Geleceğin teknolojilerinin temelleri atılıyor

Teknolojinin bize sunulduğu kadarını biliyoruz ama bir yerlerde geleceğin teknolojileri şekilleniyor

Geleceğin teknolojileri...

Teknolojinin bugün ulaştığı noktayı bundan 10 yıl önce ön görmek çok zordu. Bazı ender dehalar hariç, teknolojinin yıllar sonrasına neler getireceğini ön görmek kolay kolay kimsenin harcı değil. Bill Gates zamanında "640 KB bellek herkes için yeterli olmak zorunluluğundadır" demişti. Benzer şekilde IBM'in o dönemki yöneticisi Thomas Watson, 1943 yılında "dünya üzerinde ancak beş bilgisayarlık bir pazar olabilir" demişti.

Fakat günümüzde teknolojinin baş döndürücü ilerleme hızı, bu konudaki ön görülerde bulunanları da çok daha dikkatli konuşmaya yöneltiyor. Bugün için bile hala aklımızın almayabileceği teknolojilere en fazla "olabilir" diyoruz. Fakat biz geleceğinin teknolojilerinin neler olacağını tahmin etmeye çalışırken, dünyanın bir yerinde birileri bu konuda somut adımlar atıyor.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ya da daha yaygın bilinen kısa adıyla MIT, teknoloji konusunda en önemli çalışmaların yapıldığı kurumlardan biri. Ve işte şu anda MIT'de şu anda üzerinde çalışılan geleceğin teknolojilerinden bazıları...

1000 GHz işlemci

1000 GHz işlemci

MIT'deki bilim adamlarının şu sıralarda üzerinde çalıştıkları projelerden ilki yeni bir işlemci. MIT'nin yeni işlemcisinde grafin adı verilen özel bir madde kullanılıyor. Tamamen karbondan oluşan grafin, bilim adamlarının genellikle radyolarda ve benzeri elektronik cihazlarda kullanılan frekans çoğaltıcıyı işlemcide de kullanmasına imkan tanıyor ama frekanstaki gürültüsünü eleyebiliyor. Sonuç olarak bu durum, işlemcinin teorik olarak 1000GHz hıza ulaşmasını mümkün kılıyor.

Planlara göre bu işlemci hem bilgisayarlarda, hem de cep telefonu gibi işlemciye ihtiyaç duyan diğer cihazlarda kullanılabilecek. Üstelik MIT'nin Elektronik Mühendislik bölüm başkanı Tomás Palacio'ya göre bu işlemcinin ticari olarak kullanılmaya başlaması için sadece bir veya iki yıllık çalışma daha yapılması gerekiyor.

Virüsten pil

Virüsten pil
İşte virüs... yani pil... Yani virüslü pil...

Normal şartlarda virüs kelimesi hiç birimize pek sevimli gelmez. Ne bilgisayar ortamında, ne de gerçek hayatta. Fakat MIT'deki bilim adamları konuya bizlerden daha geniş bir perspektiften bakmayı başarabiliyorlar. Böyle olunca da, gerçek hayatta bizi korkutan virüsleri bir anlamda "ehlileştirerek", teknolojinin hizmetine sunuyorlar.

MIT'nin taşınabilir cihazların pil ömrü sorununa getirdiği çözüm ise cebinizde virüsten imal edilmiş bir pil taşımak! Bu şekilde söyleyince kulağa çok sevimli gelmese de, bu virüslü pilin ömrü bugün kullandıklarımıza göre çok daha uzun olabiliyor. Bilim adamları zararlı olmayan ve genetik yapısı değiştirilmiş bu virüsleri, bir karbon materyali ile birlikte kullanarak pillerin katodunu oluşturuyorlar.

Bu uzun ömürlü pillere bir de MIT'nin diğer bir projesi olan, Li-ion pillerin çok hızlı şarj olmasını sağlayacak teknoloji de eklendiğinde pil sorunu neredeyse ortadan kalkmış olacak. Bilim adamları her iki teknolojinin de gerçek hayatta kullanılmak için sadece birkaç yılı olduğunu söylüyorlar.

Doğa dostu araba

Doğa dostu araba
Chrysler'ın bu Dodge Circuit EV modeli gibi geleceğin araçlarında güçlerini MIT'den alacaklar...

