Küçükken, halının üzerindeki desenleri yollar ve binalar olarak hayal eder, oyuncak arabalarımızı onun üzerinde sürerek oyunlar kurardık. Hatta artık çocuklar için bu şekilde hazırlanmış halılar bile var. Sanırız bizim neslin izometrik oyunlara düşkünlüğü buradan geliyor. İlk nesil GTA oyunlarını gördüğümüzde ne kadar heyecanlandığımızı çok iyi hatırlıyoruz. Sonradan her şey 3 boyutlu hale döndüğünde sanki o büyü kaybolmuştu. Bir gün aynı tarzı modern grafiklerle geri getirirler mi diye beklemedik desek de yalan olur. Bizim gibi düşünenler için bir müjdemiz var. Her ne kadar Rockstar yapmamış olsa da Fallen Tree Games ile ilk GTA’lar bir nevi geri dönüyor.
The Precinct, ilk Grand Theft Auto oyunlarının bakış açısını korurken oyuncuyu bu sefer kanun koruyucular tarafına taşıyan çok eğlenceli bir oyun olmuş. Acımasız Averno şehrinde suçu durdurmaya çalışan bir polis memuru rolünü üstleniyoruz. Polis akademisinden mezun olan Nick Cordell'in yerine geçerek, şehrin sokaklarında devriye gezerken şehri kasıp kavuran ve neredeyse bir gecede ortadan kaybolan bir suç çetesi tarafından öldürülen eski polis şefi babamıza ne olduğunu keşfetmeye çalışıyoruz.
Oyun, bize çok farklı görevler ve keşfedilecek birçok gizem sunuyor ve çok iyi işlenmiş bir polisiye havasına sahip. Bu tarz dizilerin ve özellikle 80'lerin polisiye filmlerinin hayranları için biçilmiş kaftan. Oyun o dönemin ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Sirenleri çalıştırıp Averno'nun tehlikeli sokaklarına girip şehri kurtarmaya başlamadan önce gelin diğer detaylara birlikte bakalım.
Her şeyi ile 80’lerden fırlamış gibi
Işıklandırma oyunda ilk göze çarpan detayı oluşturuyor. Işık ve gölge oyunları, şehirdeki gece ve gündüz arasındaki değişiklikler, diğer faktörlerle birleştiğinde verilmek istenen 80'li yıllar temasına büyük katkı sağlıyor. Her ne kadar şehrin farklı mahalleleri kendine özgü özelliklere sahip olsa da genel hatları ile tasarım, hikayenin geçtiği dönemi açıkça yansıtıyor. Bu konuda Fallen Tree Games’i takdir etmek gerek.
Oyunda döneme ait, çok detaylı bir şekilde tasarlanmış çeşitli sivil ve polis araçları var. Ancak kamera açısı nedeniyle ve zum miktarının kısıtlı olması nedeniyle bu tasarımların hakkı tam olarak verilememiş gibi. Araçların özellikle de yan kısımlarındaki hasarlar çok iyi gösterilemiyor. Benzer durum kurşun izleri için de geçerli. Tabii ki kamera ile araçlar arasındaki mesafe göz önüne alındığında bunu anlayışla karşılamak gerek.
Müzikler noktasında da yine döneme damga vuran synthesizer kullanımı çok yaygın, bu da mükemmel atmosferi güçlendiren bir diğer unsur. Elbette insan her zaman daha geniş bir şarkı repertuarı bekliyor. Biraz daha farklı parça fena olmazdı. Ses efektleri noktasında ise radyodaki sesler, diyaloglar, farklı tür ve kombinasyonlardaki devriye sirenleri ve bazı diğer unsurlar genel olarak iyi, ancak diğer seslendirmeler noktasında biraz aceleye gelmiş gibi bir hava seziliyor.
Babanıza yakışır bir memur olun!
The Precinct’de Nick Cordell olarak ortağımız ile farklı vardiyalarda Çavuş Kowalsky’nin bize verdiği görevleri yerine getirmeye çalışıyoruz. Görevler tamamen prosedürel olarak oluşturuluyor. Her vardiya öncesinde her biri farklı özelliklere sahip bu şehir bölgeleri için atanan görevlerden birini seçebiliyoruz. Bazı devriyelerde yayayken, bazılarında araba ve hatta helikopter bile kullanmamız gerekebiliyor. Farklı suçların çözülmesi sonucunda; oyuncunun rütbesini yükseltmesi, yeni araçlar ve daha fazla ekipman satın alması, silahlanmadan dayanıklılığa ve devriye arabasının bazı özelliklerini yükseltmeye kadar uzanan bir beceri ağacında kullanabilecek deneyim puanları kazanılabiliyor.
Deneyim kazandıkça ve belirli hedefler yerine getirildikçe, şehir haritası da açılıyor ve başka tür görevler aktif hale geliyor. Helikopterle takip, yerdeki birimleri kontrol etme, hız sınırını aşan arabaları kovalama, rakip çeteler arasındaki çatışmaları durdurma, yaya devriye gezme, çeşitli suçları durdurma ve hatta park ihlalleri için ceza kesme yapabileceklerimizin sadece bir kısmı. Karşılaşacağımız suçlara karşı elbette nasıl davranacağınız da kurallarla belirlenmiş durumda.
