Ay'da ve gezegenlerde arsa satan adam: Dennis Hope'un şaşırtıcı hikayesi

1980’lerde Uzay Anlaşması’ndaki bir boşluğu fark ettiğini söyleyen Dennis Hope, Ay’ın ve gezegenlerin mülkiyetinin kendisine ait olduğunu ileri sürüyor. İddiaları belgelerle desteklese de resmi geçerliliği tartışmalı.

Ay'da ve gezegenlerde arsa satan adam: Dennis Hope'un şaşırtıcı hikayesi

Ay’ın kime ait olduğu sorusuna çoğu kişi “hiç kimseye” yanıtını verir. Ancak bu soruyu Dennis Hope isimli adama sorduğunuzda, cevabı biraz daha iddialı: “Bana ve benden Ay satın alanlara...” Üstelik Hope’un iddiasına göre bu grup, bazı eski ABD başkanlarını bile içeriyor.

Her şey 1980’lerde başladı. Yaklaşık bir yıl boyunca işsiz kalan Hope, 1967 tarihli Uzay Anlaşması’nı inceledi. Anlaşma, devletlerin Ay ya da herhangi bir gök cismi üzerinde mülkiyet hakkı iddia edemeyeceğini açıkça belirtse de, bireylerden bahsetmiyordu. Hope da bu boşluktan yararlanabileceğini düşündü.

San Francisco’daki bir hükümet ofisine giderek, Ay’ın tamamı ile birlikte Güneş Sistemi’ndeki diğer gezegen ve uyduların yüzeylerinde hak talep etti. Daha sonra bu iddiasını Birleşmiş Milletler ve Sovyetler Birliği’ne yazdığı mektuplarla bildirdi. Yanıt alamayınca bunu sessiz onay olarak kabul etti.

Hope, kurduğu Lunar Embassy adlı internet sitesi aracılığıyla Ay ve diğer gök cisimlerinde "arazi satışına" başladı. 2019 yılı itibarıyla bu girişimden en az 12 milyon dolar kazandığı tahmin ediliyor. Satışa sunduğu bölgeler arasında Venüs, Merkür ve hatta Plüton bile var. Fiyatlar 34.99 dolardan başlıyor, Plüton’daki özel parseller ise maden haklarıyla birlikte 250 bin dolara kadar çıkabiliyor.

Ancak bu satışların yanında küçük bir not da yer alıyor: Eğer bu arazilerden madencilik yaparsanız, gelirinizin yüzde 10’unu Dünya'daki “Galaktik Hükümet’in” insani projelerine bağışlamanız bekleniyor. Elbette bu “Galaktik Hükümet”, Hope’un kendisinin kurduğu, “anayasa, kongre ve para birimi bulunan demokratik bir cumhuriyet” olarak tanımladığı bir yapı.

Resmiyetten uzak bir mülkiyet iddiası

Hope, müşterileri arasında Jimmy Carter, Ronald Reagan ve George W. Bush gibi isimlerin de bulunduğunu iddia etse de, Güneş Sistemi’nin tamamının kendisine ait olduğunu söylediği düşünülürse, bu tür beyanlara temkinli yaklaşmakta fayda var. Sonuçta bu “arazi satın alımlarının” hukuki geçerliliği bulunmuyor; alıcılar esasen sembolik bir belge alıyorlar.

Yine de Hope’un hikayesi, gelecekte karşılaşabileceğimiz daha ciddi sorulara işaret ediyor. Gök cisimlerinde mülkiyet meselesi, uzay teknolojileri geliştikçe sadece spekülatif bir konu olmaktan çıkabilir. Şimdilik hiçbir ülke ya da uluslararası kuruluş, Hope’un iddialarını tanımıyor. Ancak Ay’a otel inşa edilmek istendiğinde ya da Mars’ta bir yerleşim kurulduğunda, bu tür mülkiyet konuları yeniden gündeme gelebilir.

Henüz bu sorulara net bir yanıt verilemiyor. Ancak bir şey kesin: Uzaydaki toprak kavgası, gerçek anlamda başladığında, cevaplar çok daha karmaşık ve uzun müzakerelerle şekillenecek.