Bosch'ta, çamaşır makinesinden "çok" daha fazlası var!

Bosch'un merkezini ziyaret ettik, gizli odalarına girdik, prototiplerini ve fazlasını gördük. Çamaşır makinesinden "ÇOK" daha fazlası var.

Bosch'un merkezine girdik!

"I would rather lose money than trust", yani "Güven kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim," sözüyle tanıdığımız Robert Bosch tarafından, 1886 yılında Stuttgart'ta "Hassas Makine ve Elektrik Mühendisliği Atölyesi" olarak kurulan Bosch, 100 yılı aşkın tarihi ile hala büyümekte olan dev bir şirket. Evet, her ne kadar ülkemizde daha çok "beyaz eşya" ve "elektrikli ev aletleri" ile tanınsa da, aslında en basitinden otomobilinizin ABS ve ESP gibi fren sistemlerinin ilk üreticisi olan Bosch, daha pek çok teknolojinin de sahibi.

Tüm bunları görmek için, CHIP Online olarak Bosch'un Stuttgart ve Renningen'deki tesislerini ziyaret ettik ve pek çok heyecan verici teknolojiyi ilk elden görme şansı bulduk. Bu makalemizde tüm bunları bir arada derleyecek ve daha net görebilmeniz için ilgili videoları da sizlere sunacağız. Ama önce Bosch'u biraz daha yakından tanıyalım.

Yaşam için teknoloji sunuyor

Yaşam için teknoloji sunuyor

Bosch Group, dünyanın önde gelen teknoloji ve servis tedarikçilerinden biri. Dünya genelinde yaklaşık 390.000 çalışana sahip olan (31 Aralık 2016 itibarıyla) şirket, dört sektörde faaliyet gösteriyor: Mobilite Çözümleri, Sanayi Teknolojileri, Dayanıklı Tüketim Malları ve Enerji ve Yapı Teknolojileri.

Ayrıca IoT (Nesnelerin İnterneti) şirketi olarak Bosch, akıllı evler, akıllı şehirler, ağa bağlı mobilite ve ağa bağlı üretim alanlarına yönelik yenilikçi çözümler sunuyor. Şirket; müşterilerine tek bir kaynaktan ağa bağlı, farklı etki alanları arasında çözümler sunmak üzere sensör teknolojisini, yazılım ve servisler konusundaki uzmanlığını ve ayrıca kendi IoT bulutunu kullanıyor. Bosch Group'un stratejik hedefi, ağa bağlı yaşam için inovasyonlar sağlamak. Kısacası Bosch, "Yaşam için teknoloji" sunuyor.

Yürüttüğü çalışmaları farklı teknoloji şirketlerini satın alarak ortaya çıkarttığı gibi, şimdilerde kendi içinden de Start-Up şirketleri çıkartan Bosch, bunlar arasında çalışmalarından az sonra bahsedeceğimiz Deepfield Company, Mayfield Robotics ve Grow gibi önemli girişimlere sahip.

Evet, Bosch'u biraz daha yakından tanıdığımıza göre, şimdi daha heyecanlı olan kısma geçebiliriz.

Zenoway

Bosch'un Zenoway çözümü, forklift filolarının yönetimi için kullanılacak. Bir sitenin lojistik süreçlerini izlemek ve kontrol etmek için akıllı sensörler kullanan sistem, sisteme bağlı olan tüm forkliflerin tamamen otomatik yapıda çalışmasını sağlıyor. Şirket içi lojistik işlemlerin sorunsuz ve süratli çalışmasını sağlamak için, Zenoway sürekli olarak veri topluyor ve bu verilerin işlenmesi için Bosch IoT Bulutu'na gönderiyor.

İç ve dış mekanlardaki forkliftlerin yeri GPS ile belirleniyor ve elbette gerek forkliftler üzerinde gerek çevre alanlarında çeşitli sensörler yer alıyor. Kamera, lazer ve radyo sinyalleri ile sürekli takip edilen ve bu yolla çevresini de takip edebilen forkliftlerin konum hassasiyeti, saniyede 25 kez tazelenen veri ile sadece birkaç santimetreye kadar düşürülmüş.

Zenoway, bu şekilde, tesis içinde forkliftlerin hatasız olarak belirli yerlerden paletleri alıp, yükleme noktalarına taşımalarını sağlıyor. Hareket halindeyken, kapılardan ve tümseklerden geçiş noktalarında, ayrıca birbirleriyle karşılaşmaları durumunda da kontrollü davranan sistem, Bosch'un çalışmalarından sadece biri.