Orantısız güç kullanmak mı?
Ne kadar şaşırtıcı gelse de bir Amerikan polisi olarak orantısız güç kullanmamamız gerekiyor. Örneğin, ölümcül silah taşıyan biri ile sokağa kağıt atan kişiye aynı tepkiyi gösteremiyorsunuz. Aksi halde oyun sizi negatif deneyim puanı ile cezalandırıyor. Ayrıca suçluyu tutuklarken ya da şüpheliyi sorgularken, uymanız gereken de bir rutin bulunuyor. Sabıka kaydını araştırmak, üstünü aramak ve sonunda bir suç varsa ona tebliğ edip suça uygun olacak şekilde para cezasına çarptırmak ya da tutuklamak için bir dizi eylem gerçekleştirmeniz gerekiyor.
Tutuklamaların ardından ise suçluları, işlemler için karakola kendiniz götürülebileceğiniz gibi bir eskort ekip de talep edebiliyorsunuz. Burada ilk seçeneği uygulamanızı tavsiye edeceğiz. Böylece daha fazla deneyim puanı kazanabilirsiniz. İlk birkaç seferden sonra bu bürokratik işlemler sizi sıkmaya başlarsa da elbette tüm bunları ortağınıza da yıkabilir ve konuyu unutarak aksiyona odaklanabilirsiniz. Her görev, oyun içi 6 - 12 saat arası bir polis vardiyasına karşılık geliyor. Elbette, vardiya ne kadar uzun olursa, deneyim kazanma şansı da o kadar artıyor.
Sıkıcı bürokrasi de var, aksiyonlu çatışmalar da…
Bir polis olarak bürokrasi, işin kaçınılmaz tarafı ama buna ek olarak oyun, çetelerle yapılan birçok aksiyon dolu çatışmaya da ev sahipliği yapıyor. Bu çatışmalar, ustalaştığınızda garip ama çok eğlenceli mekanikler sunuyor ve bir tür lazer işaretçisiyle atışları yönlendirmeyi içeriyor. Aynı zamanda, mermilerden kaçınmak için nesnelerin arkasına saklanmak da mümkün. Zaten aksi takdirde uzun süre dayanmanız mümkün değil. Çatışmalarda ya da suçlar ile uğraşırken kanıt da topluyorsunuz. Bu şekilde şehrin iki ana çetesi olan La Quijada ve Serpiente Carmesí'sinin üç ana kademe liderlerinin yerini öğrenebiliyorsunuz.
Yukarıda bahsettiğimiz geleneksel devriyelerin yanı sıra, oyun bize ikincil görevler de veriyor. Örneğin, bir seri katilin izini sürebiliyor ya da sokak koşucuları grubuna sızarak kanun ve düzeni çok önemsemeden sokak yarışları yapabiliyorsunuz. Oyunun ana odağından uzak, şehirde dağılmış diğer aktiviteler arasında, belirli doğaçlama pistlerde polis araçlarıyla zamana karşı yarışmak veya haritanın birçok noktasına dağılmış çeşitli rampalardan atlamak gibi eğlenceler görevler de yer alıyor.
Sıkılmadan bitirilebilecek bir uzunlukta
Ana görevlerin yanı sıra yan görevleri de dahil ederseniz oyun size 15 saat civarında bir polisiye eğlence sunuyor. Oyunun dinamikleri ve her devriyede belirli bir süre sonra tekrarlanan olayları düşündüğünüzde bizce oldukça makul bir süre sayılır. Ayrıca, oyunda özel araçlar ve bir müzeden çalınan nesneler gibi toplanacak koleksiyon parçaları da var. Bunları geri almak için belirli bir uğraş gerekiyor ve oyun süresini büyük ölçüde uzatıyor. Bizce en önemlisi hikaye bittikten sonra da oyuna devam edebiliyorsunuz. Ne yazık ki oyunda çevrimiçi bir mod yok. Burada gerçek bir ortakla etrafta devriye gezmek eğlenceli olabilirdi.
Sonuç
The Precinct tam da beklediğimiz gibi çıktı ve tüm beklentilerimizi karşıladığını söyleyebiliriz. Orijinal GTA günlerinden beri arzuladığımız şeye kavuştuğumuzu söyleyebiliriz. Elbette düzeltilmesi gereken yerler var ve belki de birkaç saat sonra oyunun tekrarlayıcı hale gelmesinin önüne geçmek için bazı yeni mekanikler de eklenebilir. Çok oyunculu bir mod da arkadaşlarla eğlenceli saatler geçirmek için eklenebilir. Burada geliştirici firmaya sesleniyoruz :)
Çin mahallesinde meydanda takılanlara gidip “Gençler kimlikleri görelim” demek çok eğlenceli. Bizce bu yılki en orijinal oyun fikri ve bu nedenle mutlaka bir göz atmanızı isteriz. Orijinal GTA oyunlarını ya da nispeten daha yeni bir örnek vermek gerekirse American Fugitive'i sevdiyseniz, bu oyunu mutlaka kütüphanenizi ekleyin.
75
Yayıncı Kwalee
Geliştirici Fallen Tree Games Limited
Platform Xbox Series S/X, PC, PS5
Tür Simülasyon, Macera
Web www.theprecinctgame.com