Uzaydan böyle görülüyor: Peki, ne anlama geliyorlar?

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki astronotlar, basit bir dijital kamera ile Dünyamızın "kan göllerini" görüntüledi. Peki bu görüntülerin altında yatan gerçek ne?

Uzaydan böyle görülüyor: Peki, ne anlama geliyorlar?

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki astronotların, Dünya yüzeyinin 400 kilometre üzerinde gezinirken, gezegende kan gibi kırmızı bir sıvıyla dolu bölgelerinin görüntüsünü görmeleri alışılmadık bir durum değil. Bu durumun pek çok farklı sebebi bulunuyor ve bildiğimiz kadarıyla bunların hiçbiri kan dökülmesiyle ilgili değil.

NASA Dünya Gözlemevi tarafından açıklandığı üzere, örnek olarak verilen yukarıdaki ve aşağıdaki iki görüntü, Eylül 2023’te Expedition 69 ekibinin bir üyesi ve Expedition 70 ekibinin başka bir üyesi tarafından mütevazı bir Nikon dijital kamera kullanılarak çekildi.

7 Eylül’de çekilen ilk görüntü, Bolivya And Dağları’ndaki Laguna Colorada’nın Güney Amerika kıyısına doğru ilerlediğini gösteriyor. Buradaki paslı kırmızı renk, özellikle aşırı tuzlu sığ sularda olmak üzere optimum çevre koşullarının ardından kırmızı alglerin çoğalmasının bir sonucu.

Benzer bir süreç dünyanın başka yerlerindeki su kütlelerinde de yaşanıyor. Örneğin Utah’taki Büyük Tuz Gölü sıklıkla koyu pembe bir renk alıyor.

30 Eylül’de çekilen ikinci fotoğraf ise Madagaskar’daki Betsiboka Nehri Deltası'nı gösteriyor. Sular benzer görünse de, bu renk değişimine farklı bir süreç neden oluyor. Bu nehir, sularındaki demir açısından zengin tortular nedeniyle kırmızı rengini alıyor.

Bu, Doğu Antarktika’daki meşhur Kan Şelaleleri'ne benzer bir süreç. Görsel açıdan dikkat çekici olan bu bölge, ilk kez 1911’de İngiliz kaşif Thomas Griffith “Grif” Taylor tarafından Avrupalıların ilk Antarktika keşif gezilerinden birinde görüldü. O sıralarda Grif ve ekibi, anlaşılır bir şekilde, canlı rengin kırmızı alglerden kaynaklandığını düşünüyordu.

Ancak, 2023 yılında yapılan bir araştırma, Kan Şelaleleri’nden alınan su örneklerinin analiz edildiğini ve oksitlendiğinde kırmızıya dönen, demir açısından zengin nanoküreler açısından bol olduğunun bulunduğunu bildirdi.