NASA, James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelen yeni ve büyüleyici görüntüleri yayınladı

NASA, dün yayınlanan ilk görüntünün ardından, James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelen yeni görüntüleri de yayınladı. Hepsi, haberimizde...

James Webb'den 4 büyüleyici görüntü daha

Dün yayınlanan ilk görüntünün ardından NASA, James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelen 4 büyüleyici kareyi daha yayınladı. Yeni gözlemler arasında filizlenen bir bulutsu, sulu bir ötegezegen ve gizli bir yıldız sığınağı bulunuyor.

Popular Science'ın haberine göre Webb Program Direktörü Greg Robinson, yeni görüntülerin yayınlandığı etkinliğin açılış konuşmasında NASA’nın Goddard Kampüsü’ndeki seyircilere gece yayımlanan sahneyi görüp görmediklerini sordu. Coşkulu bir alkış tufanından sonra, “Daha hiçbir şey görmediniz” diye devam etti Robinson.

JWST ekibi, teleskobun ilk altı aylık uçuş ve gözlemlerinden elde edilen yeni görüntüleri yayımladı. James Webb Uzay Teleskobu, şimdiye kadar uzaya gönderilen en büyük ve en güçlü gözlemevi. Böylesine güçlü olmasının bir sebebi de, kızılötesi ışık yoluyla görüntü yakalayabilmesi ve böylelikle insan gözünün tespit edemeyeceği derinlikleri görmesi.

Uzaydaki toz ve bulutların ötesine bakabilen teleskop, yıldız ve galaksilerin 13,1 milyar yıldan daha öncesine uzanan doğuşlarını görebiliyor. Bu sayede, insanlığın daha önce göremediği kadar eski dönemleri gözlemleyebiliyor. Evrenin 13,8 milyar yaşında olduğu tahmin ediliyor. NASA Başkanı Bill Nelson, insanların evrenin başladığı Büyük Patlama’dan sonra neler olduğunu anlamaya hiç olmadığı kadar yaklaştığını söylüyor.

Sormasını bile bilmediğimiz soruları tespit edeceğiz” diyor Nelson.

JWST’nin yakaladığı görüntüler; hemen hemen Güneş ve Dünya oluştuğu zaman oluşan galaksi kümelerini, 1.000 ışık yılı uzaklıktaki bir ötegezegenin atmosferindeki su buharını, ömrünün sonuna ulaşan bir yıldızın etrafındaki gezegen bulutsusunu, galaksilerin kozmik evrimini ve yıldızların doğuşunu gösteriyor.

JWST Operasyonları Proje Bilim İnsanı Jane Rigby de, tüm bunların daha başlangıç olduğunu söylüyor. Yirmi yıl daha çalışmasını sağlayacak yakıtı bulunan teleskobun, bilim insanlarının hakkında henüz soru bile hazırlamadığı veriler toplaması bekleniyor.

Bundan önce Hubble’ın bir galaksinin en uzak görüntüsünü çekmesi iki hafta sürüyordu. JWST, çok daha uzakların görüntüsünü çok daha kısa sürede yakalayabilecek. Tüm bu görüntüler bir hafta içerisinde çekilmiş. “Webb ile beraber” diyor Rigby, “bunları kahvaltıdan önce yaptık.”

Carina Bulutsusu

Üstteki görüntü, bir gaz ve toz denizindeki yıldızlarla (yeni oluşanlar da dahil) beraber ışıldıyor. Carina Bulutsusu’nun NGC 3324 adını taşıyan bir bölgesini yakalayan JWST, bebek yıldızların doğduğu yeni bölgeleri ortaya çıkarıyor. Yıldızların doğduğu bölgeler, uzaydaki tozlar sebebiyle görünür ışıkta tespit edilemiyor. Fakat JWST’nin Yakın-Kızılötesi Kamerası ve Orta-Kızılötesi Aygıtı kızılötesi ışık kullandığından, teleskop tozu delip geçiyor. Bu sayede arka plandaki yüzlerce yıldızı ve hatta galaksileri ortaya çıkarıyor.

