Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür, konumu ve sert koşulları nedeniyle Güneş Sistemi'ndeki en az keşfedilmiş yerlerden biri. Şimdiye kadar sadece iki uzay aracı - Mariner 10 ve MESSENGER - bu gezegene ulaşabildi ve onlar da sadece yörüngeden gözlem yaptı. Ancak bilim insanları, Merkür hakkında yeni ipuçlarını uzayın derinliklerinden gelen kaya parçalarında bulmuş olabilir.
Merkür'ün Güneş'e bu kadar yakın olması, onu ziyaret etmeyi düşündüğünüzden çok daha zor hale getiriyor. Çünkü bir uzay aracı Merkür'e giderken sadece hızlanmakla kalmıyor, aynı zamanda Güneş'in güçlü çekiminden de kurtulmak zorunda kalıyor. Bu da çok fazla yakıt ya da uzun süren karmaşık manevralar anlamına geliyor. Öyle ki bazı durumlarda Plüton’a gitmek, Merkür’e gitmekten daha az enerji gerektiriyor.
Ayrıca, gezegenin yüzey sıcaklıkları o kadar yüksek ki, bazı metaller bu ortamda kolaylıkla eriyebilir. Bu da bir uzay aracının oraya inmesini ve uzun süre çalışmasını son derece zorlaştırıyor.
Merkür'ün parçaları Dünya'ya ulaşmış olabilir mi?
Tüm bu zorluklar nedeniyle, bilim insanları gözlerini Dünya'ya düşen meteorlara çevirmiş durumda. Tıpkı Mars ya da Ay’dan geldiği düşünülen meteoritlerde olduğu gibi, Merkür’den de kopup gelen parçalar olabilir. Bunun için bir asteroitin Merkür'e çarpması ve yüzeyden kopan parçaların uzaya savrulması yeterli.
Yeni bir araştırmada incelenen Ksar Ghilane 022 (KG 022) ve Northwest Africa 15915 (NWA 15915) adlı iki meteorit, tam da bu ihtimali gündeme taşıyor. Araştırmacılar bu iki taşın, Merkür’ün yapısıyla uyumlu mineraller içerdiğini söylüyor.
Bu iki meteoritin yaşı yaklaşık 4,5 milyar yıl olarak hesaplandı. Merkür’ün yüzey yaşı ise mevcut verilere göre 4 ila 4,1 milyar yıl arasında. Yani bu taşlar, gezegenin şu anki yüzeyinden daha eski olabilir. Bu durum ilk bakışta çelişkili görünse de, Merkür’ün erken dönem yüzeyinin daha sonra tamamen yenilenmiş olması mümkün. Yani bu taşlar, gezegenin ilk zamanlarından kalma derin katmanlara ait olabilir.
Araştırmacılar, bu meteoritlerin gerçekten Merkür’den gelip gelmediğini henüz kesin olarak söyleyemiyor. Ancak umutlar, 2026 yılında Merkür'e ulaşması beklenen BepiColombo uzay aracına bağlanmış durumda. Bu görev sayesinde, gezegenin yüzey yapısı ve bileşimi çok daha net şekilde analiz edilebilecek. Bu bilgiler, Dünya’ya düşen bu tür meteoritlerin kaynağını daha kesin biçimde belirlemeye yardımcı olabilir.
Eğer bu taşların Merkür’den geldiği doğrulanırsa, bu sadece bilim dünyası için değil, Güneş Sistemi’nin erken dönemlerini anlamamız açısından da oldukça değerli bir keşif olacak.