Dokunmatiklerin ve Galaxy Note 2'nin geleceği

S-Pen ve Air View gibi işlevlerle doruğa ulaşan dokunmatik ekranların geleceğinde neler var?

Dokunmatik ekranın geleceği!

Dünyayı saran dokunmatik teknolojisi, her birkaç senede bir yenilenerek karşımıza çıkıyor. Örneğin Samsung Galaxy Note 2, S Pen ile 1024 farklı basınç seviyesini algılayabiliyor. Bu ise avucunuzun içinde neredeyse profesyonel bir tasarım tableti taşıyorsunuz demek.

Samsung, Galaxy S4 ile dokunmatik teknolojisini daha da öteye taşıdı. S4'e dokunmadan, parmağınızı ekranın üzerinde gezdirerek onu kontrol etmeniz mümkün. Peki bu yenilikler, dokunmatik teknolojisinde geliştirecek bir şey kalmadığı anlamına mı geliyor? Eğer hala geliştirme yapılacaksa, bunlar neler olabilir?

Geleceğe bakmadan önce isterseniz biraz geçmişe dönelim.

Dokunmanın geçmişi

Dokunmanın geçmişi
Simon

Dokunmanın geçmişi

Cep telefonlarını ilk elimize aldığımızda dokunmatik bir ekrana değil basılabilir düğmelere sahiptik. Örneğin Motorola Dynatac, hem bir sürü düğmeye sahipti, hem de herhangi bir ekranı yoktu.

IBM'in 1993'te piyasaya sürdüğü Simon ile dokunmatik ekranlarla tanıştık. İlk dokunmatik telefon olan cihaz, modern ceplerdeki kapasitif ekranlar yerine resistif (dirençsel) dokunmatik ekran teknolojisinden faydalanıyordu.

Resistif ekranlar, ekranla etkileşimde bulunabilmeniz için fiziksel bir basınca ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle parmağınızla ekrana biraz bastırmanız, bazen kuvvetle bastırmanız gerekebilir. Bu tür ekrana sahip telefonlar, kullanımı kolaylaştırması için genellikle bir plastik kalemle sunuluyorlardı.

Resistif ekranların bir miktar esnekliğe ihtiyaç duyması, bu ekranlarda camın kullanılmasına engel oluyordu. Dokunmatik ekranların bu ilk örneklerini kullanmak, pek de eğlenceli değildi. Dahası plastik ekran kolaylıkla çizilebiliyordu.

Kapasitif ekranlar ise insan vücudunun elektrik iletkenliğinden faydalanıyor. Başta bilim kurgu gibi görünse de bu teknoloji, cam ekran üzerinde inanılmaz bir kullanım kolaylığı sağlıyor.

Şu anki dokunmatik ekranlar hakkında bir not

Şu anki dokunmatik ekranlar hakkında bir not

Şu anki dokunmatik ekranlar hakkında bir not

Kapasitif dokunmatik ekranların Samsung i8910 gibi cihazlarda ortaya çıkmasıyla beraber kullanıcı deneyimi de değişmeye başladı. Ancak kullanıcıların yüzde 99'u telefonlarından memnun olsalar da, kapasitif ekranların geride kaldığı bir nokta vardı: isabet.

Parmak, doğal olarak bir kalem kadar isabetli kullanılamıyordu. Resistif ekranlar basınç ile çalıştıklarından, kalem gibi bir nesneyle ekrana yüksek bir isabete dokunmanıza izin veriyorlardı.

Kapasitif ekranlar ise kalemle çalışmıyordu. Çünkü elektriği iletmeyen kalem, ekranın elektrostatik alanında parmağın oluşturduğu değişimi oluşturamıyordu.

Bu durumu nasıl çözeceğini düşünüp taşınan Samsung, ilke Galaxy Note'u ile dokunmatik ekranları bir sonraki seviyeye taşıdı.

