Soğuk Savaş'ın gizli kahramanı hayatını kaybetti...

Soğuk Savaş'ın nükleer savaşa dönmesini engelleyen gizli kahraman hayatını kaybetti...

Soğuk Savaşın gizli kahramanın kaybettik

Stanislav Petrov, varlığı olmasa şu anda bu yazıyı okuyamayacağınız, Soğuk Savaş'ın öne çıkmayan kahramanlarından biriydi ve 77 yaşında hayatını kaybetti..

Petrov, Sovyet Hava Savunma Kuvvetleri'nin eski bir yarbayıydı ve 26 Eylül 1983 tarihinde SSCB (USSR) roket güçlerinin başında yer alan komutandı. Görevi, Amerika'nın ICBM güçleri tarafından fırlatılacak roketlerin işaretleri için uydu verilerini takip etmekte. O önemli tarihte de, önce bir, sonra dört fırlatma belirlenmişti.

Petrov'un 2004 yılında Moscow News'e söylediğine göre o sırada terminalde yanmaya başlayan kırmızı ışıklar bir alarmı başlattı büyük bir şok etkisi yarattı. "Herkes yerinden fırladı, bana bakmaya başladı. Ne yapabilirdim? Kendi yazdığım bir operasyon prosedürü vardı. Yapmak zorunda olduğumuz şeyi yapacaktık. Tüm sistemlerin çalışmalarını kontrol ettik – 30 seviyede, birbiri ardından. Raporlar gelmeye devam ediyordu: Her şey doğruydu."

Bu noktada o sırada Dünya'nın içinde olduğu paranoya durumunu hatırlatmakta fayda var. O zamanlarda yaşananların yanında günümüzdeki Kuzey Kore tartışmaları gülünç derece küçük kalıyor. ABD'de Reagen, açık bir şekilde SSCB'yi bir karanlık imparatorluk olarak adlandırmaktaydı ve binlerce atom bombası ile bunları taşıyabilecek roketlere sahip olan Rusya, Reagan'ın ciddi bir şekilde nükleer savaşı düşündüğüne inanıyordu.

Sovyet tarafında da paranoya o kadar yüksek bir durumdaydı ki, o ayın daha önceki günlerinde bir Kore yolcu uçağı yanlışlıkla Sovyet hava alanına girdiğinde vurulmuş ve içerisindeki 269 yolcu ve mürettebat – aralarında ABD kongresinden de bir isim bulunmaktaydı – hayatını kaybetmişti. Bu kazanın ardından Reagan, askeri GPS sistemini ticari trafiğin kullanımına sunmuştu.

Kore kazasının sonucu olarak Sovyet güçleri bir alarm durumdaydı. Petrov, Moskova'nın dışında yer alan bir sığınakta Oko erken uyarı sistemini kontrol ediyor ve ICBM fırlatmalarının işaretlerini bekliyordu. Petrov'un görevi, metaforik kırmızı tuşa basmak değil, basılması gerekmesi durumuna karşı Sovyet üst komutasını uyarmaktı. Eğer ICBM bir roket fırlattıysa bu roketin Rusya toprağına ulaşması 30 dakika alacaktı ve Sovyet komutanlarının Petrov'un fırlatma önerisine güvenecekleri oldukça yüksek bir ihtimaldi.

Ancak Petrov, Oko sisteminin yeni olduğunu ve hala çözülmesi gereken sorunları olduğunu biliyordu. Ayrıca mantıksal olarak ABD'nin SSCB'ye karşı sadece beş roket fırlatıp cevap beklemeyeceğini de biliyordu. İlk saldırı doktrini (öğretisi) rakibe elinizdeki her şey ile saldırarak alacağınız karşı saldırıyı en aza indirmeyi hedeflemenizi gerektirmekte.

Bu yüzden Petrov, Oko'nun bildirimini diğer kaynaklar ile karşılaştırana kadar üstlerini uyarmamayı tercih etti. Bunun sonucunda da sistemin hatalarından kaynaklı olarak Oko'nun ağır bulutların üzerinden yansıyan güneş ışıklarını fark ettiği öğrenildi.

Her ne kadar Petrov farkındalığı için en başta övülse de, bu durum uzun sürmedi. Kısa bir süre sonra komutanın, bir belge hatası sebebiyle rütbesi düşürüldü. Verilen mesajı anlayan Petrov, bir yıl sonra emekli oldu. Ancak Petrov, bu sorun yüzünden ödüllendirilse başka birinin, özellikle de erken uyarı sistemi için milyarlarca yatırım alan akademisyenlerin cezalandırılması gerekeceğinin farkında olduğunu, ve aldığı küçük ceza için şükran duyması gerektiğinin farkında olduğunu belirtmekte.

Petrov'un hikayesi, 1997 yılında anılarını yazana kadar gizli kalmıştı. Bunun ardından Petrov hak ettiği saygınlığı kazandı, birden fazla insanlık ödülü aldı ve 2014 yılında da anılarından yola çıkılarak bir film çekildi. Ancak Petrov, gördüğü bu ilgiyi hak etmediğini, bir kahraman olmadığını ve sadece doğru zamanda doğru yerde olduğunu söylemekteydi.

1979 yılında ABD hükümetinin yaptığı bir araştırmaya göre eğer SSCB ile bir nükleer savaş başlamış olsa, tahmini olarak ilk 30 gün içerisinde Dünya nüfusunun yüzde 40-60'ı ölecek ve savaşın devamındaki on yıl içerisinde bu oran %90'a ulaşabilecekti. Muhtemelen internet, enerji ve devamında gelen teknolojiler de bulunmayacaktı...

Okuyucu Yorumları