Deepfield Connect

Bosch Deepfield teknolojisi, tarım çalışmalarını kapsıyor. Bu noktada bizlere iki çalışmasını gösteren Bosch, Deepfield® Connect ile kuşkonmaz ve çilek üretiminin nasıl arttırılabildiğine ilişkin birer demo sergiledi. Hemen yukarıda videosunu da izleyebileceğiniz bu iki sistem, kabaca otomatik bir takip sistemi.

18 ila 22 derece arasında ideal olarak yetişen kuşkonmaz, daha sıcak veya daha soğuk bir çevrede çiftçinin zarar etmesine sebep olabiliyor. Öyle ki, kuşkonmaz yetiştiren bir çiftçi, kuşkonmazları ideal sıcaklıkta yetiştirememesi durumunda, toplam hasılatın yüzde 30'u kadar kayıp yaşayabiliyor.

Deepfield® Connect - Asparagus Monitoring sistemi, höyüğe yerleştirilecek yüksek hassasiyetli bir sıcaklık sensörü üzerinden çalışıyor. Toprak sıcaklığının spot ölçümlerini yapan bu sensör, topladığı verileri çiftçinin telefon veya tabletine iletiyor. Böylece çiftçi, sürekli olarak toprağın sıcaklık, nem ve diğer bilgi ve analiz raporlarına anlık erişebiliyor.

Deepfield® Connect- Strawberry Monitoring ise, az önceki sistemin farklı bir versiyonu. Bu defa çilek üretimini konu alan Bosch, bu sistem ile özellikle geçtiğimiz yıl Avusturya çiftçilerinin yaşadığı zorlukları bu yıl unutturmayı amaçlıyor. 2016 yılında nisan sonu gece sıcaklığının ani olarak -6 dereceye kadar düşmesi ve çiftçilerin bu durumdan geç haberdar olması sonucu ancak ikinci gece tepki verebilmeleri, büyük kayıp yaşamalarına sebep olmuş. Fakat Deepfield® Connect yoluyla çilek bitkisinin yanındaki hava sıcaklığını, nemi, poların üzerindeki hava sıcaklığı ve toprak nemini ölçümleyebilen Bosch, yine akıllı telefon ve tablete anlık veri aktarmasıyla çiftçinin her an haberdar olmasını sağlıyor.

ShowCar

Otonom alanında önemli çalışmalar yapan Bosch, bugün bazı teknoloji devlerinin henüz yeni yeni çalıştığı otonom testlerini 2012 yılında gerçekleştirmiş olmasıyla da farklılık yaratıyor. Otomobil üreticilerine sunduğu, otomatik park sistemleri ile kullanıcılara direkt temas eden şirket, elbette otonom alanındaki çalışmalarını da sürdürüyor. Etkinlikte gördüğümüz ShowCar da bunlardan biri.

ShowCar ile "evim, işyerim ve arabam" konseptini benimseyen Bosch, otomobilleri de insanların ev ve ofisleri yanında üçüncü bir yaşam alanına dönüştürmeyi amaçlıyor. Tamamen sezgisel bir çalışma şeklini benimseyen ShowCar, ön konsolda göz bebeklerinizle yönetebileceğiniz bir ekran, yine orta panelde Haptic, yani kuvvetle geri bildirim sağlayan birkaç ekran daha ve vites alanında ise tamamen jestlerle kontrol sağlayabileceğiniz özel bir sensör alanı sunuyor.

Ön panelde yer alan navigasyon, müzik, TV ve diğer seçenekler arasında baktığınız yeri işaretleyen ve sağ yanda yer alan özel sensör alanında kavrama hareketiyle bu eylemi seçebilmenizi sağlayan ShowCar, bu haliyle bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duruyor. Elbette biz de bu sistemi denedik.

Evet, ShowCar, görünüm ve kullanım şekliyle her ne kadar fütüristik bir profile sahip olsa da, özellikle seçenekler arasında jestle kontrol sağlamanın şimdilik pek kolay olduğunu söyleyemeyiz. Ancak ön konsolda uygulamalar arasında bakışla dolaşabilme, ayrıca ekranlar üzerinde parmağınızı gezdirirken Haptic ile geri bildirim almanız hoş detaylar. ShowCar'ı deneyimlememiz sırasında uzmanlarla yaptığımız görüşmelerde bu sistemin şu an hazır olduğunu ve şimdilerde otomobil üreticileriyle dirsek temasında olduklarını öğrendik. Ancak bunların hangi üreticiler olduğunu, şimdilik gizli tutuyorlar.

