Cronos: The New Dawn incelemesi - Korku, zaman ve felaketi bir araya getiriyor

Özgün atmosfer, zorlu ve sürükleyici bir survival horror deneyimi arayanlar, geliştirici Blooper'ın korku türünde çıtayı yükselttiği bu yeni IP'si tam size göre.

Bu oyun ilk duyurulduğunda ve çok da detayların belli olmadığı fragmanı izlediğimizden beri büyük beklenti içine girmedik desek yalan olur. Korku oyunları üzerine uzman geliştirici Blooper'ın başarısını bildiğimizden açıkcası belli bir kalitenin üzerinde olacağını zaten tahmin etmiştik. Görünen o ki geliştirici, Silent Hill 2 Remake'den sonrasındaki en büyük sınavı olan Cronos: The New Dawn'ı da başarıyla vermiş gibi duruyor. Xbox Series, Xbox One, PS5, PC ve Nintendo Switch 2 için çıkan bu yeni IP, post apokaliptik bir Polonya atmosferinde, tanıdık tür referanslarını kendi kimliğiyle harmanlamayı başarıyor.

Geçmiş ve gelecek arasında dolanıyoruz

Cronos: The New Dawn, oyunculara post-apokaliptik bir dünyada geçen derin bir hikaye sunuyor. Polonya’nın güneyinde yer alan Cracow’da, tamamen harabe olmuş bir şehirde başlıyoruz. Kaybolan bir geleceğin parçalarını çözmek için geçmişe yolculuk yapıp 1980’ler Polonya’sında, felakette ölmüş önemli kişilerin özlerini toplayarak geleceğe taşımaya çalışıyoruz.

Bu hikaye, bilimsel terimler ve filozofik anlamlar taşıyan derin bir anlatıma sahip. Cronos: The New Dawn’ın kurgusu, zaman yolculuğu mekaniği ile daha da karmaşık hale geliyor. Oyun, zamanın ve kaybolan geçmişin temalarını işlerken, oyuncuyu hem geçmişe hem de geleceğe dair büyük sorularla yüzleştiriyor. Her ne kadar karakter modellemeleri Silent Hill 2 Remake gibi etkileyici olmasa da, yüz ifadelerindeki gelişim önemli bir ilerleme kaydetmiş. Bu, daha gerçekçi bir deneyim yaratıyor.

Futuristik bir Cracow, yolcuları ve felaketi anlatan belgelerle dolu. Bu tasarım, şehre saygı duruşu niteliğinde ve bilim kurgu ile dramatik tonların birleşimi, oyuncuyu derin bir atmosferin içine çekiyor. Ayrıca, Stranger Things’ten esinlenmiş elektronik ve koral müzikler, oyunun gerilimli havasını daha da pekiştiriyor.

Korku oyunları ustası bir geliştirici

Bloober Team, atmosfer yaratmada oldukça yetenekli bir stüdyo ve Cronos: The New Dawn’da bu becerisini bir kez daha gözler önüne seriyor. Layers of Fear gibi oyunlarla bilinen bu yetenek, Cronos’ta daha da belirgin hale geliyor. Oyuncuyu kasvetli, tehditkar ve çok katmanlı bir dünyaya sürüklüyor. Karanlık ve dar koridorlar, grotesk şekillerle kaplanmış alanlar ve dış mekanlarda dolaşan sisli atmosfer, Silent Hill’in korkutucu havasını anımsatıyor.

Ses tasarımı ise bu atmosferi tamamlayan bir başka başarılı öğe. Adımlar, çığlıklar, metalin gıcırdaması gibi her ses detaylı şekilde konumlandırılmış, bu da oyuncuya sürekli bir huzursuzluk hissi veriyor. Oyun, oyuncuyu hiçbir zaman yalnız bırakmıyor; her an bir şeylerin size yaklaşması hissi var. Ayrıca, yerçekimsiz alanlar gibi yaratıcı seanslar, her bölümde yeni bir şeyler keşfetmenizi sağlıyor ve oyun boyunca sizi şaşırtmaya devam ediyor.

