Malezya Havayolları'nın MH370 sefer sayılı uçağının ve içindeki 239 kişinin Hint Okyanusu üzerinde sırra kadem basmasının üzerinden on yıldan fazla zaman geçti. Yıllar süren kapsamlı uluslararası arama çabaları uçağın yerini tespit edemedi, ancak Amerikalı bir teknoloji şirketi bu gizemi çözebileceğine inanıyor.
Malezya Ulaştırma Bakanlığı, Austin, Teksas merkezli deniz robotik firması Ocean Infinity’nin MH370 için deniz tabanı arama operasyonlarına 30 Aralık'ta yeniden başlayacağını duyurdu. Şirket, uçağı bulunma olasılığının en yüksek olduğu değerlendirilen hedeflenmiş bir alanda arayacak. Bu alan yaklaşık 15.000 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor.
Ocean Infinity, Malezya Bakanlığı ile Mart ayında bir “bulamazsan ödeme yok” sözleşmesi imzaladı. Eğer MH370’in enkazını bulursa şirkete 70 milyon dolar ödenecek. Bu, şirketin uçağı bulmaya çalıştığı ilk deneme olmasa da, şirketin 2018'deki ilk aramaları herhangi bir sonuç vermemişti. Ancak Ocean Infinity, bu sefer daha gelişmiş otonom su altı araçlarından oluşan yeni bir filo kullanacak.
MH370’e ne oldu? Kara kutular neden çok önemli?
Boeing 777 tipi uçak, 8 Mart 2014’te Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’dan Pekin’e gitmek üzere havalandı ancak varış noktasına asla ulaşamadı. Uçak, kalkıştan kısa bir süre sonra radarlardan kayboldu. Uydu verileri, MH370’in uçuş rotasından saparak güneye, uzak güney Hint Okyanusu’na yöneldiğini gösteriyor ve müfettişler, uçağın orada düştüğüne inanıyor. Uçaktaki 227 yolcu ve 12 mürettebatın tamamının hayatını kaybettiği varsayılıyor.
2015 ve 2016’da uçağa ait bazı enkaz parçaları Doğu Afrika kıyılarına ve Hint Okyanusu adalarına vurmuştu, ancak uçağın ana gövdesi veya cesetler bulunamadı. Düşüşe yol açan olaylar hakkında kritik bilgiler sağlayabilecek olan iki kara kutu uçuş veri kaydedicisini kurtarma olasılığı ise uçağın geri kalanını aramanın arkasındaki temel sebep olarak görülüyor.
Arama çalışması nasıl yapılacak?

Ocean Infinity'nin arama çabaları sırasında, Armada 7806 adlı açık deniz destek gemisi ana platform olarak hizmet verecek.
Sydney Üniversitesi’nden deniz robotik profesörü Stefan B. Williams’ın açıklamasına göre, bu gemi, destek gemisinden bağımsız olarak çalışabilen ve her seferinde 100 saat boyunca 6.000 metreye kadar derinlikleri keşfedebilen 6 metre uzunluğundaki AUV'lardan oluşan bir filoyla donatıldı.
Williams, “Bu araçlar, yan taramalı, sentetik açıklıklı, çok ışınlı ve alt taban profili sonar dahil olmak üzere gelişmiş sonar teknolojisiyle donatılmıştır” diye yazıyor. Bu teknolojiler, akustik darbeler kullanarak, deniz tabanından gelen yankıları arayarak nesne tespitinde hayati bir rol oynuyor. Eğer bu AUV’lardan biri ilgi çekici bir hedef belirlerse, detaylı görüntüler almak için kamera ve ışık kullanabiliyor.
Ocean Infinity’nin 2018’deki aramasından bu yana yaptığı en büyük ilerleme, birden fazla AUV’yi maksimum derinlikte aynı anda konuşlandırma yeteneğini kanıtlamış olması. Williams’a göre, bu, kapsama alanını önemli ölçüde genişletecek ve daha verimli ve kapsamlı bir arama yapılmasına imkan tanıyacak.
Eğer şirket MH370'e ait daha fazla enkazı veya daha da önemli bir şekilde, uzun zamandır aranan kara kutuları bulmayı başarırsa, bu sadece büyük bir başarı olmakla kalmayacak, aynı zamanda bu trajediden etkilenen sayısız ailenin beklediği cevapların bir kısmını da sunabilecek.