Mykie

ShowCar, kuşkusuz otomobilinizin yolda kendi başına hareket etiği bir senaryoda kullanılmak üzere geliştirilen teknolojilerin bir araya getirildiği bir prototip. Yani bu sistemin yer aldığı otomobil, yolda büyük çoğunlukla kendi başına hareket edecek. Bu noktada otomobil içerisinde geçirdiğiniz süre de, az önce bahsettiğimiz konsept dahilinde olmanızı sağlayacak. Yani; "evim, işyerim ve arabam" konsepti.

Bu noktada Bosch'un bir mutfak asistanı olarak yer verdiği Mykie'ye değinmek lazım. Otomobilinizde seyahat ederken akşam yemeğinizi Mykie sayesinde planlayabiliyorsunuz. Mykie, size otomobildeyken yemek tarifi önerebiliyor veya en basitinden buzdolabınızda ne var ne yok size söyleyebiliyor, hatta bunu "akıllı" buzdolabınız içinde yer alan kameralarla size direkt olarak gösterebiliyor. Elbette diğer ev aletleriyle de aynı şekilde iletişim kurmanıza izin veriyor. Sesinizi tanıyabilen, yüz ifadesiyle sorularınıza cevap verebilen Mykie, özellikle yemek tarifi noktasında ev hanımlarının mutfaklarında tutmak isteyebilecekleri bir cihaz olabilir.

Elbette Bosch'un Akıllı Ev Çözümleri hakkında farklı noktalarda pek çok çözümü daha var. IoT tabanlı kişisel asistan çözümleri konusundaki çalışmalarını en iyi, hemen yukarıdaki videoda bir arada bulabilirsiniz.

Kuri

Bosch'un bir diğer asistanı, Mykie'ye göre biraz daha hareketli. Bizlere, geçtiğimiz sene Tayvan'da düzenlenen Computex Fuarı'nda gördüğümüz Asus Zenbo'yu anımsatan Kuri, Bosch'un bir diğer start-up şirketi Mayfield Robotics tarafından geliştirilmiş.

Çocuklara gece masalı okuyabilen, ebeveynlerin en sevdiği şarkıları çalabilen ve yüz tanıma yeteneği sayesinde karşısındakini tanıyabilen Kuri, insanlarla duygusal düzeyde etkileşime girebiliyor. İnsanla - robot arasında bir ilişki sağlayabilen Kuri, bu çalışma prensibiyle, Mayfield Robotics çalışanları tarafından "ailenin yeni üyesi" olarak geliştirilmiş. Yine bu anlamda Kuri'yi farklı bir çalışma ile örneklendirecek olursak, onun için, Microsoft'un Kinect'i tanıttığı sene gerçekleştirilen E3'te sahnelediği Milo'yu anabiliriz. Kuri, bir anlamda Milo'nun fiziksel boyuta getirilmiş hali gibi.

Bir ev asistanı olarak kullanılabilecek olan Kuri, farklı görevler üstleniyor. Bunlardan biri siz yokken evinizde neler olup bittiğini size göstermek. Bir eğlence sistemi olarak da çalışabilen Kuri, üzerinde yer alan stereo hoparlörleri ile Wi-Fi ve Bluetooth yoluyla müzik de çalabiliyor. Şarjı bittiğinde ise, otomatik olarak şarj noktasına giden Kuri, bu anlamda da tıpkı uykuya çekilen insanlar gibi davranıyor.

Kuri, aslında ilk kez tanıtılan bir cihaz değil. Bosch tarafından geçtiğimiz ocak ayında CES 2017'de tanıtılmıştı. Yakında çok daha fazlası gelecek. Bosch'a göre, 2020 yılında ev robotu pazarı 9 milyar Dolar'ı bulacak. Kuri ise, bu pazarın ilk modellerinden olarak bu yıl aralık ayında ABD'de satışa sunulacak.

Spencer

Spencer, yine şirketin farklı bir robotu. Bosch'un Renningen'deki tesisini dolaşırken karşılaştığımız Spencer, aslında şimdilik geliştirilmekte olan bir prototip.

