Hogwarts Legacy İncelemesi - Rekor satışa ulaşması tesadüf değil!

En sonunda kendi karakterimiz ile kendi hikayemizi oynayabileceğimiz bir Harry Potter oyununa kavuştuk. Hogwarts Legacy, bu büyülü dünyayı mükemmel şekilde yeniden yaratıyor ve ilginç karakterler, gergin savaşlar ve çok sayıda koleksiyon eşyası ile karşımız getiriyor.

J.K. Rowling'in kurguladığı evrenin hayranları, edebiyat ve sinema alanında tüm dünyada genç yaşlı herkesin kalbini kazanmayı başaran bu özel dünyanın sihrini, büyüsünü ve macerasını bizlere sunacak yeni bir bölüm için uzun zamandır bekliyordu. Geliştirme sürecinde biraz fazla gecikmeye maruz kalsa da en sonunda Hogwarts Legacy’ye kavuştuk. Oyunu, odasında koca bir Harry Potter koleksiyon köşesi olan ve serinin uzmanı kızımla birlikte oynadık ve değerlendirdik. Peki bu kadar beklediğimize değmiş mi?

Sorunun cevabını incelemenin devamında bulacaksınız. Ancak öncesinde şunu belirtmem gerekiyor ki oyun hakkında bir ön bilgiye sahip değilseniz ve kendinizi Harry Potter'ı kontrol ederken bulmayı bekliyorsanız, biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ancak bana sorarsanız kendi oluşturacağınız karakteriniz ile bu dünyanın içinde yer almaktan çok daha fazla keyif alacağınıza eminim. Ayrıca serinin sıkı hayranları oyunun içindeki orijinal hikayelere yapılan sayısız göndermelerle oldukça mutlu olacaklar.

Bildiklerimizden daha eski bir hikaye
Hogwarts Legacy'nin hikayesinin 1890'da, Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın maceralarından yüz yıl önce geçtiğini belirteyim. Ancak bu büyücülük dünyası'nın bazı geleneksel ailelerinin o dönemde zaten temsilcilerinin olmadığı anlamına gelmiyor. Bu nedenle, karakteristik kızıl saçlarıyla çok sayıda Weasley, bazı Black'ler ve hatta Ollivander'ları oyun içinde görmeniz mümkün olacak. Şatoda kötü ruh Peeves'in hayaletlerini görecek ve Rowling'in kitaplarından bildiğimiz geçmişten hikayeler de duyacaksınız. Spoiler vermeden bahsetmem gerekirse oyunun hikayesi beşinci sınıfta büyü okuluna gelen, çok az eğitim almış ancak çok özel bir yeteneği olan bir karakteri konu alıyor. Cadı ya da büyücü olarak sizin oluşturacağınız bu karakter diğer geleneksel büyücülerin anlayamadığı bir tür kadim büyüde ustalaşmış durumda.

Öte yandan, bu büyülü dünyada Victor Rockwood'un karanlık büyücü ev sahipleriyle ittifak kurarak, goblinleri büyücülerin kölece tutumlarından kurtarmak için bir isyan yaratmaya çalışan garip güçlere sahip bir goblin olan Ranrok'un ortaya çıkışına da tanık oluyoruz. Kağıt üzerindeki fikir fena olmasa da, Ranrok'un yöntemleri, hikaye boyunca göreceğimiz gibi oldukça aşırı ve diktatörce. Hogwarts etrafında dönen maceralar her zaman biraz çocuksu bir tona sahipken, Hogwarts Legacy, bizi neredeyse en başından itibaren biraz daha karanlık bir atmosfere götürüyor. Buna hazırlıklı olmakta fayda var. Ancak bu, maceramız sırasında çok daha fazla güldüren ve duygusal yönü ağır basan durumlarla karşılaştığımız gerçeğini azaltmıyor.