MIT'nin pil konusunda çalışmaları henüz cep telefonları konusunda bir sonuca ulaşmadı ama elektrikli arabalar üzerinde yaptıkları benzer çalışmalar meyvelerini vermeye başladı bile. Hatta Chrysler çok yakında MIT'nin geliştirdiği, kobalt oksit yerine demir fosfat kullanılan Li-ion piller ile çalışan modellerini piyasaya süreceğini açıkladı ile.

Fakat MIT'nin araba konusunda tek çalışması bu değil. Pil yerine doğrudan güneş enerjisi ile çalışacak arabalar da MIT'nin ilgi alanına giriyor. Fakat ne yazık ki güneş enerjili arabaların yakın zamanlarda seri üretime geçmesi söz konusu değil. Bilim adamları bu konuda henüz çalışmaların yeterli seviyeye ulaşmadığını söylüyorlar.

Diğer yandan MIT öğrencilerinin geliştirdiği "darbe emici"lerin hayata geçmesi daha az zaman alacak gibi görünüyor. Bu darbe emiciler, arabaların tümseklerden geçerken meydana gelen sarsıntıların oluşturduğu enerjiyi depolama ve yakıt olarak kullanmaya yarıyor.
Bu araçlar belki Monaco sokaklarında sık sık yolda kalabilir ama Türkiye'de piyasaya çıktıktan sonra bakarsınız belediyeler tarafından "çok kullanışlı" oldukları için ücretsiz bile dağıtılabilir...

Korkutmayan robotlar

Korkutmayan robotlar
Tofu: Disney karakterlerinden esinlenilmiş bir robot.

Özelliklerinin yanı sıra, görünüşü de güzel olan robotlar üretmek düşünüldüğünden daha zor olabilir. Fakat bu biz kullanıcılar için önemli bir detay. Üstelik de bilim kurgu filmlerinin katil robotlarının anıları zihnimizde her daim taze iken.

MIT'de robotlar üzerine yapılan çalışmaların bir kısmı tamamen robotların görünümü üzerine yoğunlaşmış durumda. MIT'ye göre robotlar hem pek çok işlevi yerine getirmeli, hem de görünüşü ile insanları tatmin edebilmeli. Bunun ilk denemesi Kismet adlı robottu. İnsansı yüz ifadeleri olmasına rağmen görünüşü çoğu kimseyi tatmin etmedi. Ardından Huggable geldi. Dış yüzeyi tamamen bir oyuncak ayı gibi kaplanmış olan Huggable'ın sorunu da yeteneklerinin sınırlı olmasıydı.

MIT'nin son robotu ise Tofu. Tüylü ve çok sevimli görünen bu robotun özellikle çocuklar tarafından çok sevileceği tahmin ediliyor çünkü yüz ifadeleri geliştirilirken Disney'in çizgi filmlerinden esinlenilmiş.

MIT'nin diğer bir projesinde ise robotlar birer bahçıvana dönüşüyor. Bir robotik eli, bir sulama hortumu ve bir dijital algılayıcısı olan bu robotlar, bahçedeki hangi sebzenin ne zaman sulanması gerektiğini yaptıkları ölçümler sonucunda karar verebiliyorlar. Bu da yetmezmiş gibi en uygun vakti hesaplayarak, mahsulleri bile kendileri toplayabiliyorlar.

Azınlık Raporu'ndaki sistem gerçek...

Azınlık Raporu'ndaki sistem gerçek...

Tom Cruise'un baş rolünü oynadığı Azınlık Raporu (Minority Report) adlı filmi seyretmiş miydiniz? Peki o filmdeki kullanılan sistemin aslında MIT'nin bir projesinden esinlendiğini biliyor muydunuz?

MIT'den Hiroshi Ishii uzun süredir etkileşimli kontrol sistemleri olan bir çeşit "duvar" ile ilgili çalışmalarını sürdürüyor. G-Speak olarak adlandırılan bu inanılmaz sistem üzerinde çalışan tek kişi Ishii değil. Pek çok MIT öğrencisi ve Oblong Industries de yine G-Speak'i geliştirmek üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Hatta şu anda halen geliştirilmekte olan sürümü bazı çok büyük şirketler tarafından kullanıyor bile.

Bu arada Apple'ın da benzer özelliklere sahip bir işletim sistemi için paten aldığını ve Microsoft'un da Surface ismiyle benzer çalışmalar sürdürdüğü biliniyor.

Oblong Industries'in bu G-Speak ile ilgili tanıtım videosunu şu adresten izleyebilirsiniz.

Okuyucu Yorumları