Bir hostes olan Spencer, büyük tesislerde gideceğimiz yere pratik şekilde ulaşmamız için bize yol gösterecek şekilde hazırlanıyor. Havaalanları içinde, özellikle kısa transfer süresine sahip uçuşlarda bize zaman kazandırabilir. Uçuş kartını, Spencer'ın ekranı altındaki bölüme okutarak kendinizi kolayca tanıtabiliyor ve gideceğiniz yeri belirlemeniz mümkün olabiliyor. Bu adımdan sonra Spencer size "Beni takip edin," diyor ve önünüze düşerek size eşlik ediyor. Yol boyunca sensörleriyle onu takip ettiğinizden emin olan Spencer, eğer takibi bırakırsanız duruyor ve size yeniden sesleniyor.

Bosch'un bu çalışması, az önce de bahsettiğimiz gibi henüz bir prototip. Spencer tamamlandığında muhtemelen bundan çok daha fazlasını bizlere sunacak.

Coup

Coup, Bosch'un kentsel araç paylaşım ağı için geliştirdiği bir eScooter olarak boy gösteriyor. Şehirde herhangi bir yerde park edilmiş halde bulunabilen Coup, fiziksel istasyonlara ihtiyaç duymuyor. Bırakılan yerde sürücüsünü bekleyen Coup, elbette elektrik ile çalışıyor.

Kullanıcılar, akıllı telefon uygulaması ile şehirde kendilerine en yakın kullanıma hazır durumda olan Coup'u tespit edebiliyor ve cep telefonlarını kullanarak bu cihazı rezerve edebiliyorlar. Ayrıca yanına vardıklarında da yine uygulamayı kullanarak onu çalıştırıyorlar. Yani uygulama, motosikleti çalıştırmak için kullanacağınız bir anahtar.

Trafikte saatte maksimum 45 km hıza ulaşabilen Coup, otomobil veya motosiklet ehliyeti olan 21 yaş ve üzeri herkes tarafından kullanılabiliyor. Dış görünüşüyle oldukça güzel görünen Coup, selesi altında kask ve değiştirilebilir pilleri için hazneye sahip.

Tek şarjla 100 kilometre yol alabilen Coup, şu an Berlin sokaklarında kullanımda. Yine uygulaması ise iOS ve Android kullanıcıları tarafından erişilebiliyor.

e.GO Life

e.GO Life ise, yine Bosch teknolojisini temel alarak geliştirilmiş bir diğer elektrikli araç. Tamamen elektrikli yapıda olan e.GO Life, kompakt yapıda olmasıyla da trafikte pratik sürüş keyfi sağlıyor.

4 kişilik oturma alanı sunan e.GO Life, yalnızca 4.9 saniyede 50 km/s hıza erişebiliyor. Tek şarjla 100 kilometre yol alabilen e.GO Life, ek batarya pilleriyle bu mesafeyi 130 kilometreye kadar çıkartabiliyor.

Bosch'tan büyük planlar

Bosch'tan büyük planlar

Bosch, Stuttgart'taki etkinlikte 2016 rapoları ve 2017 ile gelecek planlarını da bizlere aktardı. Robert Bosch GmbH Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Dr. Volkmar Denner ile tüm yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, önemli bilgileri de bizlerle paylaştılar:

Bosch Group, bu yıla iyi bir başlangıç yaptı ve birinci çeyrekte satışları yaklaşık yüzde 12 artış gösterirdi. Kur etkilerinin ayarlanmasının ardından artış oranı yüzde 11 oldu. Bu yıl düşük ekonomik genel görünüme ve jeopolitik belirsizliğe rağmen Bosch, yüzde üç ila beş arasında bir satış büyümesi elde etmeyi hedefliyor. Ve şirketin geleceğini korumaya yönelik yoğun ön yatırımlarına rağmen bu artış elde ediliyor. Bosch'un Renningen'deki araştırma kampüsünde gerçekleştirilen yıllık basın toplantısında konuşan Bosch Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner, "Bugünkü ticari başarı, yarının dünyasını şekillendirmede bize imkanlar sağlıyor. Mevcut işimizi ileriye taşımak, yeni iş alanları açmak ve teknolojik açıdan lider bir pozisyona sahip olmak - işte dönüşüm süreci stratejimiz budur." dedi. Bu dönüşümün odak noktaları, mobilite alanında ve IoT bağlanabilirliğindeki değişikliklerdir. Denner, "Bir inovasyon lideri olarak dönüşümü şekillendiriyor ve öncülük ediyoruz." dedi.