Detaylarla örülmüş bir Hogwarts tasviri
Açıkca söylemem gerekiyor ki, büyücülük dünyası, video oyunları dünyasında hiç bu kadar sadık bir şekilde temsil edilmemişti. Hogwarts Legacy yeni nesil konsolların gücünden faydalanıyor ve en başından itibaren bize performans ve kalite olmak üzere iki mod sunarak bundan en iyi şekilde yararlanıyor. Bu incelemeyi yaptığım Xbox Series S ile zamanımın çoğunu ilk modda geçirdim ve tek bir kare düşüşü bile fark etmedim, ancak ekranda aynı anda çok sayıda düşman olmadığını da belirtmem gerek. Bununla birlikte, ekranda incelenecek o kadar fazla detay var ki. Hogwarts'ın içi, çok sayıda salonu, sınıfları, gizli geçitleri, merdivenleri, ana yemek salonu, evlerin ortak odaları, dış avluları, Quidditch stadyumu ve benzerleriyle muhteşem görünüyor. Gelip giden, konuşan öğrencilerle her an her şey canlı hissettiriyor, kısacası olasılıklar sonsuz görünüyor.

Hogwarts'ın içinden, yazarın hayal gücünden fırlamış gibi görünen Honeydukes şekerci dükkanı gibi ziyaret ettiğimiz çeşitli mekanlara kadar görseller her fırsatta etkileyici. Burada tek eleştirebileceğimiz bir fotoğraf modunun olmaması. Görsel şölen keşke olsaydı dedirtiyor. Oyunun müzikleri ise hem Harry Potter hem de Fantastik Canavarlar filmlerini hatırlatacak orkestra düzenlemeleriyle kusursuz. Bu tarz tüm prodüksiyona eşlik ediyor, neşeli anlar için daha eğlenceli melodiler ile savaşlar ve bolca bulunan diğer gizem ve gerilim anları için daha ciddi perküsyonlar arasında gidip geliyor.

Aynı şeyi ses efektleri için de söylemek mümkün. Çeşitlilik muhteşem ve kalite de aynı seviyede; patlamalar, düşen su, rüzgar, oyuncuyu her zaman maceranın içinde hissettirmek için gerekli olan her şey kusursuz. Dünyada kırılan satış rekorlarına ek olarak ülkemizde de çok fazla ilgi göreceğine emin olduğum bu oyun için keşke Türkçe dil desteği de olsaydı demekten ise kendimi alamıyorum. Warner Bros gibi büyük bir firma için bu çok da zor olmasa gerek. Dolayısıyla yeri gelmişken en azından önümüzdeki oyunlar için yerelleştirme konusundaki talebimizi bir kere daha hatırlatalım.

Büyüler tam anlamı ile havada uçuşuyor
Gelelim oyunun detaylarına. İlk andan itibaren karakterimizin cinsiyetini, ismini ve sahip olacağı fiziksel özellikleri seçme imkanına sahip oluyoruz. Seçenekler çok fazla geniş bir yelpazeye sahip değil, ancak eksik bir şey de yok. Belirli yüz tipleri, cilt tonu, kaşlar, göz rengi, saç stili ve benzerleri arasından seçim yapabiliyoruz. Bunları yaptıktan sonra, bir nevi oyun mekaniklerine alışmamız için Hogwarts'tan önce, serinin hayranların aşina olduğu bir başka yer olan Gringotts’da proloque niteliğinde bir ön macera ile başlıyoruz.