Genç yıldızlardan gelen morötesi ışınım, bulutsunun kenarında oyuk açarak NASA’nın Kozmik Uçurumlar şeklinde adlandırdığı sarp kayalık ve kanyon görünümlerini meydana getirmiş. 7.600 ışık yılı uzaklıkta yer alan bu sahne muazzam boyutta: Bazı toz ve iyonlaşmış gaz sütunları 7 ışık yılı yüksekliğinde.

Güney Halka Bulutsusu

JWST’nin iki kamerası, NGC 3132 şeklinde de bilinen Güney Halka Bulutsusu’nu gözlemlemiş. Birbirinin etrafında dönen iki yıldız, Dünya’dan 2.500 ışık yılı uzakta yer alan gaz ve toz katmanlarıyla sarılı. Yıldızlardan biri ömrünün sonuna yaklaşıyor; parlaklığı azalırken, çanak şeklindeki kabuklar halinde kozmik enkaz fırlatıyor.

Bu görüntülerden elde edilen veriler, gökbilimcilerin gezegen bulutsusu şeklinde bilinen bu tür olayları çok daha detaylı şekilde anlamasını sağlayacak. Gazlı esintiler, yavaş çekimdeki son nefesler. Gezegen bulutsularının tükenmesi on binlerce yıl sürüyor. Bu esnada araştırmacılar, bunun gibi görüntüler üzerinde çalışarak yıldızların kefenlerinin hangi moleküllerden meydana geldiğini anlayabilirler.

Wasp-96-b

JWST’nin diğer görüntüleri kadar göz alıcı olmasa da, bu veriler 1.000 ışık yılı uzaklıktaki bir ötegezegenin (güneş sistemimizin dışındaki bir gezegen) atmosferinde yer alan suyu ortaya çıkarıyor. Bu bilgi, Dünya’nın ötesinde yaşanabilir gezegen arayışında büyük önem taşıyacak. WASP-96-b, Samanyolu’nda yer alan 5.000’i aşkın onaylı ötegezegenden sadece biri. Venüs ve Jüpiter gibi son derece sıcak bir gaz devi. Ayrıca güneşimizin etrafında dönen diğer tüm gezegenlerden daha sıcak ve “yumuşak”. Sıcaklıklar burada 540°C’yi zorlarken, gezegenin kütlesi Jüpiter’in yarısı kadar fakat çapı 1,2 kat daha geniş.

JWST’de yer alan Yakın-Kızılötesi Görüntüleyicisi ve Yarıksız Tayfölçer, 21 Haziran’da WASP-96-b sisteminden gelen ışığı altı saatten fazla ölçerek ötegezegenin atmosfer bileşimi hakkında daha fazla bilgi sunan bir ışık eğrisi meydana getirmiş. Tablodaki zirveler ve vadiler, ışığın dalga boylarında tespit edilen su buharının mevcudiyetini gösteriyor. WASP-96-b üzerinde yürütülen önceki çalışmalarda, pus ve bulut bulguları tespit edilmemiş.

Stephan Beşlisi

Yaklaşık 1.000 görüntü dosyasından ve 150 milyondan fazla pikselden oluşturulan bu mozaik, JWST’nin şimdiye kadar elde ettiği en büyük görüntü. Burada beş galaksi görülüyor. GNC 7318B adını taşıyan galaksi, küme boyunca yıkıcı bir güzergâh açıyor. JWST, galaksinin bu izinsiz girişinden çıkan şok dalgalarının yanısıra girdap haline gelen ve galaksilerin kütleçekimleri etkileşime girdikçe üzerlerine çullanan gaz ile tozların görüntüsünü de yakalamış.

Beş galaksiden dördü kozmik ölçekte birbirine çok yakın olduğundan, NASA’ya göre galaktik evrimin temel süreçlerini incelemek için bir “laboratuvar” sağlıyorlar. Burada birbirlerinin gazlarını bozan galaksiler, civarda yeni yıldızların oluşmasını bile tetiklemişler.