Ar-Ge'ye 7 milyar Euro yatırım

Ar-Ge'ye 7 milyar Euro yatırım

Bosch Group, 2016 yılında satışlarını 73,1 milyar Euro'ya çıkardı. Satışlardaki artış yüzde 3,6 veya kur etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 5,5 oldu. Bosch, geçtiğimiz yıl araştırma ve geliştirme harcamasını yüzde 10'un biraz altında arttırarak 7 milyar Euro'ya çıkarttı.

Çalışan sayısı: IT ve yazılım uzmanları aranıyor

Bosch Group, 31 Aralık 2016 tarihi itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 390.000 çalışana sahiptir. Çalışan sayısı geçtiğimiz yıl 14.500 kişi arttı. Bölgesel olarak iş gücü yapısı büyük ölçüde aynı kaldı. Almanya'da çalışan sayısı 2.000 kişilik artışla 134.000'e yükseldi. Geriye kalan çalışan sayısındaki artışın büyük bir kısmı Asya ve Kuzey Amerika'da oldu. Şirket, özellikle yazılım ve IT uzmanlığında olmak üzere hala uzman ve yönetici kadro konusunda önemli bir gereksinime sahip. Şu anda bile Bosch, 4.000'i nesnelerin interneti alanında olmak üzere 20.000 yazılım mühendisi çalıştırıyor.

Yeni mobilite konseptleri

Yeni mobilite konseptleri

Mobilite sektörü önemli bir değişimin eşiğinde. Denner, "Bosch, emisyonsuz, stressiz ve kazasız yeni bir tür mobiliteyi mümkün kılacak. Mobilite artık sadece otomobillerin daha iyi üretilmesiyle ilgili değil. Mobiliteyi dönüştürmemiz gerekiyor." dedi. Denner, 2050 yılı itibarıyla global nüfusun yüzde 70'inin yaşayacağı şehirlerdeki hava kalitesinin iyileştirilmesinin endüstri, siyaset ve toplumun birlikte ele alması gereken bir konu olduğunu söyledi. Dizel araçlara yönelik sürüş yasaklarıyla ilgili güncel tartışmaya da değinen Bosch CEO'su, daha iyi hava kalitesine yönelik hedeflerin ve politikaların teknolojiden bağımsız olması gerektiğini vurguladı. Denner, "Siyaset nedeniyle mühendislerimizin yaratıcılığı belirli bir teknolojiyle sınırlandırılmamalıdır." dedi. Bosch CEO'su, içten yanmalı motorlarda yapılacak olan iyileştirmelerin çok büyük bir potansiyele sahip olduğuna inanıyor. 2017 yılının sonbaharında yürürlüğe girecek olan RDE (gerçek sürüş emisyonları) ölçüm prosedürü, araçların azot oksit emisyonlarını daha fazla azaltmaya yardımcı olacak. Bosch halihazırda yaklaşık 300 geliştirme projesi üzerinde çalışmalar yürütüyor. Benzinli araçlar için şirket, partikül filtrelerinin yaygın kullanımını uzun zamandır destekliyor. Ayrıca, ulaşıma bağlanabilirliğin uygulanması da hava kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabilir. Bosch, Stuttgart bölgesinde farklı ulaşım araçlarına yönelik bir asistan geliştirdi. Ve 2018 yılından itibaren, Bosch tarafından geliştirilen topluluk tabanlı park etme servisi de üretilen araçlarda yer alacak.

Mobilitenin elektrifikasyonu

Mobilitenin elektrifikasyonu

Bosch, elektrikli sürüşü ileriye taşımak konusunda da yoğun çaba gösteriyor. Yeni elektromobilite iş kolu, şirketin bu alandaki tüm faaliyetlerini bir araya getirecek. İçten yanmalı motorların iyileştirilmesi için yapılan milyarlarca Euro'luk yatırıma ek olarak şirket, elektromobilite alanında bir ilerleme sağlamak için her yıl yaklaşık 400 milyon Euro yatırım yapıyor. Bu yatırımın büyük bir kısmı batarya araştırma ve geliştirmesine harcanıyor. Bosch, hem şimdinin hem de geleceğin akü hücresi teknolojilerini araştırıyor. Şirket daha şimdiden elektromobiliteyle ilgili 30'dan fazla sipariş aldı. 2016 yılında, dünyanın en büyük elektromobilite pazarı olan Çin'den 11 sipariş aldı. 2018 yılının başından itibaren yeni Güç Aktarma Çözümleri bölümü ve bu bölümün 88.000 çalışanı, tek bir kaynaktan her türlü güç aktarma teknolojisini sunuyor olacak. Denner, "İster yakıtlı ister elektrikli olsun Bosch, güç aktarma çözümlerini gelecekte de kullanıyor olacak. Müşterilerimiz açısından bir numaralı mühendislik ve teknoloji ortağıyız ve bu şekilde kalmaya devam etmek istiyoruz." dedi.

