1974 yılında fırlatılan ve 1990'larda uzayda kaybolan uydu, yıllar sonra ortaya çıktı

1974 yılında fırlatılmasının ardından uzayda defalarca kaybedilen küçük bir uydu, son kayboluşundan bu yana geçen uzun yılların ardından bir kez daha ortaya çıktı.

1974 yılında fırlatılan ve 1990'larda kaybedilen uydu, yıllar sonra bulundu

1974’te fırlatılan deneysel bir uydu, 1990’larda uzayda kaybedildi. İşte o uydu, bu hafta tekrar bulundu.

Bazı kullanılmayan uydular veya enkazlar genellikle yıllarca kaybolabilir ve giderek kalabalıklaşan Dünya yörüngesinde tehlikelere yol açabilir. Çok ciddi yatırımlar yaparak uzaya gönderilen bu uyduların kaybolmasının garip bir durum olduğu da bir gerçek.

Kızılötesi Kalibrasyon Balonu (S73-7) uydusu, Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetlerinin Uzay Test Programının bir parçasıydı. 10 Nisan 1974’te fırlatıldıktan sonra, KH-9 Hexagon adı verilen büyük bir keşif uydusu, 66 santimetre genişliğindeki uyduyu fırlatarak onu 800 kilometre dairesel yörüngeye yerleştirdi.

Defalarca kaybedilmiş

Minik uydunun yörüngede şişmesi ve uzaktan algılama ekipmanları için bir kalibrasyon hedefi görevi görmesi gerekiyordu. Ancak konuşlandırılması başarısız oldu ve başka bir uzay çöpü parçası haline geldi. Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden astrofizikçi Jonathan McDowell, uydunun arşiv verilerine bakıldığında, 1970’lerde ortadan kaybolmadan önce radarlar onu takip ederken bir kez daha kaybolduğunu ve bulunmasından yıllar sonra, 1990'larda bir kez daha kaybolduğunu fark etti.

ABD Uzay Kuvvetleri’nin 18’inci Uzay Savunma Filosunun izleme verilerine göre uydu, son 25 yıldır takip edilmedikten sonra bu hafta başında yeniden ortaya çıktı. Uydunun bu kadar uzun bir süre boyunca gizli kalabilmesinin sebebi çok küçük bir kesite sahip olması olabilir veya yeni keşfedilen parça, balonun düzgün açılmayan ya da metal olmadığı için radarda iyi gözükmeyen bir parçası olabilir.

Yer tabanlı radar ve optik sensörler yörüngedeki 20.000’den fazla nesneyi takip ediyor ve tahmin edebileceğiniz gibi bu oldukça karmaşık bir duruma yol açabiliyor. Güncel uydu kataloğunu destekleyen küresel bir sensör ağı bulunsa da, nesnelerin çoğu kimliklerini bu sensörlere iletmiyor. Bunun yerine sensörler, hareket eden bir nesnenin yörüngesini tanımlamaya ve onu bir uydunun belirlenmiş yörüngesiyle eşleştirerek çalışıyor.

Uzayda kaybolan cisimlerin çoğu ya kullanılmayan uydular ya da parçalanmış enkaz parçaları. Şu anda ABD’nin küresel Uzay Gözetleme Ağı, 27.000’den fazla cismi takip ediyor. Dünya yörüngesi artan sayıda uydu takımyıldızı ve roket fırlatılmasıyla daha da kalabalıklaştıkça, tüm bu nesnelerin izini sürmek daha da önemli hale geldi. Bu nesnelerin birkaçının kaybolması çok büyük bir risk yaratmasa da, yörüngedeki hem bilinen hem de kayıp nesnelerin sayılarının artması çok büyük riskler taşıyabiliyor.