İlk birkaç dakika boyunca, oluşturulan karakterin akıl hocası olacak Profesör Fig tarafından verilecek bir eğitimde repertuarımızda yer alacak ilk büyülerden bazılarını öğrenme şansımız oluyor. Asa ile temel saldırıya ek olarak, karanlık alanları aydınlatmak için "Lumos" ve bütünlüğümüzü çeşitli saldırılardan korumak için "Protego" kullanabileceğiz. Hikayenin ilerleyen bölümlerinde Reparo, Levioso, Wingardum Leviosa, Incendio gibi bilinen diğer büyüleri ve tüm ihtişamıyla yasak lanetler de dâhil olmak üzere çok daha fazlasını bulabileceksiniz. Büyülerin her biri, yön tuşlarıyla belirli bir yol izlememiz ve belirli bir ritimde bazı düğmelere basmamız gereken çok ilginç bir şekilde öğreniliyor. Bu mekanik, iksir oluştururken ya da bitkileri ilk kez filizlendirirken de tekrarlanıyor. Hangi eve atanacağımız ise Seçmen Şapka'nın birkaç sorusuna bağlı. Ancak elbette onun önerisi son karar değil ve devam etmeden önce kalbimizi verdiğiniz evin seçimi size kalmış.

Aynı zamanda, karakterimiz daha önce bahsettiğim; düşmanları ortadan kaldırarak ve belirli şeyleri tam zamanında gerçekleştirerek yeniden şarj edilen eski büyüyü kontrol etme olanağına da sahip. Bu, karakterin enerjisinin üzerinde mavi bir çubukla temsil ediliyor. Hogwarts Legacy, cübbeler, kostümler, atkılar, gözlükler, her yerde uçmak için süpürgeler, eldivenler ve asalar da dahil olmak üzere karakterimizi donatabileceğimiz ekipmanlar gibi birçok RPG öğesi içeriyor ve bunlar tahmin edebileceğiniz gibi satın alınıp özelleştirilebiliyor. Bu estetik unsurlar ve ekipmanlar, ders öğretmenleri tarafından belirlenen çeşitli hedefleri ya da görevleri tamamlayarak ve Hogwarts ile çevresindeki bölgeleri keşfederek de elde edilebiliyor, ve inanın keşfedilecek çok şey var! Bazı eşyaları sağlık, savunma ve saldırı özelliklerine sahip olacak şekilde farklı eşyalarla yükseltmek de mümkün.

Keşfedilecek şeylerin fazlalığı sizi şaşırtabilir
Bu inanılmaz büyük bir oyun. Kaleden çıkmadan en popüler büyücülük okulunun gizemlerini keşfederek saatler geçirebilirsiniz. Elbette Hogsmead ve Yasak Orman gibi diğer yerleri keşfetmek hikayeyi ilerletmek için gerekli ve aynı zamanda ödüllendirici de. Ancak başlangıçtaki oyunu bir film gibi ilerleten sinematiklerin fazlalığı bazen hikayeyi yavaşlatabiliyor. Sonrasında ise bu düzeliyor, çok daha akıcı hale geliyor ve görevleri tamamlamak için bazı büyüler gerekli olsa da tüm haritayı istediğiniz gibi keşfetme özgürlüğüne sahip oluyorsunuz. Harita sistemi, keşfettikçe çeşitli noktalar arasında hareket etmenizi sağlıyor.

Ana hikayeyi tamamlamak 30 saatten fazla sürebilir. Ancak bu dünyadan kopmak istemeyenler için, tüm gizemleri ve yan görevleri tam olarak keşfetmek isteyenler bu süreyi rahatlıkla ikiye katlayabilirler. Sizi saatlerce sıkılmadan ve geçen zamanın farkına varmadan başka bir dünyanın içine çekecek bir oyun arıyorsanız, kesinlikle başka bir yere bakmaya gerek yok. Bazı yan görevler ana görevlerden bazılarını tamamlamadan yapılamıyor ve bazen bunun tam tersi de olabiliyor. Bununla birlikte, asla kendini tekrar etmiyor. Görevleri veya zorlukları tamamlamanın ödülü; karakterin seviyesini yükselten ve büyüler, temel beceriler, karanlık sanatlar, gizlilik becerileri ve harikalar odası gibi çeşitli şeyler için harcanabilecek yetenek puanları oluyor.

