Temas etmeden kanser yapıyorlar

Laboratuvar testleri, bazı maddelerin hücre içine girmeden de kansere yol açabildiğini gösteriyor...

Temas etmeden kanser yapıyor

Bristol Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre; ağır metallerden oluşan nano-partiküller, hücre içerisindeki DNA'ya doğrudan temas olmaksızın zarar verebiliyor.

Kansere sebep olan DNA bozulmaları zararlı maddelerle doğrudan temasla ya da hücrenin içinden geçen parçacıklarla, radyasyon ile bağdaştırılırken bu yeni bulgu bilim adamlarını oldukça şaşırttı.

Bir saç teli kalınlığına oranla binlerce kat küçüklükte olan nano-partiküllerden, güneş gözlüklerinden hassas elektronik cihazların yapımına kadar pek çok alanda yararlanılıyor.

Laboratuvar ortamında üretilen hücre duvarının ardına yerleştirilen ve 'fibrolast' olarak tanımlanan insan hücrelerinin, özellikle tıbbi uygulamalarda yoğun şekilde kullanılan kobalt-kromiyum parçacıklarına kısmen maruz bırakılması yöntemiyle gerçekleştirilen deneyde, nano-partiküllerin hücre duvarını geçememesine rağmen, bir dizi biyolojik sinyal aracılığıyla 'fibrolast'larda DNA bozunumuna yol açtığı tespit edilmiş.

Deney sonuçları uzun vadede önemli

Deney sonuçları uzun vadede önemli
Hücreye girmeden, duvarın ötesinden DNA'yı bozabiliyorlar

Bristol Üniversitesi'nde gerçekleştirilen çalışmaları yürüten Patrick Case'in açıklamasına göre; hücreler arası hiyerarşik bir iletişimin varlığına dair bulgulara rastlamış olmaları, çok da şaşırtıcı değil. Deneyde kullanılan nano-partikül yoğunluğunun, doğal koşullarda rastlanamayacak kadar yüksek olduğunu belirten Case, laboratuvar koşullarında elde edilen bir bulgunun ancak araştırma değeri taşıdığını sözlerine ekliyor.

DNA hasarının, kanser de dahil olmak üzere pek çok ölümcül hastalığa yol açtığı biliniyor. Ancak Case, gerçekleştirdikleri çalışmanın fibrolast'larda kanser oluşumunun varlığını desteklemekten uzak olduğunu; insan üzerindeki gerçek etkilerin ortaya çıkarılabilmesi için araştırmaların sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor.

Deneyin sonuçları, geçtiğimiz günlerde Nature Nanotechnology dergisinde yayımlandı. Uzmanlar, bu alandaki araştırmaların ilerlemesi ve geçerliliği doğal koşullarda kanıtlanmış yeni bulguların edinilmesi halinde, tıbbi uygulamalarda gerçek bir devrime yol açacağını ifade ediyorlar.

Okuyucu Yorumları