Kapasitif ekranla digitizer'ın buluşması

Kapasitif ekranla digitizer'ın buluşması
Galaxy Note 10.1

Galaxy Note, bir kapasitif ekranla "digitizer" ("dijitalleştirici") adı verilen Wacom katmanını bir araya getiriyordu. Bu sayede telefonla beraber gelen kalem S Pen'i ekrana dokundurduğunuzda, bu dokunuşlar piksel doğruluğunda algılanıyor ve bir cep telefonu için harika bir kalem girişi deneyimi sunuluyordu.

Galaxy Note 2, Note 10.1 ve yeni Note 8.0 ile mobil cihazlarda şimdiye kadarki en iyi dokunmatik giriş deneyimini sunuyorlar. İnanması güç 1.024 seviyeli basınç algılamasıyla Samsung, Wacom ile olan ortaklığının meyvelerini topluyor. Bu cihazlarda kalemle yaşayacağınız deneyim, gerçek bir kalemle kağıda yazmaya hiç olmadığı kadar yakın.

Dokunmatiklerin geleceğinde neler var?

Dokunmatiklerin geleceğinde neler var?

Dokunmatiklerin geleceğinde neler var?

Peki dokunmatik ekranlardaki bir sonraki yenilik ne olacak?

Belki de dokunmamıza gerek bile kalmayacak. Aslında bu teknoloji şu mevcut. Tabi ki Samsung Galaxy S4'ten bahsediyoruz.

7.9mm'lik incecik bir profile sahip Galaxy S4, ortam ışığından hava basıncına etrafındaki her şeyi ölçebiliyor. Galaxy S4, elinizi onun üzerinde gezdirip gezdirmediğinizi, ona bakıp bakmadığınızı da algılıyor ve yazılımsal destek sayesinde bunu bir avantaja dönüştürüyor.

Örneğin Galaxy S4'teki Air View, parmağınızı arayüzündeki öğelerin üzerine getirdiğinizde önizlemeler sunuyor. Bu sayede galeri klasörlerini önizleyebiliyor, e-postaları hızla okuyabiliyorsunuz. Air Gesture ise elinizi ekrana dokundurmadan telefonun üzerinden geçirerek galeri fotoğrafları arasında geçiş yapmanıza izin veriyor.

Ancak bu işlevler, dokunmatik teknolojisinde yenilik yapacak yer kalmadığı anlamına gelmiyor. Şimdi ve önümüzdeki sene sensörleri temel alan etkileşim, dokunmatiklerle bir araya gelerek şimdiye kadarki en doğal deneyimi ortaya çıkaracak.

Bir sonraki dokunmatik yeniliği: esnek ekranlar

Bir sonraki dokunmatik yeniliği: esnek ekranlar

Yakın bir zamanda esnek ekranların da piyasaya sürüldüğünü göreceğiz. Bu, dokunmatik teknolojisinin ufkunun daha da genişlemesi anlamına gelecek.

Peki esnek ekranlar ne işe yarayabilir? Dokunmatik ekranın telefonunuzun kenarlarını da kavradığını düşünün. Bu durumda telefonunuzun üzerinde bir ses açma kapama düğmesine ihtiyacınız kalmayacaktır. Parmağınızı telefonun kenarına sürerek sesi açıp kısabilirsiniz.

Esnek ekranlar, dinamik düğmeleri oluşturmaya da yardımcı olabilir. Örneğin kamera uygulamasına girdiğinizde telefonunuzun kenarında fotoğraf çekmeye yarayan bir düğme belirebilir. Esnek ekranlar, Samsung'un AMOLED teknolojisiyle birleşerek hem inanılmaz derecede güç tasarruflu, hem de çok kullanışlı ekranlar oluşturabilir.

Minority Report'taki gibi ellerimizi gezdirerek ve kaydırarak etkileşim kurmak, aslında hiç de uzak bir hayal değil. Aslında filmlerin bizlere gelecekten bazı gerçek ipuçları verdiğine inanmamızda sakınca yok.

Okuyucu Yorumları