Dünya'nın şekil değişiyor ve büyük bir zaman krizi kapıda olabilir

İklim değişikliği ve buzulların erimesi nedeniyle 2029 yılı civarında "negatif sıçrama saniyesi" uygulamasına geçmemiz gerekebilir. Ve bu durum, büyük bir zaman krizi yaşamamıza neden olacak kadar ciddi görünüyor.

Dünya'nın şekil değişiyor ve büyük bir zaman krizi kapıda olabilir

Eğer kısa süre içerisinde bir şeyler yapmazsak, küresel zaman takibi sistemi, bilgisayar ağlarından finansal piyasalara kadar her şeyi altüst edecek büyük bir soruna doğru gidiyor olabilir. Bu durumun suçlusu, iklim değişikliği sebebiyle kutup buzlarının erimesi gibi gözüküyor.

Dünya genelinde, iletişimi, navigasyonu, bilimsel araştırmayı, ticareti ve pek çok şeyi kolaylaştırmak için küresel olarak tutarlı, standartlaştırılmış bir zaman ölçüsü oluşturmak amacıyla Koordineli Evrensel Saat (UTC) kullanılıyor. Bu zaman ölçüsü, zamanı ölçmek için atomların son derece kararlı “titreşimlerini” kullanan süper hassas zaman takibi cihazları olan yaklaşık 450 atom saatinden elde edilen veriler kullanılarak hesaplanıyor. Ne yazık ki bu ölçüm, Dünya’nın dönüşüne dayanan astronomik zaman ölçümüyle mükemmel bir şekilde örtüşmüyor.

Gezegenimizin dönüşü, atom saatleriyle tanımlanan bir günden birkaç milisaniye daha uzun, ayrıca Dünya’nın dönüş hızı birçok faktöre bağlı olarak değişebiliyor. Bu yüzden UTC’nin astronomik zamanla senkronize olmasını sağlamak amacıyla birkaç yılda bir UTC’ye artık saniyeler ekleniyor.

Örneğin, Dünya'nın çoğunlukla sıvı çekirdeği ve katı mantosu içindeki tuhaf ve kısmen bilinmeyen değişiklikler, son yıllarda Dünya’nın dönüşünü hızlandırdı ve bu fark, günlere artık saniyelerin eklenmesiyle çözüldü. Ancak Dünya’nın dönüş hızına daha da fazla müdahale edebilecek ve küresel zaman işleyişini bozabilecek yeni güçler ortaya çıkmaya başlıyor.

Gezegenimizin şekli değişmeye başladı

California San Diego Üniversitesi Scripps Oşinografi Enstitüsü jeofizikçisi Duncan Carr Agnew, bir süredir Dünya’nın dönüşünü ve kutup buzunun erimesinden nasıl etkilendiğini araştırıyor. Bu araştırmalara göre iklim değişikliği nedeniyle Grönland ve Antarktika’daki buzullar o kadar hızlı eriyor ki, gezegenin şekli değişiyor ve açısal hızı eskisinden daha hızlı azalıyor.

Agnew, Dünya’nın yavaşlayan dönüşü nedeniyle UTC’nin artık negatif artık saniye alması gerektiğini savunuyor. Başka bir deyişle, 2029 civarında sadece 59 saniyelik bir 1 dakika olmasını bekliyor.

Agnew “Birkaç yıl önce bile beklenti, artık saniyelerin her zaman pozitif olacağı ve giderek daha sık gerçekleşeceği yönündeydi. Ancak artık saniyelerin nedeni olan Dünya’nın dönüşündeki değişikliklere bakarsanız ve bu değişikliklere neyin sebep olduğunu incelerseniz, olumsuz bir değişimin oldukça muhtemel olduğunu görürsünüz” diye açıklıyor ve devam ediyor: “Bir saniye çok fazla gibi görünmeyebilir ancak günümüzün birbirine bağlı dünyasında zamanı yanlış ayarlamak büyük sorunlara yol açabilir.”

İklim değişikliğinden bağımsız olarak, yalnızca Dünya’nın sıvı çekirdeğinde meydana gelen değişikliklerin 2026 yılına kadar negatif bir değişimi gerektirmesi mümkün olabilirdi. Ancak Agnew’in hesaplamaları, kutup buz kütlesindeki değişikliklerin bu olasılığı 3 yıl daha sonraya, 2029’a kadar geciktirdiğini gösteriyor. Başka bir deyişle, iklim değişikliği halihazırda küresel zaman işleyişini etkiliyor.

Araştırmanın basın bülteni, durumun 1990’ların sonlarında, 2000 yılında girerken yaşanılan Y2K paniğine benzer bir soruna yol açabileceğini öne sürüyor. Y2K paniği korkulduğu gibi kıyamet senaryolarıyla sonuçlanmamış olsa da, zaman takibindeki bir uyumsuzluk oldukça ciddi olabilir.

Uluslararası Ağırlık ve Ölçüler Bürosu Zaman Bölümü Direktörü Dr. Patrizia Tavella, çalışmayla ilgili bir yorum makalesinde “Negatif artık saniye hiçbir zaman eklenmedi veya test edilmedi, dolayısıyla yaratabileceği sorunların eşi benzeri yok. Dünyanın dört bir yanındaki metrologlar, gereksiz risklerden kaçınmak amacıyla, gelişen tartışmayı dikkatle takip ediyor” diyor. Dr Tavella, negatif artık saniyeyi devreye sokma ve çabayı dünya çapında koordine etme görevinin “zorlu” olacağını ekliyor.

Yeni çalışma Nature dergisinde yayınlandı.