Sürücü destek sistemlerinde ticari başarı

Sürücü destek sistemlerinde ticari başarı

Söz konusu otonom sürüş olduğunda Bosch, teknolojik ilerleme ve ticari başarısı ile dikkat çekmektedir. Sürücü destek sistemleri ile şirket, 2016 yılında ilk kez bir milyar Euro'nun üzerinde satış yaptı ve ayrıca 3,5 milyar Euro'luk sipariş aldı. Sonuç olarak Bosch, 2017 yılında yüzde 30 büyümesi beklenen sürücü destek sistemleri pazarında daha hızlı büyümeyi amaçlıyor. Yaklaşık 3.000 Bosch mühendisi otonom sürüş üzerinde çalışıyor. Geçtiğimiz yıl bu alandaki çalışan sayısı 2.500'dü. Bosch, trafikte tamamen otonom ve sürücüsüz araçların ilerletilmesi konusunda Daimler ile birlikte çalışıyor. Amaç, 2020 yılının başından itibaren araçların şehirlerde tamamen bağımsız bir şekilde kendilerini sürmesi. Bunun en önemli bileşenlerinden bir tanesi Bosch AI yerleşik bilgisayar. Yapay zekası, kendi kendini süren otomobilin beynini oluşturuyor. 2019 yılı sona ermeden önce şirket, radar sinyallerine dayanan son derece yüksek doğruluğa sahip dijital bir harita oluşturmuş olacak. Böyle bir harita, otonom sürüş için son derece önemli bir gereksinimdir. Vodafone, Telekom, Huawei ve Nokia ile ilerleyen ortaklıklar kapsamında Bosch, otonom ve ağa bağlı trafiğe yönelik altyapı üzerinde çalışmalar yürütüyor. Örneğin, araçtan araca güvenli kablosuz iletişimi bulmak üzere testler yapıyor.

Yeni teknolojiler hem akıllı hem duygusal

Yine 2020 yılı itibarıyla Bosch, IoT pazarının global hacminin yılda yüzde 35 büyüyerek 250 milyar dolara yükseleceğini tahmin ediyor. Şirket, 2016 yılında 27 milyon adet internet bağlantısına sahip ürün sattı. 2020 yılında, şirketin tüm yeni elektronik ürünlerinde bağlanabilirlik özelliği bulunacak. Ve gelecekte servisler de her bir ürünle birlikte sunuluyor olacak. Bunu sağlayacak olan şey yapay zeka (AI) olacak. Bundan 10 yıl sonra, neredeyse tüm Bosch ürünleri yapay zeka ile geliştirilecek, üretilecek veya donatılacak. Önümüzdeki beş yıl içerisinde Bosch, kendi yapay zeka merkezine 300 milyon Euro'luk bir yatırım yapacak. Ve Almanya'nın Baden-Württemburg eyaletinde Bosch, "Siber Vadi"nin (Cyber Valley) kurulmasına yardımcı oluyor. Siyasiler, iş insanları ve bilim insanlarından oluşan bu birlik, AI araştırmasını arttırmayı amaçlıyor. Bosch, derin öğrenmeye yönelik bir araştırma laboratuvarı olan Delta Lab'ı Amsterdam Üniversitesi ile birlikte işletiyor. Volkmar Denner, "Yapay zeka, duygusal seviyede deneyimlenebilecek bir şey olarak bağlanabilirliği kişisel hale getirecek. Dijital asistanlar giderek daha akıllı bir hal alacak ve kullanıcıları gündelik işlerden kurtaracak." dedi. Tractica, dijital asistanların sayısının 2020 yılının başında üç kat artarak 1,5 milyarın üzerine çıkacağını tahmin ediyor.

Okuyucu Yorumları