, daha kişisel ve vücuda uyumlu cihazlar geliştirmek mümkün.

İki farklı yaklaşım: Fleximouse ve A-frame

Fleximouse

Fleximouse, esnek bir ağ gövdesine sahip. Yüzeyde hareket ettirerek değil, gövdeyi sıkıp bırakma yoluyla imleci kontrol etmeyi sağlıyor. Böylece bileğin sürekli yeniden pozisyon alması gerekmiyor. Bazı kullanıcılar bu deneyimi “eğlenceli” ve alışılmıştan farklı olarak tanımlıyor.

A-frame

A-frame adlı ikinci tasarım ise Melbourne Tasarım Okulu ile birlikte geliştirildi. Daha dik bir duruşa sahip bu model, eldeki iki kemiğin, yani radius ve ulna’nın sürekli çapraz durmasını engellemeye çalışıyor. Bu durumun bilek zorlanmasının temel nedenlerinden biri olduğu düşünülüyor. Ayrıca daha az hareketli parçaya sahip olduğu için, uzun vadede aşınma riskinin daha düşük olması hedefleniyor.

Deneyenler ne düşünüyor?

Prototipler, KTH Kraliyet Teknoloji Enstitüsü’nde 28 kullanıcıyla test edildi. Katılımcıların çoğu yoğun bilgisayar kullanıcısıydı; bazıları daha önce RSI tanısı almıştı. Geri bildirimler ise oldukça çeşitliydi. Fleximouse’un bileği rahatlatması beğenildi, ancak bazı kullanıcılar kaydırma tekerleği gibi alışıldık bileşenleri özlediklerini belirtti. A-frame modeli ise kavrama konforu konusunda farklı ellerde farklı tepkiler aldı. Araştırmacılar, küçük el boyutu farklarının bile deneyimi önemli ölçüde etkilediğini gözlemledi.

Yine de her iki prototipte de bilek hareketlerinin ciddi şekilde azaldığı ve bu durumun rahatsızlık riskini düşürdüğü ifade ediliyor.

Araştırma ekibi, bu çalışmanın ilk adım olduğunu ve ilerleyen süreçte esnek tasarımların daha da geliştirileceğini söylüyor. Özelleştirilebilir fare kavramı, kişiye özel ayakkabı ya da eldiven numarası kadar detaylı hale gelebilir. Kullanıcının el yapısına göre şekil alan, ayarlanabilir, hatta farklı kullanım senaryolarına göre biçim değiştiren fareler artık hayal olmaktan çıkabilir.