Görsel kalitesi göz kamaştırıyor

Çoğunuzun artık bildiği gibi oyunları ağırlıklı olarak Xbox Series S konsolumuz üzerinde inceliyoruz. Ancak bu sefer ki oyun alanımız PC oldu. Cronos: The New Dawn, Unreal Engine 5 üzerinde geliştirilen ve görsel anlamda oldukça etkileyici olan bir oyun. Işıklandırma, gölgeleme efektleri ve genel atmosferin görselliği, teknolojik anlamda güçlü bir deneyim sunuyor. RTX 4060 ekran kartıyla 2K çözünürlükte 60 fps’de oynarken bazı küçük performans dalgalanmaları yaşamış olsak da bunlar oyun deneyimimizi pek olumsuz etkilemedi.

Oyun, görsel kalite olarak oyuncuyu hemen içine çekiyor. Her detay, apokaliptik bir dünyanın tam ortasındaymışsınız hissiyatını yaratacak şekilde tasarlanmış. Çevresel detaylar, görsellik açısından oyun dünyasına derinlik katarken, aynı zamanda korku öğelerinin daha etkili olmasına yardımcı oluyor.

Bazen gereksiz zorlayıcı olabiliyor

Cronos: The New Dawn’da savaşlar, yoğun bir gerilim ve dikkat gerektiriyor. Karakter, hızlı ve agresif düşmanlarla mücadele ederken, bu düşmanlar bazen birleşip daha güçlü hale geliyorlar. Savaşlar, bir hata yapmanız durumunda sizi büyük bir tehlikeye sokacak şekilde tasarlanmış. Ancak, bence dengesiz zorluk seviyesi bazen insanı çıldırtabiliyor. Bunun en büyük sebebi de zaman zaman aşırı derecede kısıtlı olan mühimmat. Bu, gerilimi artıran bir mekanizma olsa da, bazı noktalarda katlanılmayacak seviyeye de gelebiliyor. Mühimmat üretme seçeneği olsa da, bu oyunu gereksiz bir şekilde zorlayıcı hale getirebiliyor. Bu da, oyunun en büyük zayıflıklarından biri.

Düşmanlar daha çeşitli olabilirdi

Cronos: The New Dawn, The Last of Us’taki gibi çeşitli Crafting (zanaat) sistemlerine sahip. Gerçek zamanlı olarak iyileştirici eşyalar, mühimmat ve diğer ekipmanları yapmanıza olanak tanıyor. Böylece karmaşık menülerden kaçınarak oyun içi akışa odaklanabiliyorsunuz. Ayrıca, zaman yolculuğu sırasında toplanan özler, karakterin pasif yeteneklerini artırıyor ve stratejik olarak farklı oyun stillerini teşvik ediyor. Bu sistem, genel olarak deneyimi daha dinamik hale getiriyor. Fakat, düşman çeşitliliği konusunda bazı eksiklikler var. Cronos’ta düşman modelleri sınırlı kalmış ve bu da oyun boyunca tekrara yol açabiliyor ve özellikle savaşların yoğun olduğu bölümlerde, sıkıcılığa neden olabiliyor.

Sonuç

Cronos: The New Dawn, Bloober Team’in korku oyunları konusundaki tecrübesini başarılı bir şekilde yansıttığı bir yapım. Silent Hill 2 remake’inden sonra kendi evrenini kurarak, korku türüne yeni bir soluk getiriyor. Oyun, atmosferi, müzikleri ve yaratıcı mekanikleriyle dikkat çekiyor, ancak bazı dengesizlikler ve düşman çeşitliliği eksiklikleri deneyimi olumsuz etkileyebiliyor. Yine de, Cronos: The New Dawn, korku severlerin kaçırmaması gereken bir oyun ve Bloober Team için büyük bir adım.

85

Yayıncı Bloober Team
Geliştirici Bloober Team
Platform PC/XBOX/PS5/SWITCH2
Tür Hayatta kalma, TPS, Macera
Web https://cronosnewdawn.com/