Harikalar odasını istediğimiz zaman özelleştirebilmemiz mümkün ve burası iksir demleme, bitki yetiştirme ve diğer ihtiyaçlar için masalar ekleyebileceğimiz bir oda. Fallout 4 ve 76'da kendi güvenli evinizi yaratma fikrini sevdiyseniz, büyülü bir temayla çok benzer bir şey yapmaya da bayılacaksınız. İlginç bir şey de iksir hazırlama ve pişirmenin gerçek zamanlı olarak gerçekleşmesi. Bu nedenle acele bir malzemeye ihtiyacınız varsa, onu hazırlamak yerine çeşitli yerlerdeki veya Hogsmeade'deki sokak dükkanlarından satın almanız gerekiyor. Bunun için paraya ihtiyacınız var, bu da oyunda ihtiyacınız olmayan eşyaları satarak veya çeşitli yerlerdeki sandıkları ve çantaları açarak elde edebileceğiniz altın sikkeler şeklini alınıyor.

Savaştaki başarınız bitkileri kullanmanıza bağlı
Savaşlar ise sadece Hogwarts'taki düellolar için değil, aynı zamanda karanlık büyücüler, örümcekler, goblinler, troller, ejderhalar ve diğer düşman düşmanlarla karşılaşmalar için de oyunun önemli bir parçası. Her rakip türü üzerinde farklı bir etkiye sahip olacak farklı büyü türleriyle savaşabiliyorsunuz. Saldırılarınızı, savunma ve saldırı iksirlerinizi zenginleştirmek için ise bitkileri kullanmanız gerekiyor. Belli bir noktada neredeyse görünmez olmak için bir büyü öğrendiğimiz kısım da var ve bu da gizliliği teşvik ediyor. Böylece mükemmel saldırı aralığı tamamlanıyor.

Oyunun en büyük eksikliği ise kesinlikle Quidditch olmaması. Bunu da ilk baştaki sinematik sırasında zaten öğreniyoruz. Aslında oyun içinde stadyum mükemmel bir şekilde tasarlanmış olarak var ve süpürgemizle orada uçup yarışlara katılabiliyoruz. Tek eksik olan bir snitch. Belki onu da bir DLC olarak ilerde sunarlar, kim bilir. Kontrollere gelince, tetik ve seçilen düğme kombinasyonuyla erişilen kontrolör üzerindeki düğmelerin her birine değiştirilebilir gruplarla istediğimiz büyüleri atayabiliyoruz. İlk başta biraz kafa karıştırıcı olsa da zamanla alışılıyor ve ayarlama da son derece hızlı.

Sonuç
Hogwarts Legacy, hayranların beklediği şey mi? Bana göre, şüphesiz evet. Avalanche'ın oyunu kesinlikle her şeye sahip: kusursuz bir hikaye, özelleştirme, aksiyon, içerik ve hepsinden önemlisi, oyuncuyu bu büyücülük dünyasına muhteşem bir şekilde sokuyor. Oyuncular burada JK Rowling'in dünyasını temel alan ve kendisinden sonra gelenler için çıtayı yükselten en iyi oyunu bulacaklar. Ekibin gelecekte bu içerikle neler yapabileceğini görmeyi çok isterim, şüphesiz bir Quidditch DLC'si pastanın üzerindeki krema olurdu. Ancak bu şu anda belli değil. Şimdilik, eğer bir Harry Potter hayranıysanız, bu yapımı kaçırmamanız gerekiyor. Eğer serinin hayranı değilseniz, yine de bir aksiyon RPG olarak bence bir şans verilmeyi hak ediyor. Bu türdeki mükemmel bir oyunun sahip olması gereken tüm unsurlara sahip olduğunu bir kere daha vurgulayayım.

90

Geliştirici: Avalanche Software
Yayıncı: Warner Bros. Games
Platform: Xbox Series S/X, Xbox One, PC, PS5, PS4, Switch
Tür: Açık dünya, aksiyon macera, RPG
Web: www.hogwartslegacy.com