1986’daki Çernobil nükleer felaketinden sonra boşaltılan bölgede yaşayan köpekler, geçtiğimiz aylarda tüylerindeki sıra dışı mavi renk değişimiyle sosyal medyayı ve bilim insanlarını hareketlendirdi. Hariç Tutma Bölgesi'nde yaşayan yaklaşık 700 köpeğe bakım sağlayan “Dogs of Chernobyl” programı, Ekim ayında paylaştığı fotoğraflarda, daha bir hafta önce tamamen normal görünen üç köpeğin parlak mavi kürkleriyle göründüğünü fark etti.
Hemen ardından sosyal medyada “radyasyonun neden olduğu mutasyon” iddiaları hızla yayıldı. Ancak yardım kuruluşuyla çalışan uzmanlar, renk değişikliğinin endişe verici görünmesine rağmen, köpeklerin “çok aktif ve sağlıklı” göründüğünü belirtti.
Programdan bilim insanı Timothy A. Mousseau, köpeklerin mavi renginin muhtemelen devrilmiş bir seyyar tuvaletten kaynaklandığını söyledi. Mousseau, “Mavi renk basitçe köpeğin sağlıksız davranışının bir işaretiydi! Her köpek sahibinin bildiği gibi, çoğu köpek dışkı dahil her şeyi yer” diyerek spekülasyonlara son noktayı koydu. Birçok sosyal medya kullanıcısı rengin kimyasallardan kaynaklandığını öne sürerken, bazıları da köpeklerin bu kadar uzun süre kontamine alanda yaşamasına rağmen hala üreyebilmelerine şaşırdığını dile getirdi.
Radyasyonun yarattığı süper güç: Genetik adaptasyon
Çernobil’de yaşayan bu köpeklerin mavi tüyleri sadece dış bir kirlilikten kaynaklansa da, bilim insanları felaketten beri bölgedeki hayvanları yakından inceliyor. 26 Nisan 1986’da santralin reaktörlerinden birinin patlamasıyla başlayan ve insanlık tarihinin çevreye en büyük radyoaktif malzeme salınımına yol açan facianın ardından, insanlar aşırı radyasyondan kaçınmak için bölgeden tahliye edildi ve burası Çernobil Hariç Tutma Bölgesi (CEZ) olarak adlandırılan bir alan haline geldi. İnsanların yokluğu, vahşi yaşamın CEZ’de gelişmesine imkan tanıdı. Bu bölgedeki radyasyon seviyesi, insan işçiler için izin verilen maruziyet miktarının yaklaşık altı katına ulaşıyor.
2024 yılında yapılan bir çalışma, bölgedeki köpeklerin radyasyon, ağır metaller ve kirliliğe karşı bağışıklık geliştirerek adeta yeni bir süper güç kazandığını ortaya koydu. Bilim insanları, CEZ’de yaşayan 116 sokak köpeğinden kan örnekleri topladı. Çevredeki diğer köpek popülasyonlarından genetik olarak farklı iki ayrı nüfus tespit edildi.
Kolombiya Üniversitesi'nden çevre sağlığı bilimcisi Norman J. Kleiman liderliğindeki araştırma ekibi, bu zorlu ortamda yaşamanın köpeklerin genetiğini nasıl etkilediğini inceledi. Kleiman, “Bir şekilde, iki küçük köpek popülasyonu bu derece zehirli ortamda hayatta kalmayı başardı” dedi.
Sterilizasyon ve aşılama sırasında toplanan kan örnekleri ABD’ye götürülerek DNA analizi yapıldı. Araştırmacılar, bu köpeklerde 400'e yakın “aykırı lokus” yani genomun geri kalanından son derece farklı varyasyon kalıpları gösteren genetik konumlar buldu. Bu lokuslarla ilişkilendirilen 52 genin, doğrudan nükleer santraldeki kirliliğe maruz kalmayla bağlantılı olabileceği sonucuna varıldı.
Başka bir deyişle, köpeklerin yaşadığı kontamine ortam, onların genetik mutasyonlar geliştirmesine neden oldu. Bu mutasyonlar nesilden nesile aktarılarak, nihayetinde bu hayvanların sert koşullara adapte olmalarını ve Çernobil’in atık arazisinde hayatta kalmaya devam etmelerini sağladı.